- Anasayfa
- >
- Tarih
- >
- Yakın Tarih
Efendilikten Köleliğe - Avrupa'da Milli Görüş Hareketi: 1
Avrupa'ya işçi gönderilmesi ülkenin en karanlık günlerine denk gelmektedir. Osmanlı'nın batırılışından sonra kurulan Cumhuriyet ile toparlanmaya çalışan ülke, 1960 ihtilali ve Adnan Menderes'in idamıyla yeniden bunalıma girmiş, ekonomi tamamıyla bitmişti.
Ülkemizi beceriksizce yöneten sağcı ve solcu iktidarlar, nihayetinde ekmek parası için insanımızı Avrupa'ya işçi olarak göndermek zorunda kaldı. Batılılar ise, kendi sanayilerini yükseltmek için insanlarımız arasından meslek sahibi olanları, karpuz seçer gibi seçip aldılar. Meslek sahibi olmayanlar kolay kolay alınmadılar ama kadınlarımız nedense hiç beklemeden tek başlarına işe alındı.
Avrupa'ya giden insanımız sahipsiz kaldı. Hem maddi hem de manevi kayıplarla yüz yüze geldiler. Orada “yabancı” muamelesi gören insanımız, kendi ülkelerinde ise artık “almancı” diye anılır olmuştu. İnsanlarımız babasının annesinin cenazesine bile katılamadılar, çocuklarının çeşitli melanetlere düşmesine mani olamadılar. Ülkeyi yönetenler ise sadece döviz kaynağı olarak gördüğü işçilerimizin dramına seyirci kaldı. Kendi problemini kendileri çözmek için kurulan teşkilatların içerisine de Türkiye'den gelen, dış güçlerin kullandığı kişiler fitne kaynağı oldular. Türkiye'ye karşı da itaatsiz duruma düştürler.
Batıda demokrasi kendi halkına sınırsız, yabancılara güdümlü iken, bizim ülkemizde kendi haklına güdümlü yabancılara sınırsız uygulanmaktadır.Kısaca onlar hem orada kaybetti hem de kendi ülkelerinde.
- Açıklama
Avrupa'ya işçi gönderilmesi ülkenin en karanlık günlerine denk gelmektedir. Osmanlı'nın batırılışından sonra kurulan Cumhuriyet ile toparlanmaya çalışan ülke, 1960 ihtilali ve Adnan Menderes'in idamıyla yeniden bunalıma girmiş, ekonomi tamamıyla bitmişti.
Ülkemizi beceriksizce yöneten sağcı ve solcu iktidarlar, nihayetinde ekmek parası için insanımızı Avrupa'ya işçi olarak göndermek zorunda kaldı. Batılılar ise, kendi sanayilerini yükseltmek için insanlarımız arasından meslek sahibi olanları, karpuz seçer gibi seçip aldılar. Meslek sahibi olmayanlar kolay kolay alınmadılar ama kadınlarımız nedense hiç beklemeden tek başlarına işe alındı.
Avrupa'ya giden insanımız sahipsiz kaldı. Hem maddi hem de manevi kayıplarla yüz yüze geldiler. Orada “yabancı” muamelesi gören insanımız, kendi ülkelerinde ise artık “almancı” diye anılır olmuştu. İnsanlarımız babasının annesinin cenazesine bile katılamadılar, çocuklarının çeşitli melanetlere düşmesine mani olamadılar. Ülkeyi yönetenler ise sadece döviz kaynağı olarak gördüğü işçilerimizin dramına seyirci kaldı. Kendi problemini kendileri çözmek için kurulan teşkilatların içerisine de Türkiye'den gelen, dış güçlerin kullandığı kişiler fitne kaynağı oldular. Türkiye'ye karşı da itaatsiz duruma düştürler.
Batıda demokrasi kendi halkına sınırsız, yabancılara güdümlü iken, bizim ülkemizde kendi haklına güdümlü yabancılara sınırsız uygulanmaktadır.Kısaca onlar hem orada kaybetti hem de kendi ülkelerinde.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.