“Sarma ipek işlemeli, siyah muslinden askılı Chanel giysimi geçirdim kırışmış tenimin üzerine. Sanatsal bir şey görmeden sevişemeyen son sevgilimin, bazen, 'Infanta Maria Teresa saçlım benim!' diye, bazen 'Sevgilim bu akşam Matisse'in kadınlarını andırıyorsun' diyerek üstüme kapandığı kösnüyü seyrettim bir süre önümdeki yatakta parfönler, mırıltılar, kimsede bulamadığım dokunmalarla ve günlerce en görkemli sevişmesini gerçekleştirdiğimizi sandığımız dünyanın şimdi rahmetli olan sonsuz özlemiyle uzandım ıssız yatağa.“
Leyla Erbil'den, gerçekliğin ve fantezinin tam ortasında, “dil cambazı“ bir anlatı. Mustafa Horasan'ın özgün desenleriyle.
- Açıklama
“Sarma ipek işlemeli, siyah muslinden askılı Chanel giysimi geçirdim kırışmış tenimin üzerine. Sanatsal bir şey görmeden sevişemeyen son sevgilimin, bazen, 'Infanta Maria Teresa saçlım benim!' diye, bazen 'Sevgilim bu akşam Matisse'in kadınlarını andırıyorsun' diyerek üstüme kapandığı kösnüyü seyrettim bir süre önümdeki yatakta parfönler, mırıltılar, kimsede bulamadığım dokunmalarla ve günlerce en görkemli sevişmesini gerçekleştirdiğimizi sandığımız dünyanın şimdi rahmetli olan sonsuz özlemiyle uzandım ıssız yatağa.“
Leyla Erbil'den, gerçekliğin ve fantezinin tam ortasında, “dil cambazı“ bir anlatı. Mustafa Horasan'ın özgün desenleriyle.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.