Dinlerin Sınıfsal Kökeni ve Din Üzerinden Siyaset
Karl Marks, ciltler dolusu kitaplar yazmış, bu kitaplarda çok şey söylemiştir. Ama söylediklerinin hiçbiri “din halkın afyonudur” sözü kadar bilinmez. Dinlerin Sınıfsal Kökeni ve Din Üzerinden Siyaset kitabı, Marks'ın bu sözünden hareketle dinlerin ortaya çıkışını ve “halkların afyonu” durumuna getirilmesi sürecini ele alıyor.
Devletin ortaya çıkmasıyla birlikte devlet gücünü ellerinde tutan sömürücü sınıflar, başta iktidarları olmak üzere her türlü çıkarlarını korumak amacıyla dinsel inançları kullanmışlardır. “Aydınlanma Çağı” olarak adlandırılan çağa gelinceye dek sınıflar arası mücadele, Tanrı'ya inanmakla inanmamak arasında değil, Tanrı inancının farklı yorumları temelinde şekillenmiştir. Egemen güçler tarafından dayatılan “Ortodoks” din anlayışı ile, ezilen, sömürülen sınıfların dayandığı “Heteredoks” din anlayışı arasındaki bu çatışma, bu kitabın ana temasını oluşturuyor.
Tarım öncesi sınıfsız toplumlardaki kadın erkek eşitliğinin, sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla erkek-egemen yapıya dönüşmesi süreci ve dinlerin bu süreçteki etkileri de bu kitabın konuları arasında.
Otoriter, baskıcı yönetimlerin en çok emekçi sınıflar tarafından destekleniyor olması, Marksist açıdan bakıldığında çelişkili gibi görünür. Oysa, emekçi sınıfların büyük ölçüde köyden kente göçmüş, dini inançlarına bağlı kişilerden oluştuğunu göz önüne aldığımızda, bu tercihlerinde dinin ne derece etkili olduğunu görürüz. Bu kitap, bu durum karşısında din konusuna nasıl yaklaşmamız gerektiğini açıklıyor.
- Açıklama
Karl Marks, ciltler dolusu kitaplar yazmış, bu kitaplarda çok şey söylemiştir. Ama söylediklerinin hiçbiri “din halkın afyonudur” sözü kadar bilinmez. Dinlerin Sınıfsal Kökeni ve Din Üzerinden Siyaset kitabı, Marks'ın bu sözünden hareketle dinlerin ortaya çıkışını ve “halkların afyonu” durumuna getirilmesi sürecini ele alıyor.
Devletin ortaya çıkmasıyla birlikte devlet gücünü ellerinde tutan sömürücü sınıflar, başta iktidarları olmak üzere her türlü çıkarlarını korumak amacıyla dinsel inançları kullanmışlardır. “Aydınlanma Çağı” olarak adlandırılan çağa gelinceye dek sınıflar arası mücadele, Tanrı'ya inanmakla inanmamak arasında değil, Tanrı inancının farklı yorumları temelinde şekillenmiştir. Egemen güçler tarafından dayatılan “Ortodoks” din anlayışı ile, ezilen, sömürülen sınıfların dayandığı “Heteredoks” din anlayışı arasındaki bu çatışma, bu kitabın ana temasını oluşturuyor.
Tarım öncesi sınıfsız toplumlardaki kadın erkek eşitliğinin, sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla erkek-egemen yapıya dönüşmesi süreci ve dinlerin bu süreçteki etkileri de bu kitabın konuları arasında.
Otoriter, baskıcı yönetimlerin en çok emekçi sınıflar tarafından destekleniyor olması, Marksist açıdan bakıldığında çelişkili gibi görünür. Oysa, emekçi sınıfların büyük ölçüde köyden kente göçmüş, dini inançlarına bağlı kişilerden oluştuğunu göz önüne aldığımızda, bu tercihlerinde dinin ne derece etkili olduğunu görürüz. Bu kitap, bu durum karşısında din konusuna nasıl yaklaşmamız gerektiğini açıklıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.