Doğu Akdeniz'de Osmanlılar ve Ruslar1768-1812
Rus devleti ortaya çıktığı bölgenin koşulları nedeniyle denizlere ulaşmayı önemli bir hedef olarak belirlemiştir. Çar Petro'nun yönetimi sırasında bu hedefler sistemli bir politikaya dönüşmüştür. II. Katerina döneminde ise Rus deniz faaliyetleri Karadeniz ve Baltık Denizi'nin ötesinde Akdeniz'e kadar uzanmıştır. II. Katerina, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında bir Rus filosunu Baltık Denizi'nden İngiltere'nin de desteği ile Akdeniz'e göndermiştir. Bu sefer sırasında Ruslar Mora Yarımadası, Adalar Denizi, Çanakkale Boğazı, Lübnan ve Mısır sahillerinde ciddi bir tehlike haline gelmiştir. Her ne kadar çok büyük masraflara mal olmuşsa da bu dönemde Akdeniz'de yürütülen faaliyetler Rusya'ya büyük bir şöhret kazandırmıştır. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı, Küçük Kaynarca Antlaşması ile sona ermişse de gerek bu anlaşmanın Ruslara sağladığı avantajlar gerekse de uluslararası konjonktür ve Osmanlı Devleti'nin zayıflığından istifade ile bundan sonra Ruslar, Akdeniz'den ilgisini bir daha kesmemiştir.
Büyük bir hevesle Karadeniz ve Akdeniz'e ulaşmak isteyen Ruslar için en büyük engel Osmanlı Devleti olmuştur. Boğazlardan geçen Rus gemileri sıkı bir şekilde denetlenirken Akdeniz'deki Rus deniz faaliyetleri de yakından takip edilmiştir. Ancak III. Selim, 1798'de Fransızların Mısır'a çıkması üzerine Rusya ve İngiltere ile bir ittifak yapmıştır. 7 Ada'nın Fransızlardan alınması Osmanlılar ve Rusları daha da yakınlaştırmıştır. Ne var ki bu yakınlaşma sırasında dahi iki devlet arasında tam bir dostluk tesis edilememiştir. Çatışan Osmanlı ve Rus çıkarları çok geçmeden de iki devleti tekrar bir savaşa sürüklemiştir. Çatışan çıkarlar arasında 19. yüzyılda Doğu Akdeniz'de yeni bir denge oluşmuş ve bu denge içinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa da kendine bir yer bulmuştur. Fransızların Doğu Akdeniz'de üstün konumunun yerini yavaş yavaş İngilizler almaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler arasında da Osmanlı Devleti topraklarını olağanüstü bir gayretle muhafaza etmeye çalışmıştır.
- Açıklama
Rus devleti ortaya çıktığı bölgenin koşulları nedeniyle denizlere ulaşmayı önemli bir hedef olarak belirlemiştir. Çar Petro'nun yönetimi sırasında bu hedefler sistemli bir politikaya dönüşmüştür. II. Katerina döneminde ise Rus deniz faaliyetleri Karadeniz ve Baltık Denizi'nin ötesinde Akdeniz'e kadar uzanmıştır. II. Katerina, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında bir Rus filosunu Baltık Denizi'nden İngiltere'nin de desteği ile Akdeniz'e göndermiştir. Bu sefer sırasında Ruslar Mora Yarımadası, Adalar Denizi, Çanakkale Boğazı, Lübnan ve Mısır sahillerinde ciddi bir tehlike haline gelmiştir. Her ne kadar çok büyük masraflara mal olmuşsa da bu dönemde Akdeniz'de yürütülen faaliyetler Rusya'ya büyük bir şöhret kazandırmıştır. 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı, Küçük Kaynarca Antlaşması ile sona ermişse de gerek bu anlaşmanın Ruslara sağladığı avantajlar gerekse de uluslararası konjonktür ve Osmanlı Devleti'nin zayıflığından istifade ile bundan sonra Ruslar, Akdeniz'den ilgisini bir daha kesmemiştir.
Büyük bir hevesle Karadeniz ve Akdeniz'e ulaşmak isteyen Ruslar için en büyük engel Osmanlı Devleti olmuştur. Boğazlardan geçen Rus gemileri sıkı bir şekilde denetlenirken Akdeniz'deki Rus deniz faaliyetleri de yakından takip edilmiştir. Ancak III. Selim, 1798'de Fransızların Mısır'a çıkması üzerine Rusya ve İngiltere ile bir ittifak yapmıştır. 7 Ada'nın Fransızlardan alınması Osmanlılar ve Rusları daha da yakınlaştırmıştır. Ne var ki bu yakınlaşma sırasında dahi iki devlet arasında tam bir dostluk tesis edilememiştir. Çatışan Osmanlı ve Rus çıkarları çok geçmeden de iki devleti tekrar bir savaşa sürüklemiştir. Çatışan çıkarlar arasında 19. yüzyılda Doğu Akdeniz'de yeni bir denge oluşmuş ve bu denge içinde Kavalalı Mehmed Ali Paşa da kendine bir yer bulmuştur. Fransızların Doğu Akdeniz'de üstün konumunun yerini yavaş yavaş İngilizler almaya başlamıştır. Tüm bu gelişmeler arasında da Osmanlı Devleti topraklarını olağanüstü bir gayretle muhafaza etmeye çalışmıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.