Dijital Çağda İletişim
Kehanette bulunmak cesaret ister. Zaman zaman televizyon izlencelerine de konu olur, kehanet. Geleceğe ilişkin yorumlarda bulunmak, değişimler ve yeniliklerle ilgili öngörülerde bulunmak gerçekten çok zor. Çünkü dünya çok hızlı dönüyor. Televizyon izlenceleri hatırlatmasını, TRT'de uzunca bir süre yayınlanan ve şu sıralar tekrarları çıkan “Seksenler” dizisine istinaden belirttim. Diziyi izlemek yeterli aslında. Çünkü 80'li yılların Türkiye'sini anlatıyor. O yıllarda yaşananlar, o yılların ürünleri, o yılların modası dizinin tümünde görülebilir. Öte taraftan dizide geleceğe dönük “46”lık lakaplı karakter de geleceğe ilişkin öngörülerini “gün gelecek…” diye yapıyordu.
Kim derdi ki, gün gelecek gazeteler artık kâğıt baskıyı durduracak. Örnek mi, Guardian, New-York Times, Independent… Örnekleri arttırmak olası. Kim bilebilirdi insan aklının düşlerinde dolaşan ağların yerküreyi bir bütün olarak saracağını.
Görünen o ki, Seksenler dizisinin “46”lığı delice öngörülerinde haklı çıktı, çıkıyor. Artık “yeni medya”mız var. Bu yeni medya yeni bir perspektifi, yorumu zorunlu kılıyor. Geleneksel bakış açısıyla “yeni medya”yı yorumlamak yanılma payını arttırır. Metodolojiyi ona göre biçimlendirmek ve yeni ölçümleme arayışları içerisinde bulunmak kaçınılmazdır. Doğası gereği “hız”ı barındıran “yeni medya” bu alana ilişkin yaklaşımları da temkinli olmaya zorluyor. Çoklu bir dinamik yapısı ve değişkenliği olan bu yeni alanın araçları da yöntemi de farklı olmalı, farklı yorumlanmalı. Geleneksel bakış açısı tüm toplum bilimlerinde değişime uğradı, uğramaya devam ediyor, ancak yeni medya çok daha özgün ve çok daha farklı bir bakış açısını hak ediyor.
Bu yeni alana ilişkin cesaret gösterip yola çıktık. Yeni alanı enformasyon boyutuyla yorumladık. Öte taraftan yeni olanı “modernizm” merceğinden geçirdik. Gördük ki, kişisel yaşamların mahremiyet sınırları silikleşmiş. Etik kavramı çok daha farklı bir boyutta yorumlanmaya çalışılmış. Ama değişmeyenler de var. Yönlendirme, biçimlendirme, manipülasyon…
Yeni medya önümüzdeki süreçte çokça su kaldıracak gibi gözüküyor. Bu su kütlesi içerisinde biz bir damlacık olmaya çalıştık. Cesaret gösterdik, öngörülerde bulunmaya çalıştık ve yeni medyaya ilişkin yeni şeyler söylemeye çalıştık.
Tüm araştırmacılara, akademik camiaya ve okurlara armağan olsun!
- Açıklama
Kehanette bulunmak cesaret ister. Zaman zaman televizyon izlencelerine de konu olur, kehanet. Geleceğe ilişkin yorumlarda bulunmak, değişimler ve yeniliklerle ilgili öngörülerde bulunmak gerçekten çok zor. Çünkü dünya çok hızlı dönüyor. Televizyon izlenceleri hatırlatmasını, TRT'de uzunca bir süre yayınlanan ve şu sıralar tekrarları çıkan “Seksenler” dizisine istinaden belirttim. Diziyi izlemek yeterli aslında. Çünkü 80'li yılların Türkiye'sini anlatıyor. O yıllarda yaşananlar, o yılların ürünleri, o yılların modası dizinin tümünde görülebilir. Öte taraftan dizide geleceğe dönük “46”lık lakaplı karakter de geleceğe ilişkin öngörülerini “gün gelecek…” diye yapıyordu.
Kim derdi ki, gün gelecek gazeteler artık kâğıt baskıyı durduracak. Örnek mi, Guardian, New-York Times, Independent… Örnekleri arttırmak olası. Kim bilebilirdi insan aklının düşlerinde dolaşan ağların yerküreyi bir bütün olarak saracağını.
Görünen o ki, Seksenler dizisinin “46”lığı delice öngörülerinde haklı çıktı, çıkıyor. Artık “yeni medya”mız var. Bu yeni medya yeni bir perspektifi, yorumu zorunlu kılıyor. Geleneksel bakış açısıyla “yeni medya”yı yorumlamak yanılma payını arttırır. Metodolojiyi ona göre biçimlendirmek ve yeni ölçümleme arayışları içerisinde bulunmak kaçınılmazdır. Doğası gereği “hız”ı barındıran “yeni medya” bu alana ilişkin yaklaşımları da temkinli olmaya zorluyor. Çoklu bir dinamik yapısı ve değişkenliği olan bu yeni alanın araçları da yöntemi de farklı olmalı, farklı yorumlanmalı. Geleneksel bakış açısı tüm toplum bilimlerinde değişime uğradı, uğramaya devam ediyor, ancak yeni medya çok daha özgün ve çok daha farklı bir bakış açısını hak ediyor.
Bu yeni alana ilişkin cesaret gösterip yola çıktık. Yeni alanı enformasyon boyutuyla yorumladık. Öte taraftan yeni olanı “modernizm” merceğinden geçirdik. Gördük ki, kişisel yaşamların mahremiyet sınırları silikleşmiş. Etik kavramı çok daha farklı bir boyutta yorumlanmaya çalışılmış. Ama değişmeyenler de var. Yönlendirme, biçimlendirme, manipülasyon…
Yeni medya önümüzdeki süreçte çokça su kaldıracak gibi gözüküyor. Bu su kütlesi içerisinde biz bir damlacık olmaya çalıştık. Cesaret gösterdik, öngörülerde bulunmaya çalıştık ve yeni medyaya ilişkin yeni şeyler söylemeye çalıştık.
Tüm araştırmacılara, akademik camiaya ve okurlara armağan olsun!
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.