Cizre-Bohtan Beyi BedirhanDireniş ve İsyan Yılları
İnsanlık tarihi, efsaneleşmek için çok haklı gerekçelere sahip olsa bile sırf "zamanın ruhu"na ters düşmesi yüzünden yenilmeye mahkûm direniş ve isyan örnekleriyle doludur. Kürdistan'ın Osmanlı tarafından fethine karşı verilen mücadeleyle (1836) tarih sahnesine çıkan Cizre-Bohtan miri Bedirhan Bey'in direniş ve isyanı da (1840-1847) bunlardan biridir. Ahmet Kardam'ın Osmanlı Arşivi'nden bulup günyüzüne çıkardığı yüzlerce sayfa belgeye dayalı bu çalışması; Bedirhan Bey'in özerk/bağımsız bir Kürt federe devleti kurma mücadelesinin aşamalarını, o güne kadar görülmemiş genişlikteki Kürt ittifakını nasıl kurduğunu, bir yandan müttefiki diğer Kürt beylerinin direniş ve isyanlarını teşvik ederken, kendisini hep arka planda tutarak Osmanlı'yla kurduğu diplomatik ilişkileri kopartmamaya özen gösteren mücadele yöntemini, Cizre-Bohtan'ı nasıl büyük bir çekim merkezi haline getirip ona "devlet" özellikleri kazandırdığını, yaşamının en karanlık sayfasını oluşturan iki Nasturi katliamına niçin giriştiğini, yenilgisinin nedenlerini ve bu yenilgi sonucu çok çeşitli etnik ve dinsel unsurlardan oluşan Kürdistan'ın kendi iç dinamikleriyle gelişme imkanının nasıl yok edildiğini ve günümüzdeki "Kürt sorunu"nun temellerinin nasıl daha o tarihte (1847) atıldığını inceliyor.
- Açıklama
İnsanlık tarihi, efsaneleşmek için çok haklı gerekçelere sahip olsa bile sırf "zamanın ruhu"na ters düşmesi yüzünden yenilmeye mahkûm direniş ve isyan örnekleriyle doludur. Kürdistan'ın Osmanlı tarafından fethine karşı verilen mücadeleyle (1836) tarih sahnesine çıkan Cizre-Bohtan miri Bedirhan Bey'in direniş ve isyanı da (1840-1847) bunlardan biridir. Ahmet Kardam'ın Osmanlı Arşivi'nden bulup günyüzüne çıkardığı yüzlerce sayfa belgeye dayalı bu çalışması; Bedirhan Bey'in özerk/bağımsız bir Kürt federe devleti kurma mücadelesinin aşamalarını, o güne kadar görülmemiş genişlikteki Kürt ittifakını nasıl kurduğunu, bir yandan müttefiki diğer Kürt beylerinin direniş ve isyanlarını teşvik ederken, kendisini hep arka planda tutarak Osmanlı'yla kurduğu diplomatik ilişkileri kopartmamaya özen gösteren mücadele yöntemini, Cizre-Bohtan'ı nasıl büyük bir çekim merkezi haline getirip ona "devlet" özellikleri kazandırdığını, yaşamının en karanlık sayfasını oluşturan iki Nasturi katliamına niçin giriştiğini, yenilgisinin nedenlerini ve bu yenilgi sonucu çok çeşitli etnik ve dinsel unsurlardan oluşan Kürdistan'ın kendi iç dinamikleriyle gelişme imkanının nasıl yok edildiğini ve günümüzdeki "Kürt sorunu"nun temellerinin nasıl daha o tarihte (1847) atıldığını inceliyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.