Desim'in Anadolu'daki Statüsü
Yakın geçmişten uzak geçmişe doğru bir yolculuğa çıkılırsa türkülerin, ağıtların, masalların, fıkraların ve hatta lakapların dahi rolü yadsınamaz. Bu çalışma ile yukarıda bahsi geçen kültürel aktarımlardan hareketle Dêsım (Dersim) tarihinden kesitler sunmak amaçlanmıştır.
Tarihsel olaylar, yaşayanları tarafından aktarıldığında daha çok anlam kazanır, ete kemiğe bürünür. Tek taraflı, kulaktan dolma veya ideolojilere hizmet etme amacıyla yazılan tarih çalışmaları, uzun ömürlü olamaz. Söz konusu olan Dêsım (Dersim)1 tarihi ise, sözlü aktarımın bel kemiğini oluşturan türkü ve ağıtların işlevi daha da öne çıkar.
***
Dêsımlılar açısından 1938 tarihi bir dönüm noktası, karanlığın da ötesidir. Bir halkın dili, kimliği, inancı, ruhi bütünlüğü, tarihi ve coğrafyası ile planlı ve donanımlı bir şekilde katliama tabi tutularak ortadan kaldırılma sürecidir. Dêsım'a yönelik kapsamlı katliamın projesi 1921 Koçgiri Harekatı öncesinden devlet erkânı, zaman zaman da askeri personel tarafından 1900'lü yılların başından itibaren sunulan raporlarla dile getirilir. Ancak bu planın uygulanması mali sıkıntıdan ötürü 1936-37'ye dek uzar.
***
MS 3. yüzyıldan itibaren Ortodoks (Hristiyan) Bizanslılar tarafından gerçekleştirilen katliamlarda Anadolu'nun yerlisi olan bu halktan arta kalanlar, başta Avrupa olmak üzere çeşitli yerlere sürgüne zorlanır.
1240 yılından sonra Selçuklular tarafından kanla bastırılan ve Babai Hareketi olarak bilinen Baba İlyas-Baba Resül taraftarlarından hayatta kalanlar, Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez dağlarının ücra köşelerine çekilerek, gizlilik içinde hayatta kalma mücadelesi verirler. Daha sonra halk arasında yaygın olan Baba Resül adıyla bilinen Baba İlyas'tan el alarak kendi adlarıyla anılan Alevi ocaklarını kurarlar.
1444 yılından sonra Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Alevilere karşı duyulan kin ve öfke en üst noktaya ulaşır. Osmanlı döneminde filizlenen bu kin ve nefret 1508 yılında Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valisi iken Bayburt, Çayırlı ve Erzincan'a yönelik başlattığı katliam sonrası Anadolu, Sünni anlayış ve Kürtlerle yaptığı iş birliği neticesinde 1514'te kan gölüne çevrilir.
Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Dêsım olarak bilinen coğrafya, bu süreçten itibaren parçalanarak bugünkü Mamekiye'ye (Tunceli) indirgenir.
- Açıklama
Yakın geçmişten uzak geçmişe doğru bir yolculuğa çıkılırsa türkülerin, ağıtların, masalların, fıkraların ve hatta lakapların dahi rolü yadsınamaz. Bu çalışma ile yukarıda bahsi geçen kültürel aktarımlardan hareketle Dêsım (Dersim) tarihinden kesitler sunmak amaçlanmıştır.
Tarihsel olaylar, yaşayanları tarafından aktarıldığında daha çok anlam kazanır, ete kemiğe bürünür. Tek taraflı, kulaktan dolma veya ideolojilere hizmet etme amacıyla yazılan tarih çalışmaları, uzun ömürlü olamaz. Söz konusu olan Dêsım (Dersim)1 tarihi ise, sözlü aktarımın bel kemiğini oluşturan türkü ve ağıtların işlevi daha da öne çıkar.
***
Dêsımlılar açısından 1938 tarihi bir dönüm noktası, karanlığın da ötesidir. Bir halkın dili, kimliği, inancı, ruhi bütünlüğü, tarihi ve coğrafyası ile planlı ve donanımlı bir şekilde katliama tabi tutularak ortadan kaldırılma sürecidir. Dêsım'a yönelik kapsamlı katliamın projesi 1921 Koçgiri Harekatı öncesinden devlet erkânı, zaman zaman da askeri personel tarafından 1900'lü yılların başından itibaren sunulan raporlarla dile getirilir. Ancak bu planın uygulanması mali sıkıntıdan ötürü 1936-37'ye dek uzar.
***
MS 3. yüzyıldan itibaren Ortodoks (Hristiyan) Bizanslılar tarafından gerçekleştirilen katliamlarda Anadolu'nun yerlisi olan bu halktan arta kalanlar, başta Avrupa olmak üzere çeşitli yerlere sürgüne zorlanır.
1240 yılından sonra Selçuklular tarafından kanla bastırılan ve Babai Hareketi olarak bilinen Baba İlyas-Baba Resül taraftarlarından hayatta kalanlar, Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez dağlarının ücra köşelerine çekilerek, gizlilik içinde hayatta kalma mücadelesi verirler. Daha sonra halk arasında yaygın olan Baba Resül adıyla bilinen Baba İlyas'tan el alarak kendi adlarıyla anılan Alevi ocaklarını kurarlar.
1444 yılından sonra Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Alevilere karşı duyulan kin ve öfke en üst noktaya ulaşır. Osmanlı döneminde filizlenen bu kin ve nefret 1508 yılında Yavuz Sultan Selim'in Trabzon Valisi iken Bayburt, Çayırlı ve Erzincan'a yönelik başlattığı katliam sonrası Anadolu, Sünni anlayış ve Kürtlerle yaptığı iş birliği neticesinde 1514'te kan gölüne çevrilir.
Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Dêsım olarak bilinen coğrafya, bu süreçten itibaren parçalanarak bugünkü Mamekiye'ye (Tunceli) indirgenir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.