İlk vahye muhatap olan Hz.Peygamber risalet görevini almış, sorumluluğunun çok kutsal ve görevinin çok zor olduğunu daha ilk zamanlarda anlamıştı. Nübüvvetten önce de çok temiz bir hayat yaşamış olan Hz.Muhammed (s.a.v.), peygamberliği ile birlikte daha da dikkatli davranıyordu. Aldığı görevi hemen tebliğ etmeye başlayan Hz.Peygamber, putperest kavminin kendisini hemen kabul etmeyeceğini biliyordu.Bununla beraber derhal yakın akrabalarını toplamış ve ilk tebliğe onlardan başlamıştı. Fakat kavminden bazıları çok sert tepki göstererek Hz.Muhammed'e kaba ve kırıcı davranmaya başlamışlardı. İşte ilk zamanlarda Hz.Peygamberin en büyük destek aldığı kaynak, gelen vahiy ve onu getiren Cebrail melekti.Ancak vahyin birden bire kesilmesi Hz.Peygamberi büyük bir üzüntüye sevk etmişti. Müşrikler tarafından başlatılan sözlü ve fiili sataşmalara bu konuda bir cevap verememekte ve sıkıntılı ruh hali kendisini iyice etkilemekte olan Hz. Peygamber, tabiri yerinde ise şaşırmış bir vaziyette idi.İşte Duhâsûresi ile vahyin yeniden başlaması Hz. Peygamberin mübarek yüzünde bir güneş parıltısı gibi kendini göstermiş, adeta karanlık (sıkıntılı bir halden) bir zamandan, güneş gibi parlak bir zamana geçiş yapmış ve hayatındaki mutlu günleri yeniden yaşamaya başlamıştı.
Şüphesiz Kur'an'ın her âyeti ve sûresi önemli olmakla birlikte, bir fetret döneminden sonra gelen Duhâsûresi de o kadar önemlidir. İşte vahyin bir süreliğine kesintiye uğramasından sonra tekrar başlaması bu sûresinin önemini göstermektedir. Eğer Hz.Peygamber hiç vahiy almasaydı O'nun hayatında fetretü'l-vahiy olmazdı.Belki de böyle bir kesintinin yaşanması vahyin Allah tarafından indirildiğinin açık bir belgesi hükmündedir.Daha ilk zamanlarda Hz.Peygamberin risaletini kabul etmeyenlerin ileride şiddetli olarak yapacakları muhalefete ve vahyin gelmediği tezlerine ya da bunu Peygamberin kendisi uyduruyor sözlerine ilahi bir mesaj teşkil etmektedir.Duhâsûresi bu özelliği ile Kur'an'ın Allah kelamı olduğunun, vahyi gönderenin de inkîtâya uğratanında Allah olduğunun önemli bir şahididir.
- Açıklama
İlk vahye muhatap olan Hz.Peygamber risalet görevini almış, sorumluluğunun çok kutsal ve görevinin çok zor olduğunu daha ilk zamanlarda anlamıştı. Nübüvvetten önce de çok temiz bir hayat yaşamış olan Hz.Muhammed (s.a.v.), peygamberliği ile birlikte daha da dikkatli davranıyordu. Aldığı görevi hemen tebliğ etmeye başlayan Hz.Peygamber, putperest kavminin kendisini hemen kabul etmeyeceğini biliyordu.Bununla beraber derhal yakın akrabalarını toplamış ve ilk tebliğe onlardan başlamıştı. Fakat kavminden bazıları çok sert tepki göstererek Hz.Muhammed'e kaba ve kırıcı davranmaya başlamışlardı. İşte ilk zamanlarda Hz.Peygamberin en büyük destek aldığı kaynak, gelen vahiy ve onu getiren Cebrail melekti.Ancak vahyin birden bire kesilmesi Hz.Peygamberi büyük bir üzüntüye sevk etmişti. Müşrikler tarafından başlatılan sözlü ve fiili sataşmalara bu konuda bir cevap verememekte ve sıkıntılı ruh hali kendisini iyice etkilemekte olan Hz. Peygamber, tabiri yerinde ise şaşırmış bir vaziyette idi.İşte Duhâsûresi ile vahyin yeniden başlaması Hz. Peygamberin mübarek yüzünde bir güneş parıltısı gibi kendini göstermiş, adeta karanlık (sıkıntılı bir halden) bir zamandan, güneş gibi parlak bir zamana geçiş yapmış ve hayatındaki mutlu günleri yeniden yaşamaya başlamıştı.
Şüphesiz Kur'an'ın her âyeti ve sûresi önemli olmakla birlikte, bir fetret döneminden sonra gelen Duhâsûresi de o kadar önemlidir. İşte vahyin bir süreliğine kesintiye uğramasından sonra tekrar başlaması bu sûresinin önemini göstermektedir. Eğer Hz.Peygamber hiç vahiy almasaydı O'nun hayatında fetretü'l-vahiy olmazdı.Belki de böyle bir kesintinin yaşanması vahyin Allah tarafından indirildiğinin açık bir belgesi hükmündedir.Daha ilk zamanlarda Hz.Peygamberin risaletini kabul etmeyenlerin ileride şiddetli olarak yapacakları muhalefete ve vahyin gelmediği tezlerine ya da bunu Peygamberin kendisi uyduruyor sözlerine ilahi bir mesaj teşkil etmektedir.Duhâsûresi bu özelliği ile Kur'an'ın Allah kelamı olduğunun, vahyi gönderenin de inkîtâya uğratanında Allah olduğunun önemli bir şahididir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.