Dostum Dinle Beni
Gün akşam olmadan nihayet bir dost buldum; seni buldum. Sana arkadaşım demiyorum; dostum diyorum. Bunun kıymetini bil! Yol arkadaşlığı vardır; hapishane arkadaşlığı da. Sınıf arkadaşlığı vardır; asker arkadaşlığı da. Hatta hırsızlık arkadaşlığı da, kumar arkadaşlığı da, meyhane arkadaşlığı da mafya, çete arkadaşlığı da. Sen hiç duydun mu meyhane dostluğu, hırsızlık dostluğu çete dostluğu gibi lafları? Nasıl kulağını tırmalıyor değil mi meyhane ile, kumar, mafya, hırsızlık, çete ile dostluk kelimelerinin bir arada kullanıldığını duymak?
Ama, çok duymuşsundur can dostum, kadim dostum gibi sözleri değil mi? Bir de şu dost kazığı olmasa. Hele sana biricik dostum derlerse nasıl da erir yağların değil mi biricik dostum? Onun için insanlar içlerini arkadaşlarına değil dostlarına açarlar; onlarla paylaşırlar sırlarını. Dostlukta, iyilik vardır, güzellik vardır; samimiyet vardır; en değerlisi de duygu, daha da değerlisi sevgi vardır. Sana içimi dökeceğim dostum. Sana her şeyimi anlatacağım. 65 yılda biriktirdiklerimi bir bir anlatacağım. Otur başucuma sor yavaş yavaş.
Bu satırları sana yazmaya başlamadan haftalar, aylar önce, neler yapacağımı, hangi konulara değineceğimi kafamda tasarladım; beynimin bir tarafına attım. Bu düşüncelerimi bir Allah biliyordu, bir de ben. Ama şimdi sadece Allah biliyor. Bu küçücük kitabımı bitirdikten sora bir de sen bileceksin. Seni mutlaka mutlu edeceğim dostum. Bunda da çok iddialıyım. Bu kitabı okuduktan sonra "seni tanıdığıma çok mutlu oldum." diyeceksin. Ya da "Oh be, kitap bitti de kurtuldum bu adamdan" diyerek yine mutlu olacaksın. İddiamda yanılıyor muyum? Allah yanıltmasın!
İki genç doktor, cadde kenarında bir kahvehanede çay içiyorlarmış. O arada süklümpüklüm yürüyen bir emmi görmüşler.
"Bak, demiş doktorlardan biri, zavallının hemoroidi azmış."
"Hadi ya, demiş öteki, bu adam bel fıtığından böyle yürüyor."
Hemoroid'di, bel fıtığı'ydı tartışmaları sürüp gidiyor. Doktorlar, gerçeği, sahibinin sesinden duymaya karar verip kaplumbağa hızıyla yürüyen adamı yakalıyorlar. Ona doktor olduklarını bir iddiaya girdiklerini söylüyorlar.
- Ben diyorum ki, hemoroidden böyle yürüyorsunuz; arkadaşım da bel fıtığından olduğunu söylüyor. Amcacığım, söyle bize, acaba hangimiz yanıldık?
"Üçümüz de yanıldık beyler, üçümüz de" diyor yaşlı adam. Doktorlar, hayretler içinde kalıp, "nasıl olur amca, üçümüz de yanıldık da ne oluyor?" diyorlar.
- Açıklama
Gün akşam olmadan nihayet bir dost buldum; seni buldum. Sana arkadaşım demiyorum; dostum diyorum. Bunun kıymetini bil! Yol arkadaşlığı vardır; hapishane arkadaşlığı da. Sınıf arkadaşlığı vardır; asker arkadaşlığı da. Hatta hırsızlık arkadaşlığı da, kumar arkadaşlığı da, meyhane arkadaşlığı da mafya, çete arkadaşlığı da. Sen hiç duydun mu meyhane dostluğu, hırsızlık dostluğu çete dostluğu gibi lafları? Nasıl kulağını tırmalıyor değil mi meyhane ile, kumar, mafya, hırsızlık, çete ile dostluk kelimelerinin bir arada kullanıldığını duymak?
Ama, çok duymuşsundur can dostum, kadim dostum gibi sözleri değil mi? Bir de şu dost kazığı olmasa. Hele sana biricik dostum derlerse nasıl da erir yağların değil mi biricik dostum? Onun için insanlar içlerini arkadaşlarına değil dostlarına açarlar; onlarla paylaşırlar sırlarını. Dostlukta, iyilik vardır, güzellik vardır; samimiyet vardır; en değerlisi de duygu, daha da değerlisi sevgi vardır. Sana içimi dökeceğim dostum. Sana her şeyimi anlatacağım. 65 yılda biriktirdiklerimi bir bir anlatacağım. Otur başucuma sor yavaş yavaş.
Bu satırları sana yazmaya başlamadan haftalar, aylar önce, neler yapacağımı, hangi konulara değineceğimi kafamda tasarladım; beynimin bir tarafına attım. Bu düşüncelerimi bir Allah biliyordu, bir de ben. Ama şimdi sadece Allah biliyor. Bu küçücük kitabımı bitirdikten sora bir de sen bileceksin. Seni mutlaka mutlu edeceğim dostum. Bunda da çok iddialıyım. Bu kitabı okuduktan sonra "seni tanıdığıma çok mutlu oldum." diyeceksin. Ya da "Oh be, kitap bitti de kurtuldum bu adamdan" diyerek yine mutlu olacaksın. İddiamda yanılıyor muyum? Allah yanıltmasın!
İki genç doktor, cadde kenarında bir kahvehanede çay içiyorlarmış. O arada süklümpüklüm yürüyen bir emmi görmüşler.
"Bak, demiş doktorlardan biri, zavallının hemoroidi azmış."
"Hadi ya, demiş öteki, bu adam bel fıtığından böyle yürüyor."
Hemoroid'di, bel fıtığı'ydı tartışmaları sürüp gidiyor. Doktorlar, gerçeği, sahibinin sesinden duymaya karar verip kaplumbağa hızıyla yürüyen adamı yakalıyorlar. Ona doktor olduklarını bir iddiaya girdiklerini söylüyorlar.
- Ben diyorum ki, hemoroidden böyle yürüyorsunuz; arkadaşım da bel fıtığından olduğunu söylüyor. Amcacığım, söyle bize, acaba hangimiz yanıldık?
"Üçümüz de yanıldık beyler, üçümüz de" diyor yaşlı adam. Doktorlar, hayretler içinde kalıp, "nasıl olur amca, üçümüz de yanıldık da ne oluyor?" diyorlar.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.