Darbeler ve Türk Basını (2 Cilt, Takım)

Milli iradenin yönetim kademelerine taşınması demokrasinin özünü oluşturur. Bu taşınma işlemi, siyasi partiler vasıtasıyla yapılır. Çeşitli toplum kesimlerinin sözcülüğünü yapan siyasi partilerin fikirlerini kamuoyuna duyurmaları ve kamuoyu tepkilerinin devlet yönetimi ve siyasi parti merkezlerine ulaşması da, kitle iletişim araçları vasıtasıyla olur. O sebeple gazeteler, demokratik rejimlerde önemli bir kamu görevini yerine getirirler.
Milli iradenin oluşumunda ve idari mekanizmalara taşınmasında bu denli kritik bir noktada duran gazetelerin, demokrasiyi rafa kaldıran darbeler karşısında darbelerin tavır büyük önem arz etmektedir. Gazete manşetlerinin darbelerin oluşumunda ne denli önemli bir rol oynadığı bizzat darbeyi yapanlar tarafından defalarca dile getirilmiştir. 27 Mayıs'tan sonra yayınlanan karikatür ve yazılarda "basın-ordu-gençlik" üçlemesinin sık sık tekrarlanması, Marksist basının 12 Mart öncesi ve sonrasında takındığı tavır, 12 Eylül'ün zirvesindeki isim olan Kenan Evren'in "basının orduyu darbe yapmaya davet ettiği" yönündeki ifadeleri bunun en çarpıcı örneklerini oluşturur. Benzer bir tablo, yakın tarihimize "light darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinde de yaşanmıştır. Dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ın tabiriyle "bir kısım medya", 28 Şubat darbesinin azmettiricisi ve destekleyicisi olmuştur. Toplum hayatına damgasını vuran iki önemli müessese arasındaki bu ilişki, yakın geçmişimizin, bugünümüz ve geleceğimiz açısından dikkat çekicidir.