...bu sefer ve son kez sırtını dönüp gitme sırası bende ama bu gidiş hasrete değil vuslata olacak, gözlerin ağlamasın benim gözüm arkada değil seninde gözün eskilerde olmasın artık. Üzülme, bırak vuslatımız cennete kalsın... Allaha emanet ol... Bunu bir veda anlama, sana veda etmiyorum. Bizim vedamız olmasın. Bir gün, bir yerde, bir şekilde, mutlaka..." dedi yine Elfida. Ve yine bahar gözleri sisli, kirpiklerinde yorgun yağmurlar asılıydı. Sözün bittiği yer, kelimelerin cahil kaldığı yer ve ruhların bir mum ışığında titrediği yer, işte burasıydı!!! Ve dünya kelamıyla denilecek bir söz kalmamıştı, Elfidanın son cümlesi iki canında kullanılacak tüm kelimelerini bitirmişti. Ve bu fedakârlık timsali kadın, vefa abidesi bu adama ayağa kalkarak sırtınıdöndü. Hasta bedeniyle birkaç yorgun nefes alacak kadar ayakta durduktan sonra sanki zamanın durmasını ister gibi en ağır adımlarıyla yavaş yavaş yürümeye başladı. Çare yoktu artık durmaya, bundan öte elden bir şey gelmezdi. İşte hayat intikamını böyle alıyordu insandan. Bir "güle güle" bile dedirtmezdi. Vuslata ramak kala yeni hicranlar koyardı önüne. Sahili olmayan okyanuslar kadar uçsuz bucaksız hicranlar...
- Açıklama
...bu sefer ve son kez sırtını dönüp gitme sırası bende ama bu gidiş hasrete değil vuslata olacak, gözlerin ağlamasın benim gözüm arkada değil seninde gözün eskilerde olmasın artık. Üzülme, bırak vuslatımız cennete kalsın... Allaha emanet ol... Bunu bir veda anlama, sana veda etmiyorum. Bizim vedamız olmasın. Bir gün, bir yerde, bir şekilde, mutlaka..." dedi yine Elfida. Ve yine bahar gözleri sisli, kirpiklerinde yorgun yağmurlar asılıydı. Sözün bittiği yer, kelimelerin cahil kaldığı yer ve ruhların bir mum ışığında titrediği yer, işte burasıydı!!! Ve dünya kelamıyla denilecek bir söz kalmamıştı, Elfidanın son cümlesi iki canında kullanılacak tüm kelimelerini bitirmişti. Ve bu fedakârlık timsali kadın, vefa abidesi bu adama ayağa kalkarak sırtınıdöndü. Hasta bedeniyle birkaç yorgun nefes alacak kadar ayakta durduktan sonra sanki zamanın durmasını ister gibi en ağır adımlarıyla yavaş yavaş yürümeye başladı. Çare yoktu artık durmaya, bundan öte elden bir şey gelmezdi. İşte hayat intikamını böyle alıyordu insandan. Bir "güle güle" bile dedirtmezdi. Vuslata ramak kala yeni hicranlar koyardı önüne. Sahili olmayan okyanuslar kadar uçsuz bucaksız hicranlar...
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.