Feminist Tiyatro Metinleri
Kadın oyun yazarı, erkek-egemen düzendeki tiyatronun tüm cinsiyetçi kalıplara karşı, özellikle geride bıraktığımız yüzyılda büyük bir mücadeleye giriştiler ve sanatın cinsiyeti üzerine sürekli tartışarak ilerlediler. Kimi kadın oyun yazarı, tıpkı erkekler gibi yazabildiğini kanıtlamaya çalıştı ve eşitlik üzerine kurdu mücadelesini. Böylece zorunlu olarak, kadını nesne konumuna indirgeyen kalıp-yargıları yineleme tahlikesiyle yüz yüze geldi. Kimi kadın oyun yazarı ise, kadın hakları mücadelesinin en radikal tavırlarını benimsedi ve kadına özel alana tıklayarak ikincileştirilen, değersizleştirilen ve sahnenin dışında tuıtulan temalarını tiyatronun kamusal alanına taşıdı. Eciture Feminine (dişil yazın) kavramıyla sözlü dilini yazıya dökme hızını artırdı.
Kadın oyun yazarları, Ibsen'den önce bir bebek evine kapatılan kadının dramatik konumunun farkındaydılar. Ama tiyatro tarihine Ibsen'in adı koyu harflerle yazıldı. Kadınlar, binlerce yıldır yinelenen iktidar, hırs, kıskançlık ve gurur gibi eril temaların karşısına annelik, komşuluk, kızkardeşlik ve arkadaşlık gibi özel alan bilgilerinden gelen ve bugüne dek ev içinde kapatıldığı için görünür olmayan ama insan yaşamını ayakta tutan bakım, şefkat, duygudaşlık ve dayanışma gibi dişil temaları çıkardılar. Hiç şüphesiz, kadına yöneltilen her şey gibi bu yeni temalar da şiddeti, tacizi, tecavüzü ve ötekinin ikinciliğini sırtlarından taşıyorlar.
Bu seçki ise, 20. yüzyıl boyunca kadın oyun yazarının, yukarıda sıralanan dişil temaları, dişil dili ve oluşturulan uzamı nereden nereye taşındığına tanıklık etmeye çalışıyor.
- Açıklama
Kadın oyun yazarı, erkek-egemen düzendeki tiyatronun tüm cinsiyetçi kalıplara karşı, özellikle geride bıraktığımız yüzyılda büyük bir mücadeleye giriştiler ve sanatın cinsiyeti üzerine sürekli tartışarak ilerlediler. Kimi kadın oyun yazarı, tıpkı erkekler gibi yazabildiğini kanıtlamaya çalıştı ve eşitlik üzerine kurdu mücadelesini. Böylece zorunlu olarak, kadını nesne konumuna indirgeyen kalıp-yargıları yineleme tahlikesiyle yüz yüze geldi. Kimi kadın oyun yazarı ise, kadın hakları mücadelesinin en radikal tavırlarını benimsedi ve kadına özel alana tıklayarak ikincileştirilen, değersizleştirilen ve sahnenin dışında tuıtulan temalarını tiyatronun kamusal alanına taşıdı. Eciture Feminine (dişil yazın) kavramıyla sözlü dilini yazıya dökme hızını artırdı.
Kadın oyun yazarları, Ibsen'den önce bir bebek evine kapatılan kadının dramatik konumunun farkındaydılar. Ama tiyatro tarihine Ibsen'in adı koyu harflerle yazıldı. Kadınlar, binlerce yıldır yinelenen iktidar, hırs, kıskançlık ve gurur gibi eril temaların karşısına annelik, komşuluk, kızkardeşlik ve arkadaşlık gibi özel alan bilgilerinden gelen ve bugüne dek ev içinde kapatıldığı için görünür olmayan ama insan yaşamını ayakta tutan bakım, şefkat, duygudaşlık ve dayanışma gibi dişil temaları çıkardılar. Hiç şüphesiz, kadına yöneltilen her şey gibi bu yeni temalar da şiddeti, tacizi, tecavüzü ve ötekinin ikinciliğini sırtlarından taşıyorlar.
Bu seçki ise, 20. yüzyıl boyunca kadın oyun yazarının, yukarıda sıralanan dişil temaları, dişil dili ve oluşturulan uzamı nereden nereye taşındığına tanıklık etmeye çalışıyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.