%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054523399
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
127
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2002-07
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Ecel ile Üç Gün Süren Pazarlık

15,00TL
10,50TL
%30
Satışta değil
9786054523399
502904
Ecel ile Üç Gün Süren Pazarlık
Ecel ile Üç Gün Süren Pazarlık
10.50

Selim farklı mekanlarda geçirdiği üç geceden sonra Van'daki evine varmıştı. Birinci gece, yayla evinde annesiyle hasret gidermiş, ikinci gece babasıyla, ölümle köşe kapmaca oynarcasına terörden kaçmışlardı. Günleri de, bu gecelerden pek farklı olmamıştı. Üçüncü gece,Trabzon'da biraz rahat etmişti. Bekar odasında; yerde bir kilim, bir yatak ve masa sandalye vardı. Bavulunu, üzerinde yatağı serili duran somyanın altına itti. Masanın yanındaki tahta sandalyeye oturdu. Duvardaki takvime takıldı gözleri. Her günü bir yaprak olan duvar takvimi Mayısta kalmıştı. Kalktı, takvimin yapraklarını birer birer yırttı. Hiç de öyle takvim yapraklarının yırtıldığı gibi kolay geçmemişti bu günler. Takvimi yirmi beş Ağustosta bıraktı. Bin dokuz yüz yetmiş dokuz yılı yaz tatilindeki memleket ziyaretini Selim öğretmen böylece bitirmişti. Ne zor günlerdi Yarabbi!... Aynaya baktı, gözlerinin önü morarmış, çukura düşmüşler. "Ne kadar da yorgunum!" dedi ve somyaya uzandı. Dinlenmek için uzandığı somyada sadece geçmişi görüyordu. Gelecek çok karamsar. Çok boğuk. Geleceği seçmek, istikbali görmek oldukça güçtü. Olaylar onu hep geçmişin hayaline götürüyordu. İşte öğretmenliğinin kaçıncı yılı da geride kalmıştı. Her geçen yıl huzur ve güven yönüyle geçmişi aratmıştı. Ne olaylar yaşamış ne tecrübeler geçirmişti, Selim. Ama hiç de geleceğe ışık tutacak gibi değildi, olanlar. İstikbal koyu gölgeler içinde, oluk ve boğuk duruyordu. Bütün bu karamsar görüntüler karşısında hayalleri onu daha mutlu olduğu, ilk öğretmenlik yıllarına götürmüştü.

  • Açıklama
    • Selim farklı mekanlarda geçirdiği üç geceden sonra Van'daki evine varmıştı. Birinci gece, yayla evinde annesiyle hasret gidermiş, ikinci gece babasıyla, ölümle köşe kapmaca oynarcasına terörden kaçmışlardı. Günleri de, bu gecelerden pek farklı olmamıştı. Üçüncü gece,Trabzon'da biraz rahat etmişti. Bekar odasında; yerde bir kilim, bir yatak ve masa sandalye vardı. Bavulunu, üzerinde yatağı serili duran somyanın altına itti. Masanın yanındaki tahta sandalyeye oturdu. Duvardaki takvime takıldı gözleri. Her günü bir yaprak olan duvar takvimi Mayısta kalmıştı. Kalktı, takvimin yapraklarını birer birer yırttı. Hiç de öyle takvim yapraklarının yırtıldığı gibi kolay geçmemişti bu günler. Takvimi yirmi beş Ağustosta bıraktı. Bin dokuz yüz yetmiş dokuz yılı yaz tatilindeki memleket ziyaretini Selim öğretmen böylece bitirmişti. Ne zor günlerdi Yarabbi!... Aynaya baktı, gözlerinin önü morarmış, çukura düşmüşler. "Ne kadar da yorgunum!" dedi ve somyaya uzandı. Dinlenmek için uzandığı somyada sadece geçmişi görüyordu. Gelecek çok karamsar. Çok boğuk. Geleceği seçmek, istikbali görmek oldukça güçtü. Olaylar onu hep geçmişin hayaline götürüyordu. İşte öğretmenliğinin kaçıncı yılı da geride kalmıştı. Her geçen yıl huzur ve güven yönüyle geçmişi aratmıştı. Ne olaylar yaşamış ne tecrübeler geçirmişti, Selim. Ama hiç de geleceğe ışık tutacak gibi değildi, olanlar. İstikbal koyu gölgeler içinde, oluk ve boğuk duruyordu. Bütün bu karamsar görüntüler karşısında hayalleri onu daha mutlu olduğu, ilk öğretmenlik yıllarına götürmüştü.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat