Din Eğitimi Tarihi
Bazı eğitimciler eğitimi dünyadaki ilk insanla başlatırlar. Yani nerede ve ne zaman olursa olsun, insanın olduğu yerde eğitimden bahsedilmektedir. Bunun böyle olması onun hem üstün vasıflarının olmasıyla; hem de tek başına olduğunda hiçbir şey yapamama gibi iki tezat özelliği ile açıklanabilir. Gerçekten de insanoğlu, varlık aleminde üstün özelliklerinden dolayı en iyi değişebilen ve gelişebilen canlıdır. Fakat bu üstünlüklerini istenen düzeye çıkarması için de bir başkasının yardımına gerek duymaktadır.
Kültür, insanın birlikte yaşaması sonucu ortaya çıkmış değerlerin tümü olarak tanımlanmaktadır. Bu değerler maddî ve Manevî olarak ikiye ayrılmakta, manevî değerlerin başında ise din, dil ve sanat... gelmektedir. Her toplumda yetişkinler, sahip oldukları değerleri kendilerinden sonra gelecek nesillere aktarmak gayreti içindedir. Bu değerler biri olarak dinî olanların aktarılması işi, en fazla dikkat edilen konuların başında olagelmiştir.
Müslümanlar Hz. Peygamberden başlayarak, sahip oldukları değerleri ve bunlar içinde dinî olanlarının yeni yetişenlere aktarmak için çaba göstermişlerdir. Bunun için çeşitli kurumlardan faydalanmışlar, yeni birçok kurum açmışlardır.
İslâm eğitim tarihinde iki çeşit eğitim anlayışın olduğu söylenebilir. Birincisi ‘Din Merkezli Eğitim Anlayışı'; diğeri ‘Kültür Merkezli Eğitim Anlayışı'dır. Din merkezli eğitim anlayışında merkezde din vardır. Okul mabetle iç içedir. Dersler din ağırlıklıdır. Öğretmenler din adamı hüviyeti taşır. Kültür merkezli eğitim anlayışında amaç kültürün naklidir. Kültür dersleri ağırlıktadır. Din dersi kültürün bir parçası olduğundan dolayı müfredatta yer almıştır. Birinci anlayışta olan eğitim kurumlarına klasik; ikinci anlayışa sahip kurumlara da modern adı verilerek ele alınmıştır.
Bu çalışma giriş ve dört bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde atasözlerimiz esas alınarak Türk toplumunun eğitim anlayışı ile ilgili bir fikir verilmeye çalışılmıştır. Birinci bölümde Hz. Muhammed'in eğitici yönü ele alınmıştır. İkinci bölümde klasik eğitim kurumları, üçüncü bölümde modern eğitim kurumlarında din eğitimi ele alınıştır. Dördüncü bölümde ise eğitim ile ilgili bazı konulara İslâm eğitimcilerinin yaklaşımları üzerinde durulmuştur.
- Açıklama
Bazı eğitimciler eğitimi dünyadaki ilk insanla başlatırlar. Yani nerede ve ne zaman olursa olsun, insanın olduğu yerde eğitimden bahsedilmektedir. Bunun böyle olması onun hem üstün vasıflarının olmasıyla; hem de tek başına olduğunda hiçbir şey yapamama gibi iki tezat özelliği ile açıklanabilir. Gerçekten de insanoğlu, varlık aleminde üstün özelliklerinden dolayı en iyi değişebilen ve gelişebilen canlıdır. Fakat bu üstünlüklerini istenen düzeye çıkarması için de bir başkasının yardımına gerek duymaktadır.
Kültür, insanın birlikte yaşaması sonucu ortaya çıkmış değerlerin tümü olarak tanımlanmaktadır. Bu değerler maddî ve Manevî olarak ikiye ayrılmakta, manevî değerlerin başında ise din, dil ve sanat... gelmektedir. Her toplumda yetişkinler, sahip oldukları değerleri kendilerinden sonra gelecek nesillere aktarmak gayreti içindedir. Bu değerler biri olarak dinî olanların aktarılması işi, en fazla dikkat edilen konuların başında olagelmiştir.
Müslümanlar Hz. Peygamberden başlayarak, sahip oldukları değerleri ve bunlar içinde dinî olanlarının yeni yetişenlere aktarmak için çaba göstermişlerdir. Bunun için çeşitli kurumlardan faydalanmışlar, yeni birçok kurum açmışlardır.
İslâm eğitim tarihinde iki çeşit eğitim anlayışın olduğu söylenebilir. Birincisi ‘Din Merkezli Eğitim Anlayışı'; diğeri ‘Kültür Merkezli Eğitim Anlayışı'dır. Din merkezli eğitim anlayışında merkezde din vardır. Okul mabetle iç içedir. Dersler din ağırlıklıdır. Öğretmenler din adamı hüviyeti taşır. Kültür merkezli eğitim anlayışında amaç kültürün naklidir. Kültür dersleri ağırlıktadır. Din dersi kültürün bir parçası olduğundan dolayı müfredatta yer almıştır. Birinci anlayışta olan eğitim kurumlarına klasik; ikinci anlayışa sahip kurumlara da modern adı verilerek ele alınmıştır.
Bu çalışma giriş ve dört bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde atasözlerimiz esas alınarak Türk toplumunun eğitim anlayışı ile ilgili bir fikir verilmeye çalışılmıştır. Birinci bölümde Hz. Muhammed'in eğitici yönü ele alınmıştır. İkinci bölümde klasik eğitim kurumları, üçüncü bölümde modern eğitim kurumlarında din eğitimi ele alınıştır. Dördüncü bölümde ise eğitim ile ilgili bazı konulara İslâm eğitimcilerinin yaklaşımları üzerinde durulmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.