Evveli Ve Ahiri İçin
Kadın kucağında ağlamaktan bitkin düşen çocuğu sırtına alırken cevap verdi. Gidiyoruz işte, bizde gidiyoruz toprağımızdan. Güneşin bu kadar yakmadığı, tertemiz suların toprağı yıkadığı neşeli ve kindar olmayan Tanrıların ülkesine gidiyoruz. Oraya vardığımızda ilk işim çocuklarımı ve kocamı yıkamak olacak. O kadar uzun zamandır temizlenmiyoruz ki sinekler üstümüzden ayrılmıyor.
Öyle bir ülke var mı? Sevecen tanrıların ülkesi. O ülkenin insanları bizi kabul edecek mi?
Büyük bir bahçede yerin dibinden geliyormuş gibi boğuk bir sesle bir adam güzel bir şarkı söylüyordu, elindeki sazdan çıkan nağmeler sadece kendisi içindi, kendini mutlu etmek için. Taşlaşmış toprağın üstüne serilmiş yumuşak mindere rağmen çürümüş bedeni toprağın sertliğini hissetti. Bir zamanlar rengarenk olan bahçe şimdi gecenin karanlığında daha karamsar daha çıplak ve daha ruhsuz görünüyordu. şarkını ortasında yarı çıplak bir kadın adamın arkasından usulca yaklaştı ve güzel kollarını adamın cılız omuzlarına doladı. Adam söylediği şarkıyı kesti ve zayıf ve güçsüz kollarıyla kadını yanına oturtmaya çalıştı. Kadın muhteşem gülümsemesiyle adama bakarak, adamın pul pul dökülen yüzünü eline aldı. Sevgilim dedi, biliyorum çok acılar çekiyorsun ama az kaldı biraz daha sabret, çok az kaldı, gördüm. Bir kadının buraya geldiğini ve bize bir can verdiğini gördüm. O kadının hediyesini seve seve alacağız ve sen eskisi kadar güçlü ve sağlıklı olacaksın.
İnan bana oğlum, dinlediğinde ne demek istediğimi anlayacaksın. Benim erkeğim bir meczup. Gençliğinde de öyleydi ama bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim. İşin komik tarafı bir avuç şaşırmışta onunla birlikte o odun yığının yürüyeceğine inanıyor. Kentin delisi bile şaşı gözleri ve topal ayağıuyla ona çıldırmış gibi odun taşıyor. Şehrin neredeyse bütün yoksullarını başına topladı sabahtan akşama kadar o gemi dedikleri şeyin başında çalışıyorlar. nasıl yapacağını da rüyasında anlatmışlar. Bir avuç aklını kaçırmış çılgın, bir rüyanın peşinde deli gibi koşuyorlar. Hah neymiş hayat o karnını doyurmaktan aciz zavallılarla devam edecekmiş.
- Açıklama
Kadın kucağında ağlamaktan bitkin düşen çocuğu sırtına alırken cevap verdi. Gidiyoruz işte, bizde gidiyoruz toprağımızdan. Güneşin bu kadar yakmadığı, tertemiz suların toprağı yıkadığı neşeli ve kindar olmayan Tanrıların ülkesine gidiyoruz. Oraya vardığımızda ilk işim çocuklarımı ve kocamı yıkamak olacak. O kadar uzun zamandır temizlenmiyoruz ki sinekler üstümüzden ayrılmıyor.
Öyle bir ülke var mı? Sevecen tanrıların ülkesi. O ülkenin insanları bizi kabul edecek mi?
Büyük bir bahçede yerin dibinden geliyormuş gibi boğuk bir sesle bir adam güzel bir şarkı söylüyordu, elindeki sazdan çıkan nağmeler sadece kendisi içindi, kendini mutlu etmek için. Taşlaşmış toprağın üstüne serilmiş yumuşak mindere rağmen çürümüş bedeni toprağın sertliğini hissetti. Bir zamanlar rengarenk olan bahçe şimdi gecenin karanlığında daha karamsar daha çıplak ve daha ruhsuz görünüyordu. şarkını ortasında yarı çıplak bir kadın adamın arkasından usulca yaklaştı ve güzel kollarını adamın cılız omuzlarına doladı. Adam söylediği şarkıyı kesti ve zayıf ve güçsüz kollarıyla kadını yanına oturtmaya çalıştı. Kadın muhteşem gülümsemesiyle adama bakarak, adamın pul pul dökülen yüzünü eline aldı. Sevgilim dedi, biliyorum çok acılar çekiyorsun ama az kaldı biraz daha sabret, çok az kaldı, gördüm. Bir kadının buraya geldiğini ve bize bir can verdiğini gördüm. O kadının hediyesini seve seve alacağız ve sen eskisi kadar güçlü ve sağlıklı olacaksın.
İnan bana oğlum, dinlediğinde ne demek istediğimi anlayacaksın. Benim erkeğim bir meczup. Gençliğinde de öyleydi ama bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim. İşin komik tarafı bir avuç şaşırmışta onunla birlikte o odun yığının yürüyeceğine inanıyor. Kentin delisi bile şaşı gözleri ve topal ayağıuyla ona çıldırmış gibi odun taşıyor. Şehrin neredeyse bütün yoksullarını başına topladı sabahtan akşama kadar o gemi dedikleri şeyin başında çalışıyorlar. nasıl yapacağını da rüyasında anlatmışlar. Bir avuç aklını kaçırmış çılgın, bir rüyanın peşinde deli gibi koşuyorlar. Hah neymiş hayat o karnını doyurmaktan aciz zavallılarla devam edecekmiş.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.