Felsefe Tarihi 2. CiltPlaton'dan Orta Çağ Felsefesine
Tarihte (ve zamanda) düşüncenin hareketinintürlülüğü, çeşitliliğivefarklılığını ayrımları aracılığıyla koyutlayantasarımları, tek birDüşünceninkendini dağıtan, çoklaştıran ve sonra toplayıpbirleştiren hareketinin fenomenleri olarak görmek; bu uzamsal ve zamansal hareketiDüşünceninkendini inşası olarak kavramak; eklektik ve zamanda ardarda gelen ya da uzamda yan yana duran düşüncelerin, bu ardardalığı ya da yanyanalığı kuran dinamik bir form aracılığıyla görünüşe geldiğini söylemek;Felsefe Tarihinidüşüncenin, duyusallıktan, tikellikten, öznellikten koparak kendiformunukazanmasının veKavramınınoluşmasının tarihi olarak yapılandırmak; ve dehşetengiz genişlikteki bu projeyi -Felsefe TarihiniFelsefenintarihihaline getirmeyi-Tinin FenomenoljisiveMantık Bilimi'nde geliştirdiği kılı kırk yaran metodolojisini arkasına alarak gerçekleştirmek; Sanırım Hegel'i, Aristoteles'i bile o zamana kadar anıldığı haliyle aşarak,Filozofolarak ıralayan budur.
Birinci Cilt'te Felsefe Tarihi vefelsefenin Kavramının nasıl örtüştüğünü anlattığı oldukça geniş bir metodolojik Giriş'ten sonra Çin ve Hint Felsefesinin tarihsel motiflerine bakarak Thales'ten Platon'a kadar düşünceninbelirleniminisergiler. İkinci Cilt ise Platon ve Aristoteles'e geniş bir yer ayırarak başlar ve Stoacılardan Epikourosçulara ve Kuşkuculara doğru yol alarak Yeni Platoncularla sonlanır.Düşüncetüm bu dolayımlarda Thales'ten Anaxagoras'a kadar Doğallıktan kopuşla beraber soyuttan kendini belirleyen düşünceye doğru yol alırken, Sofistler, Sokrates ve Sokratesçiler'de öznellik ilkesinin oluşumunun belirli basamaklarını sergiler; ve nihayet Platon ve Aristoteles'teİdeanınbütünleşmesine doğru yükselendüşüncePlaton'da sadecekendinde somutolsa da Aristoteles'te ideal formunu bulmaya başlar ama dünyanın içeriği onun dışındadır. Dogmatizmde dünyanın içeriği ile buluşan düşünce aynı kuvvette kuşkuculukta tüm bu içeriğin yadsınması ile karşılaşır. Stoacılarda “içsel bir talep”in yeniden ama bu sefer daha yüksek bir momentte öznelliği sergilediği yerde Yeni Platoncular Hegel'e göretinin doğasını tanımışlarve onu somut biçimdeBirolarak düşünmüşlerdir.Düşüncenindışsallıkla da olsa kendi birliğine kavuştuğu bu momentten sonra kendi özgürlüğüne doğru yol aldığı yeni uğraklar Orta Çağ ve modern felsefe ile ortaya çıkacaktır ve onlar da artık Üçüncü Cild'in konusudur.
- Açıklama
Tarihte (ve zamanda) düşüncenin hareketinintürlülüğü, çeşitliliğivefarklılığını ayrımları aracılığıyla koyutlayantasarımları, tek birDüşünceninkendini dağıtan, çoklaştıran ve sonra toplayıpbirleştiren hareketinin fenomenleri olarak görmek; bu uzamsal ve zamansal hareketiDüşünceninkendini inşası olarak kavramak; eklektik ve zamanda ardarda gelen ya da uzamda yan yana duran düşüncelerin, bu ardardalığı ya da yanyanalığı kuran dinamik bir form aracılığıyla görünüşe geldiğini söylemek;Felsefe Tarihinidüşüncenin, duyusallıktan, tikellikten, öznellikten koparak kendiformunukazanmasının veKavramınınoluşmasının tarihi olarak yapılandırmak; ve dehşetengiz genişlikteki bu projeyi -Felsefe TarihiniFelsefenintarihihaline getirmeyi-Tinin FenomenoljisiveMantık Bilimi'nde geliştirdiği kılı kırk yaran metodolojisini arkasına alarak gerçekleştirmek; Sanırım Hegel'i, Aristoteles'i bile o zamana kadar anıldığı haliyle aşarak,Filozofolarak ıralayan budur.
Birinci Cilt'te Felsefe Tarihi vefelsefenin Kavramının nasıl örtüştüğünü anlattığı oldukça geniş bir metodolojik Giriş'ten sonra Çin ve Hint Felsefesinin tarihsel motiflerine bakarak Thales'ten Platon'a kadar düşünceninbelirleniminisergiler. İkinci Cilt ise Platon ve Aristoteles'e geniş bir yer ayırarak başlar ve Stoacılardan Epikourosçulara ve Kuşkuculara doğru yol alarak Yeni Platoncularla sonlanır.Düşüncetüm bu dolayımlarda Thales'ten Anaxagoras'a kadar Doğallıktan kopuşla beraber soyuttan kendini belirleyen düşünceye doğru yol alırken, Sofistler, Sokrates ve Sokratesçiler'de öznellik ilkesinin oluşumunun belirli basamaklarını sergiler; ve nihayet Platon ve Aristoteles'teİdeanınbütünleşmesine doğru yükselendüşüncePlaton'da sadecekendinde somutolsa da Aristoteles'te ideal formunu bulmaya başlar ama dünyanın içeriği onun dışındadır. Dogmatizmde dünyanın içeriği ile buluşan düşünce aynı kuvvette kuşkuculukta tüm bu içeriğin yadsınması ile karşılaşır. Stoacılarda “içsel bir talep”in yeniden ama bu sefer daha yüksek bir momentte öznelliği sergilediği yerde Yeni Platoncular Hegel'e göretinin doğasını tanımışlarve onu somut biçimdeBirolarak düşünmüşlerdir.Düşüncenindışsallıkla da olsa kendi birliğine kavuştuğu bu momentten sonra kendi özgürlüğüne doğru yol aldığı yeni uğraklar Orta Çağ ve modern felsefe ile ortaya çıkacaktır ve onlar da artık Üçüncü Cild'in konusudur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.