%20
Demeyin Anama,İçerdeyim Cafer Solgun
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789750521973
Boyut
13.00x19.50
Sayfa Sayısı
256
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2017-06
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Demeyin Anama, İçerdeyim

Yazar: Cafer Solgun
Yayınevi : İletişim Yayınevi
8,00TL
6,40TL
%20
Satışta değil
9789750521973
718846
Demeyin Anama, İçerdeyim
Demeyin Anama, İçerdeyim
6.40

“‘İçeride' büyüdüm. Denilebilir ki, kişiliğim de ‘içeride' şekillendi. Ama ben hiçbir zaman ‘içeriye' alışmadım, ‘içeride' olmayı benimsemedim. ‘İçerisini' hep insan olmanın doğasına aykırı buldum. (...) ‘İçeride' sayısız arkadaşım oldu. Her biri için cezaevi, kuşkusuz hayatlarında silinmez etkiler yaratan önemli bir deneyim idi. Bu arkadaşlarımın içerisinden ünlü-ünsüz gazeteciler, yazarlar, politikacılar da çıktı, işadamları veya mafyatik tipler de. Siyasetle, taraftarı oldukları örgütlerle ilişkilerini sürdürenler de oldu; sorulduğunda ‘ben o defterleri çoktan kapattım,' diyenler de. Mahpus yatmışlığını adeta insanların başına kakanlar, bunu kendilerini yaşatmak için bir tür ‘sermaye' olarak kullananlar da oldu; sadece yüreklerinde yaşattıkları bir acı tecrübe olarak hatırlayanlar ve lafını etmekten pek
hoşlanmayanlar da.”

Tecrübeli bir mahpus, Cafer Solgun, yirmi yıla yakın süren hapishane deneyiminin aralıklarla 1978'den 1987'ye uzanan ilk faslını anlatıyor. Sinop, Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar... 12 Eylül darbesinin “içeriden” görünüşü... Hapishanelerde ilk “özel tip hücre” uygulaması, açlık grevleri, ölüm oruçları... Direniş...

Hem olağanüstü günleri hem olağan rutini ve ilişkileri ile hapishanedeki hayat... Zulmün ve direnişin gündelik yordamları. Racon ve “iç” hukuk... Cafer Solgun, sadece “içerideki” hayatı anlatmakla kalmıyor, bizi Türkiye'nin yakın geçmişiyle yüzleşmeye davet ediyor. “Hayat akıyordu ve mahpushanelerinde Türkiye'nin, varlıkları ülkülerine karışmış hasretler birikiyordu...”

  • Açıklama
    • “‘İçeride' büyüdüm. Denilebilir ki, kişiliğim de ‘içeride' şekillendi. Ama ben hiçbir zaman ‘içeriye' alışmadım, ‘içeride' olmayı benimsemedim. ‘İçerisini' hep insan olmanın doğasına aykırı buldum. (...) ‘İçeride' sayısız arkadaşım oldu. Her biri için cezaevi, kuşkusuz hayatlarında silinmez etkiler yaratan önemli bir deneyim idi. Bu arkadaşlarımın içerisinden ünlü-ünsüz gazeteciler, yazarlar, politikacılar da çıktı, işadamları veya mafyatik tipler de. Siyasetle, taraftarı oldukları örgütlerle ilişkilerini sürdürenler de oldu; sorulduğunda ‘ben o defterleri çoktan kapattım,' diyenler de. Mahpus yatmışlığını adeta insanların başına kakanlar, bunu kendilerini yaşatmak için bir tür ‘sermaye' olarak kullananlar da oldu; sadece yüreklerinde yaşattıkları bir acı tecrübe olarak hatırlayanlar ve lafını etmekten pek
      hoşlanmayanlar da.”

      Tecrübeli bir mahpus, Cafer Solgun, yirmi yıla yakın süren hapishane deneyiminin aralıklarla 1978'den 1987'ye uzanan ilk faslını anlatıyor. Sinop, Davutpaşa, Metris, Sağmalcılar... 12 Eylül darbesinin “içeriden” görünüşü... Hapishanelerde ilk “özel tip hücre” uygulaması, açlık grevleri, ölüm oruçları... Direniş...

      Hem olağanüstü günleri hem olağan rutini ve ilişkileri ile hapishanedeki hayat... Zulmün ve direnişin gündelik yordamları. Racon ve “iç” hukuk... Cafer Solgun, sadece “içerideki” hayatı anlatmakla kalmıyor, bizi Türkiye'nin yakın geçmişiyle yüzleşmeye davet ediyor. “Hayat akıyordu ve mahpushanelerinde Türkiye'nin, varlıkları ülkülerine karışmış hasretler birikiyordu...”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat