%35
Ekonomide Derin Göçük Esfender Korkmaz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789759159320
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
368
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2022-07
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
1. Hamur
Dili
Türkçe

Ekonomide Derin Göçük

80,00TL
52,00TL
%35
Satışta değil
9789759159320
876096
Ekonomide Derin Göçük
Ekonomide Derin Göçük
52.00

1994, 2000 ve 2001 ekonomik kriz yıllarının hemen ertesinde Türkiye bu krizlerden çıkmayı başarmıştır. 1980 darbesi ile de demokrasi krizi yaşamıştık ve fakat sonrasında hırpalanmış olsa da, demokrasiye dönmüştük. Ayrıca, demokrasi krizi yanında ekonomik ve sosyal kriz devam etmemişti. Bugün ise her alanda siyasi iktidarın iktidarda kalabilmek için aşama aşama duvar gibi ördüğü sorunlardan kaynaklanan bir “derin göçük” içine düştük.
Günümüzde dünya ekonomisi küreselleşmenin tıkandığı bir konjonktür içindedir. Bu gelişmeden ülkemiz, bugünkü iktidarın yanlışları ile payına düşeni fazlasıyla almıştır.
Eğitimde sosyal faydanın umursanmadığı, ideolojinin öne çıktığı, devletin kurumsal yapısının tahrip edilip dışlandığı, demokrasi ve hukuk altyapısının olmadığı, kaynakların çarçur edildiği ve gelir dağılımının toplum vicdanını rahatsız edecek boyutlarda bozulduğu bir ülkede elbette yalnızca büyüme, refah ve huzur getirmez.
Kalkınmanın temel rotası ve politikaların koordinasyonu, gelişmekte olan ülkelerde makro planlama ile gerçekleşir. Oysaki Türkiye'de siyasi iktidar, planlamayı kaldırmış, IMF'nin kur politikasını değiştirmemiştir.
Mevcut durumda dış ticaret politikası yok, sermaye hareketlerinin kontrolü yok, bir istihdam politikası yok. 2020 yılı işsizlik verilerine göre; 15 milyon insanımız mutlak yoksuldur. Dış borçlarda temerrüt riski yüksektir. Kur artışları rezervleri tüketmiştir.
İktisat politikaları iki tarafı kesen bıçak gibidir. Önemli olan bu politikaları ters tarafın kesmeyeceği şekilde uygulamaktır. Yarınlara ait politikaların yoksa yani politikasızlık varsa, bu defa politikasızlığın her iki tarafı da tersten keser. Türkiye'de olan budur.
Eğer ekonomideki mevcut yıkım tartışılmaz ve çözülmezse, kamuoyu ve muhalefet alternatif üretemezse, toplum bu kötü kadere teslim edilmiş olacaktır. Yaşamakta olduğumuz bunalımı daha net görmek ve bu bunalımdan nasıl çıkılacağını tartışmak her yurttaşın ve özellikle de iktisatçıların görevidir. Bu kitap bu düşünce ve çizgide yazılmıştır.

  • Açıklama
    • 1994, 2000 ve 2001 ekonomik kriz yıllarının hemen ertesinde Türkiye bu krizlerden çıkmayı başarmıştır. 1980 darbesi ile de demokrasi krizi yaşamıştık ve fakat sonrasında hırpalanmış olsa da, demokrasiye dönmüştük. Ayrıca, demokrasi krizi yanında ekonomik ve sosyal kriz devam etmemişti. Bugün ise her alanda siyasi iktidarın iktidarda kalabilmek için aşama aşama duvar gibi ördüğü sorunlardan kaynaklanan bir “derin göçük” içine düştük.
      Günümüzde dünya ekonomisi küreselleşmenin tıkandığı bir konjonktür içindedir. Bu gelişmeden ülkemiz, bugünkü iktidarın yanlışları ile payına düşeni fazlasıyla almıştır.
      Eğitimde sosyal faydanın umursanmadığı, ideolojinin öne çıktığı, devletin kurumsal yapısının tahrip edilip dışlandığı, demokrasi ve hukuk altyapısının olmadığı, kaynakların çarçur edildiği ve gelir dağılımının toplum vicdanını rahatsız edecek boyutlarda bozulduğu bir ülkede elbette yalnızca büyüme, refah ve huzur getirmez.
      Kalkınmanın temel rotası ve politikaların koordinasyonu, gelişmekte olan ülkelerde makro planlama ile gerçekleşir. Oysaki Türkiye'de siyasi iktidar, planlamayı kaldırmış, IMF'nin kur politikasını değiştirmemiştir.
      Mevcut durumda dış ticaret politikası yok, sermaye hareketlerinin kontrolü yok, bir istihdam politikası yok. 2020 yılı işsizlik verilerine göre; 15 milyon insanımız mutlak yoksuldur. Dış borçlarda temerrüt riski yüksektir. Kur artışları rezervleri tüketmiştir.
      İktisat politikaları iki tarafı kesen bıçak gibidir. Önemli olan bu politikaları ters tarafın kesmeyeceği şekilde uygulamaktır. Yarınlara ait politikaların yoksa yani politikasızlık varsa, bu defa politikasızlığın her iki tarafı da tersten keser. Türkiye'de olan budur.
      Eğer ekonomideki mevcut yıkım tartışılmaz ve çözülmezse, kamuoyu ve muhalefet alternatif üretemezse, toplum bu kötü kadere teslim edilmiş olacaktır. Yaşamakta olduğumuz bunalımı daha net görmek ve bu bunalımdan nasıl çıkılacağını tartışmak her yurttaşın ve özellikle de iktisatçıların görevidir. Bu kitap bu düşünce ve çizgide yazılmıştır.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat