Endülüs'ün Marka Şehirleri
Endülüs'ün marka şehirleri Kurtuba, Gırnata, Tuleytula, İşbiliye, Belensiye,Meriyye, Malakka ve diğerleri en parlak dönemlerini 10. yüzyıldan itibaren yaşamaya başlamışlardı. Bu dönemin en büyük özelliği ülke içinde birliğin sağlanması ve ülke dışından gelecek tehditlerin de minimum seviyede kalmasıydı. Güvenlik bu anlamda çok önemli bir unsurdu. Bu dönemde Endülüs devleti, güvenliğin sağlanmasında kara ve deniz gücü ile rakiplerinden çok daha güçlüydü. Devletin sürekliliği ve dolayısıyla vatandaşın güvenliği büyük önem arz etmekle beraber, insanların hayatını idame ettirebilmek ve insanca yaşayabilmek için istihdam güvenliği de en az diğeri kadar önemlidir. Endülüs, bu açıdan da zengin iş kollarına sahip olup az bir gayretle isteyen herkesin iş ve meslek sahibi olabilecekleri zamanın ender ülkelerindendi. Endülüs'ün sahip olduğu bu özelliklerden dolayı bağrında yaşayan bütün etnik gruplar "Biz Endülüslüyüz." anlayışı ile ülkelerinin bir parçası olduklarını yaşayarak göstermişlerdir. Tabidir ki bu anlayış "marka şehir" olmanın önemli bir unsurudur.
Günümüzde dünya çapında değişik özellikleri ile marka olarak kabul edilen şehirlerin bile dış banliyölerinde insanlar büyük dramlar (işsizlik, açlık, yüksek suç oranı vb.) yaşamaktadır. Bu ve benzeri şehirlerde asgari ücretle zor koşullarda çalışan ve bir türlü özlediği yaşam standardına kavuşamayan kitlelerin, geçmişteki kölelik sisteminin değişik bir versiyonunu yaşadıklarını söylemek çokta yanlış olmasa gerek. İnsanlar, can güvenliği, etnik ve dini farklılıklar, istihdam, sağlık, eğitim, eğlence, sosyal aktivite gibi birçok açıdan kendilerini güvende hissedecekleri yerlerde yaşamak istemektedirler. Bu vasıfları hedef kitlesi için sağlayan mekanlar, geçmişte olduğu gibi bugün de "Marka Şehir" olarak yaşadığı dönemi aydınlatmaya devam edecektir.
- Açıklama
Endülüs'ün marka şehirleri Kurtuba, Gırnata, Tuleytula, İşbiliye, Belensiye,Meriyye, Malakka ve diğerleri en parlak dönemlerini 10. yüzyıldan itibaren yaşamaya başlamışlardı. Bu dönemin en büyük özelliği ülke içinde birliğin sağlanması ve ülke dışından gelecek tehditlerin de minimum seviyede kalmasıydı. Güvenlik bu anlamda çok önemli bir unsurdu. Bu dönemde Endülüs devleti, güvenliğin sağlanmasında kara ve deniz gücü ile rakiplerinden çok daha güçlüydü. Devletin sürekliliği ve dolayısıyla vatandaşın güvenliği büyük önem arz etmekle beraber, insanların hayatını idame ettirebilmek ve insanca yaşayabilmek için istihdam güvenliği de en az diğeri kadar önemlidir. Endülüs, bu açıdan da zengin iş kollarına sahip olup az bir gayretle isteyen herkesin iş ve meslek sahibi olabilecekleri zamanın ender ülkelerindendi. Endülüs'ün sahip olduğu bu özelliklerden dolayı bağrında yaşayan bütün etnik gruplar "Biz Endülüslüyüz." anlayışı ile ülkelerinin bir parçası olduklarını yaşayarak göstermişlerdir. Tabidir ki bu anlayış "marka şehir" olmanın önemli bir unsurudur.
Günümüzde dünya çapında değişik özellikleri ile marka olarak kabul edilen şehirlerin bile dış banliyölerinde insanlar büyük dramlar (işsizlik, açlık, yüksek suç oranı vb.) yaşamaktadır. Bu ve benzeri şehirlerde asgari ücretle zor koşullarda çalışan ve bir türlü özlediği yaşam standardına kavuşamayan kitlelerin, geçmişteki kölelik sisteminin değişik bir versiyonunu yaşadıklarını söylemek çokta yanlış olmasa gerek. İnsanlar, can güvenliği, etnik ve dini farklılıklar, istihdam, sağlık, eğitim, eğlence, sosyal aktivite gibi birçok açıdan kendilerini güvende hissedecekleri yerlerde yaşamak istemektedirler. Bu vasıfları hedef kitlesi için sağlayan mekanlar, geçmişte olduğu gibi bugün de "Marka Şehir" olarak yaşadığı dönemi aydınlatmaya devam edecektir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.