Edebiyat ve Kötülük
Georges Bataille, Edebiyat ve Kötülük'te, hayatımızın en önemli gerçeklerinden birini, “Kötülüğü” ele alıyor. Hem de, Kötülüğün ahlak yoksunluğunu değil, tam tersine ahlakı hiçe sayan “yüksek ahlak”ı şart koştuğunu öne sürerek. Başta şehvet ve ölüm olmak üzere yasakları aşmanın, kuralları ihlal etmenin “yüksek ahlakı” gerektirdiğini, yaşamı kışkırtmanın ve aşmanın da böyle mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Kötülük özgürlüğü, değerin aşırı biçimlerine ulaşmamızı sağlayabilir ve hiç kimse bundan “daha uzağa” gidemez. Özgürlük daima isyana açılan kapıdır. Gerçek özgürlük yaşamı kışkırtmak ve aşmaktır. Ona göre edebiyatta iletişim şiirseldir ve şiirsel değilse bir hiçtir. Bütün bu kavramları tartışırken başköşeye egemenliği oturtuyor Bataille. İnsanın egemen olabilmesinin bir koşulunu yasaklar koymaya bağlarken, antropolojiden verdiği örneklerle diğer koşulun da bu yasakların ihlali olduğunu kanıtlıyor. Bütün bunları yaparken, Edebiyatı Kötülük'ten ayırmayan sekiz tutkunu; Brontë'yi, Baudelaire'i, Michelet'yi, Blake'i, Sade'ı, Proust'u, Kafka'yı, Genet'yi; ürkerek okuduğumuz, kimi kez çekindiğimiz “lanetli” yazarları ve şairleri farklı yönleriyle tanıştırıyor bize.
Kötülükteki, günahkârlıktaki, yasaktaki yaratıcılığı keşfetmeye cesareti olanlar için...
- Açıklama
Georges Bataille, Edebiyat ve Kötülük'te, hayatımızın en önemli gerçeklerinden birini, “Kötülüğü” ele alıyor. Hem de, Kötülüğün ahlak yoksunluğunu değil, tam tersine ahlakı hiçe sayan “yüksek ahlak”ı şart koştuğunu öne sürerek. Başta şehvet ve ölüm olmak üzere yasakları aşmanın, kuralları ihlal etmenin “yüksek ahlakı” gerektirdiğini, yaşamı kışkırtmanın ve aşmanın da böyle mümkün olabileceğini ortaya koyuyor. Kötülük özgürlüğü, değerin aşırı biçimlerine ulaşmamızı sağlayabilir ve hiç kimse bundan “daha uzağa” gidemez. Özgürlük daima isyana açılan kapıdır. Gerçek özgürlük yaşamı kışkırtmak ve aşmaktır. Ona göre edebiyatta iletişim şiirseldir ve şiirsel değilse bir hiçtir. Bütün bu kavramları tartışırken başköşeye egemenliği oturtuyor Bataille. İnsanın egemen olabilmesinin bir koşulunu yasaklar koymaya bağlarken, antropolojiden verdiği örneklerle diğer koşulun da bu yasakların ihlali olduğunu kanıtlıyor. Bütün bunları yaparken, Edebiyatı Kötülük'ten ayırmayan sekiz tutkunu; Brontë'yi, Baudelaire'i, Michelet'yi, Blake'i, Sade'ı, Proust'u, Kafka'yı, Genet'yi; ürkerek okuduğumuz, kimi kez çekindiğimiz “lanetli” yazarları ve şairleri farklı yönleriyle tanıştırıyor bize.
Kötülükteki, günahkârlıktaki, yasaktaki yaratıcılığı keşfetmeye cesareti olanlar için...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.