Dünyanın Öyküsü Sayı: 32 Aylık Öykü Eleştiri Dergisi
İnsanların gitgide öyküye bağlanmaları kimi arkadaşlarımıza şaşırtıcı gelebilir. Oysa öykünün "sıçrama" yaptığı 1995-2005 dönemine mercek tutulursa, bunun nedenlerini açıklamak zor değil. Öncelikle belirtilmelidir ki uyumakta olan öykü dergiciliği uyanmış, renkli bir yelpazeyi oluşturan dergiler art arda yayımlanmaya başlamıştır. Yeni yazarların öyküye bağlanmalarında bir başka etken, geniş bir coğrafyada "büyük buluşma"yı sağlayan çeşitli öykü etkinlikleridir. İkincisinin altını çizmek gerekir, çünkü öykü, kurumsallaşan etkinliklerle birlikte hayatımızda çok daha fazla yer almış, öykücüler arasında arkadaşlık köprüleri kurulmuş, etkileşim ortamında öykü bir ilişki biçimi olarak yaşanmıştır. Eylemci öykücüden söz edilebilirse, bu isim ve sıfat, bu döneme özgüdür. Son yıllarda sayıları artan öykü okuma grupları da etkinliklerin yapıldığı, dergilerin yayımlandığı edebiyat ortamlarında hayat bulmuştur. Aslında yazar örgütlerini harekete geçiren, "işaret fişeği" işlevi taşıyan yazılarla öykü dergilerini çağıran da, 80'lerin ikinci yarısına uzanan, o yılların edebiyat ortamlarında öykü yazan, dergi çevrelerinde yer alan öykücüler, öykücülerin yeni öykücülerle buluşmaları ve kabına sığmayan öykülerdir. Yazar örgütlerinin başlattığı yaratıcı yazarlık ya da öykü atölyeleri öykü dergileriyle yaygınlaşmış, toplumun farklı kesimlerinden gelip atölyelerde buluşan yazar adayları kendilerini öykü okuma öykü yazma uğraşının içinde bulmuşlardır. Denilebilir ki bir "bireysel ve toplumsal arayış" döneminde insanların hayatında en çok karşılığını bulan yazınsal tür öykü olmuştur. Kendine çıkış arayan birey öyküyü keşfetmiş, öykü yazarak kendini gerçekleştirmiştir. Yine bu dönemde farklı kuşaklardan, farklı türlerde ürün veren edebiyatçıların öyküye yönelmeleriyle birlikte öykü büyük bir çekim alanı yaratmıştır. Sonrası, kitleselleşen etkinlikler, hazırlanan antolojiler, öykü kitapları, çeşitli meslek kuruluşlarının verdikleri öykü ödülleri.... Yazarların öyküye tutkuyla bağlanmasını sağlayan; yazılan, yayımlanan, üzerine konuşulan yönleriyle öyküyü birincil tür haline getiren bu süreçtir. Kazandığı birikimle kendisinden önceki dönemlere bağlanan öykü(cülüğümüz), 2000'li yıllarda bir yerde romanın "yükseliş"ini hazırlarken, ara dönem sayılabilecek bir dönemde biraz duruldu, dinlendi. Sonra dergileriyle, etkinlikleriyle yeniden atağa geçti. Dünyanın Öyküsü, öykücülüğümüze yeni yazarlar kazandırmak amacıyla her yıl öykü ödülü vermeye başlıyor. Öykücülüğümüzün belleği olmak için her yıl öykü yıllığı çıkarmaya hazırlanıyor. Ödül ve yıllık; geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe, kendi etkinlik alanımızı yeni etkinlik alanlarıyla bütüncül biçimde tamamlamaya çalışmanın somut adımlarıdır. Öykü edebiyatımızın gereksinimlerine kendimizce katkıda bulunmak için elbette. -Özcan Karabulut-, Genel Yayın Yönetmeni
- Açıklama
İnsanların gitgide öyküye bağlanmaları kimi arkadaşlarımıza şaşırtıcı gelebilir. Oysa öykünün "sıçrama" yaptığı 1995-2005 dönemine mercek tutulursa, bunun nedenlerini açıklamak zor değil. Öncelikle belirtilmelidir ki uyumakta olan öykü dergiciliği uyanmış, renkli bir yelpazeyi oluşturan dergiler art arda yayımlanmaya başlamıştır. Yeni yazarların öyküye bağlanmalarında bir başka etken, geniş bir coğrafyada "büyük buluşma"yı sağlayan çeşitli öykü etkinlikleridir. İkincisinin altını çizmek gerekir, çünkü öykü, kurumsallaşan etkinliklerle birlikte hayatımızda çok daha fazla yer almış, öykücüler arasında arkadaşlık köprüleri kurulmuş, etkileşim ortamında öykü bir ilişki biçimi olarak yaşanmıştır. Eylemci öykücüden söz edilebilirse, bu isim ve sıfat, bu döneme özgüdür. Son yıllarda sayıları artan öykü okuma grupları da etkinliklerin yapıldığı, dergilerin yayımlandığı edebiyat ortamlarında hayat bulmuştur. Aslında yazar örgütlerini harekete geçiren, "işaret fişeği" işlevi taşıyan yazılarla öykü dergilerini çağıran da, 80'lerin ikinci yarısına uzanan, o yılların edebiyat ortamlarında öykü yazan, dergi çevrelerinde yer alan öykücüler, öykücülerin yeni öykücülerle buluşmaları ve kabına sığmayan öykülerdir. Yazar örgütlerinin başlattığı yaratıcı yazarlık ya da öykü atölyeleri öykü dergileriyle yaygınlaşmış, toplumun farklı kesimlerinden gelip atölyelerde buluşan yazar adayları kendilerini öykü okuma öykü yazma uğraşının içinde bulmuşlardır. Denilebilir ki bir "bireysel ve toplumsal arayış" döneminde insanların hayatında en çok karşılığını bulan yazınsal tür öykü olmuştur. Kendine çıkış arayan birey öyküyü keşfetmiş, öykü yazarak kendini gerçekleştirmiştir. Yine bu dönemde farklı kuşaklardan, farklı türlerde ürün veren edebiyatçıların öyküye yönelmeleriyle birlikte öykü büyük bir çekim alanı yaratmıştır. Sonrası, kitleselleşen etkinlikler, hazırlanan antolojiler, öykü kitapları, çeşitli meslek kuruluşlarının verdikleri öykü ödülleri.... Yazarların öyküye tutkuyla bağlanmasını sağlayan; yazılan, yayımlanan, üzerine konuşulan yönleriyle öyküyü birincil tür haline getiren bu süreçtir. Kazandığı birikimle kendisinden önceki dönemlere bağlanan öykü(cülüğümüz), 2000'li yıllarda bir yerde romanın "yükseliş"ini hazırlarken, ara dönem sayılabilecek bir dönemde biraz duruldu, dinlendi. Sonra dergileriyle, etkinlikleriyle yeniden atağa geçti. Dünyanın Öyküsü, öykücülüğümüze yeni yazarlar kazandırmak amacıyla her yıl öykü ödülü vermeye başlıyor. Öykücülüğümüzün belleği olmak için her yıl öykü yıllığı çıkarmaya hazırlanıyor. Ödül ve yıllık; geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe, kendi etkinlik alanımızı yeni etkinlik alanlarıyla bütüncül biçimde tamamlamaya çalışmanın somut adımlarıdır. Öykü edebiyatımızın gereksinimlerine kendimizce katkıda bulunmak için elbette. -Özcan Karabulut-, Genel Yayın Yönetmeni
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.