Düşüncenin Coğrafyası 1Toplumdan Soyutlanmış Düşünce ve Direnç Potansiyeli
Türkiye'de Sosyoloji, Türk Sosyologları veya Türk Sosyolojisi tabirlerini kullanırken fazla düşünülmese bile bireyin kafasının arkasında bir takım ön kabuller vardır. Meselenin anlaşılması bakımından bu ön kabullerin bir biçimde sorgulanması gerekmektedir. Bu noktanın nasıl sorgulanacağı üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Konu dönem dönem farklı sorgulanmıştır. Dönem dönem de, daha doğrusu - yaygın olarak da böyle- bir sorgulama gereği duyulmamıştır. Her şeyin kendi doğal mecrasında seyrettiği gibi bir anlayış oluşmuştur. Zaten her şeyin kendi doğal mecrasında seyrettiği anlayışı sorgulamayı gerektirmemiştir....
Sınırlı da olsa Türkiye fotoğrafına, Türk gerçekliğine ilişkin bir yorum yapmak gerektiği zaman, çünkü bu konularda belirgin bir şekilde duyarlı olunuyor, genellikle kırk yaş civarındaki kuşağın söyledikleri esas alınarak genelleme yapılıyor. Bunlar Türkiye'nin bazı sorunlarına son derece duyarlı görünüyor. Çalışmalarının ana ekseni de muhafazakarlık ve milliyetçilik. Yeni kuşak genç akademisyenlerin takip ettikleri temel çerçeve de bu doğrultuda oluşuyor. Şöyle bir temel metinler okunsa mesele anlaşılır. Aslında iki sene önce yazdığım Muhafazakar düşünce konusundaki yaklaşımlara dair metin söylemek istediklerimi daha iyi ifade eder. Belli bir çevrede özellikle Türkiye hakkında tahlillerde bir uzlaşma var gibi. Bu satırları yazdığım sıralarda yayınlanan bir kitap son dönemde yazılanların ana eksenine aykırı düşmese de daha yayınlanmamış bir yazı da gündeme getirilerek feci bir şekilde eleştiriliyor. Söz konusu kitap dönemin antropoloji dergilerini okuyarak kotarılmış bir metindir. Ona bile tahammülsüzlük bir gerçeği ortaya koyuyor. Kendi doğrultusundaki düşüncelere bile tahammülsüz olma hali en önemli ideolojinin artık Kemalizm olmaktan çıkıp milliyetçilik olmasından, Kemalizmin de milliyetçiliğin bir varyantı olarak anlaşılmasından kaynaklanıyor. Zaten son dönem birkaç temel yabancı teorik metin çerçevesinde Türkiye gerçeklerine dönük tahlil yapmak şeklinde tezahür ediyor. Demek ki Türkiye'nin yerli gerçeklerini anlamanın yolu da hiç sofistike, hiç incelikli tahlil yapmadan Benedict Anderson, Ernest Gellner and Eric Hobsbawn'ın metnini/metinlerini okumaktan geçiyor. Okumaktan, evet sadece okumaktan. Okunanlar hiç eğip bükmeden Türkiye'nin sorunlarını anlamanın yolunu açıyor. Çünkü eğip bükmek bile bir düşünsel çaba gerektiriyor.
- Açıklama
Türkiye'de Sosyoloji, Türk Sosyologları veya Türk Sosyolojisi tabirlerini kullanırken fazla düşünülmese bile bireyin kafasının arkasında bir takım ön kabuller vardır. Meselenin anlaşılması bakımından bu ön kabullerin bir biçimde sorgulanması gerekmektedir. Bu noktanın nasıl sorgulanacağı üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Konu dönem dönem farklı sorgulanmıştır. Dönem dönem de, daha doğrusu - yaygın olarak da böyle- bir sorgulama gereği duyulmamıştır. Her şeyin kendi doğal mecrasında seyrettiği gibi bir anlayış oluşmuştur. Zaten her şeyin kendi doğal mecrasında seyrettiği anlayışı sorgulamayı gerektirmemiştir....
Sınırlı da olsa Türkiye fotoğrafına, Türk gerçekliğine ilişkin bir yorum yapmak gerektiği zaman, çünkü bu konularda belirgin bir şekilde duyarlı olunuyor, genellikle kırk yaş civarındaki kuşağın söyledikleri esas alınarak genelleme yapılıyor. Bunlar Türkiye'nin bazı sorunlarına son derece duyarlı görünüyor. Çalışmalarının ana ekseni de muhafazakarlık ve milliyetçilik. Yeni kuşak genç akademisyenlerin takip ettikleri temel çerçeve de bu doğrultuda oluşuyor. Şöyle bir temel metinler okunsa mesele anlaşılır. Aslında iki sene önce yazdığım Muhafazakar düşünce konusundaki yaklaşımlara dair metin söylemek istediklerimi daha iyi ifade eder. Belli bir çevrede özellikle Türkiye hakkında tahlillerde bir uzlaşma var gibi. Bu satırları yazdığım sıralarda yayınlanan bir kitap son dönemde yazılanların ana eksenine aykırı düşmese de daha yayınlanmamış bir yazı da gündeme getirilerek feci bir şekilde eleştiriliyor. Söz konusu kitap dönemin antropoloji dergilerini okuyarak kotarılmış bir metindir. Ona bile tahammülsüzlük bir gerçeği ortaya koyuyor. Kendi doğrultusundaki düşüncelere bile tahammülsüz olma hali en önemli ideolojinin artık Kemalizm olmaktan çıkıp milliyetçilik olmasından, Kemalizmin de milliyetçiliğin bir varyantı olarak anlaşılmasından kaynaklanıyor. Zaten son dönem birkaç temel yabancı teorik metin çerçevesinde Türkiye gerçeklerine dönük tahlil yapmak şeklinde tezahür ediyor. Demek ki Türkiye'nin yerli gerçeklerini anlamanın yolu da hiç sofistike, hiç incelikli tahlil yapmadan Benedict Anderson, Ernest Gellner and Eric Hobsbawn'ın metnini/metinlerini okumaktan geçiyor. Okumaktan, evet sadece okumaktan. Okunanlar hiç eğip bükmeden Türkiye'nin sorunlarını anlamanın yolunu açıyor. Çünkü eğip bükmek bile bir düşünsel çaba gerektiriyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.