%35
Dişim Çok Ağrıyor Doktor Bey Abdülkerim Karaağaç
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786059555432
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
216
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2021-01
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Dişim Çok Ağrıyor Doktor BeyBir Diş Hekiminin Not Defterinden

45,00TL
29,25TL
%35
Satışta değil
9786059555432
862348
Dişim Çok Ağrıyor Doktor Bey
Dişim Çok Ağrıyor Doktor Bey Bir Diş Hekiminin Not Defterinden
29.25

“(…) Sınıfa girdim. Yine her zamanki gibi selamlaştık. Bizim meslekte oturmak yok bilirsin, hakkını vermelisin aldığın paranın. Dersi ayakta anlattım, gözüm hep sendeydi, beni dinledin. Mâsum bir vaziyetin vardı. Dersi tekrar anlatman için seni tahtaya kaldırdım. Bu sefer her zamankinden farklıydın. 'Kalkmak istemiyorum' dedin. Buna inanamadım küçüğüm! Sinirlendim, tekrar söyledim adını, 'Tahtaya kalk!' Gözlerin doldu ama kalkmadın. Ne acı ki, gururuma yenildim. Her şeyi anladığımı zanneden bir öğretmen bilirdim kendimi. Yokluktan üşüyen onurunu anlayamadım, hissedemedim. Kalktın, evet kalktın; gözlerinden düşen damlalarla yanıma geldin, gözlerime baktın. Israr etmesem konuşmayacaktın, biliyorum. Usulca yaklaştın, kulağıma fısıldadın. Hâlâ kulaklarımda o sözün: 'Öğretmenim! Ayakkabım yok, tırnaklarım taşlara çarpmaktan kanlar içinde, üstelik ayağımda çok kirli, görüyorsunuz. Bu vaziyetimi arkadaşlarımın görmesinden utanıyorum, o yüzden kalkmak istemedim…'
Bilir misin kurşun insanı bir sefer öldürür, ben o an binlerce kez öldüm.
Bütün arkadaşların baktı sana, sen o kadar onurluyken. Herkes gördü senin kanayan çıplak ayaklarını.
Kaynayan bir aşın varsa evde, 3-5 kuruş paran da varsa cebinde, kralı oluyorsun dünyanın. Gözlerine perde iniyor ansızın, gözlerin ya görmüyor fakirin hâlini, ya da görmek istemiyor insanlıktan bîhaber yüreğin. (…)”

  • Açıklama
    • “(…) Sınıfa girdim. Yine her zamanki gibi selamlaştık. Bizim meslekte oturmak yok bilirsin, hakkını vermelisin aldığın paranın. Dersi ayakta anlattım, gözüm hep sendeydi, beni dinledin. Mâsum bir vaziyetin vardı. Dersi tekrar anlatman için seni tahtaya kaldırdım. Bu sefer her zamankinden farklıydın. 'Kalkmak istemiyorum' dedin. Buna inanamadım küçüğüm! Sinirlendim, tekrar söyledim adını, 'Tahtaya kalk!' Gözlerin doldu ama kalkmadın. Ne acı ki, gururuma yenildim. Her şeyi anladığımı zanneden bir öğretmen bilirdim kendimi. Yokluktan üşüyen onurunu anlayamadım, hissedemedim. Kalktın, evet kalktın; gözlerinden düşen damlalarla yanıma geldin, gözlerime baktın. Israr etmesem konuşmayacaktın, biliyorum. Usulca yaklaştın, kulağıma fısıldadın. Hâlâ kulaklarımda o sözün: 'Öğretmenim! Ayakkabım yok, tırnaklarım taşlara çarpmaktan kanlar içinde, üstelik ayağımda çok kirli, görüyorsunuz. Bu vaziyetimi arkadaşlarımın görmesinden utanıyorum, o yüzden kalkmak istemedim…'
      Bilir misin kurşun insanı bir sefer öldürür, ben o an binlerce kez öldüm.
      Bütün arkadaşların baktı sana, sen o kadar onurluyken. Herkes gördü senin kanayan çıplak ayaklarını.
      Kaynayan bir aşın varsa evde, 3-5 kuruş paran da varsa cebinde, kralı oluyorsun dünyanın. Gözlerine perde iniyor ansızın, gözlerin ya görmüyor fakirin hâlini, ya da görmek istemiyor insanlıktan bîhaber yüreğin. (…)”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat