Fikir ve Sanat Eserleri Hukukuna Göre Güzel Sanat Eserleri ve Eser Sahibinin Hakları
Sanat, toplumların bilimsel, kültürel, siyasal ve ekonomik gelişiminin en önemli unsurlarından biridir. Sanata yüklenen anlam ve sanatın toplumsal yaşamda yüklendiği rol, tarih boyunca sürekli olarak bir değişime uğramıştır. Belirli dönemlerde sadece bazı zümrelerin meşgul olduğu bir ifade aracı yahut müzelerde sergilenen obje olan sanat, günümüzde müzelerin ve sanat galerinin dışında gündelik hayatın da bir parçası haline gelmiştir.
Sanat kavramına dair farklı yaklaşımların ortaya çıkması, hangi tür fikri ürünlerin fikir ve sanat eserleri hukukuna göre eser olarak korunması gerektiğine ve hangi şartların varlığı halinde bu tür eserler üzerindeki hakların ihlal edilmiş sayılacağına ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda Avrupa Birliği hukukunda yaşanan gelişmeler, üye ülkelerin özellikle uygulamalı sanat eserleri alanındaki yerleşik içtihatlarının değişmesine neden olmuştur. Yaşanan bu gelişmeler, Türkiye gibi Avrupa Birliği'ne üyelik süreci içinde olan ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir.
Bu kapsamda önem arz eden diğer bir konu ise eser sahiplerinin eserleri üzerindeki hakları ve üçüncü kişilerin bu haklardan hangi ölçüde yararlanabileceğidir. Zira bir fikri ürünün fikir ve sanat eserleri hukukuna göre eser olarak nitelendirilebilmesinin yanı sıra bu eserler üzerindeki hakların korunmasına ve bu eserlerden istifade edilebilmesine ilişkin sınırlar da yeni eserlerin meydana getirilebilmesi ve toplumsal gelişim bakımından önemli bir role sahiptir. Bu sebeple bu monografik çalışma kapsamında Türk fikir ve sanat eserleri hukukunda güzel sanat eserleri ve eser sahibinin hakları konusu, ülkemizde bu alanda yaşanan gelişmelere ve uyuşmazlıklara ışık tutması amacı ile Avrupa Birliği hukuku ve ülkemiz fikir ve sanat eserleri hukuku üzerinde önemli bir etkisi olan Alman hukuku ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.
- Açıklama
Sanat, toplumların bilimsel, kültürel, siyasal ve ekonomik gelişiminin en önemli unsurlarından biridir. Sanata yüklenen anlam ve sanatın toplumsal yaşamda yüklendiği rol, tarih boyunca sürekli olarak bir değişime uğramıştır. Belirli dönemlerde sadece bazı zümrelerin meşgul olduğu bir ifade aracı yahut müzelerde sergilenen obje olan sanat, günümüzde müzelerin ve sanat galerinin dışında gündelik hayatın da bir parçası haline gelmiştir.
Sanat kavramına dair farklı yaklaşımların ortaya çıkması, hangi tür fikri ürünlerin fikir ve sanat eserleri hukukuna göre eser olarak korunması gerektiğine ve hangi şartların varlığı halinde bu tür eserler üzerindeki hakların ihlal edilmiş sayılacağına ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu kapsamda Avrupa Birliği hukukunda yaşanan gelişmeler, üye ülkelerin özellikle uygulamalı sanat eserleri alanındaki yerleşik içtihatlarının değişmesine neden olmuştur. Yaşanan bu gelişmeler, Türkiye gibi Avrupa Birliği'ne üyelik süreci içinde olan ülkeleri de yakından ilgilendirmektedir.
Bu kapsamda önem arz eden diğer bir konu ise eser sahiplerinin eserleri üzerindeki hakları ve üçüncü kişilerin bu haklardan hangi ölçüde yararlanabileceğidir. Zira bir fikri ürünün fikir ve sanat eserleri hukukuna göre eser olarak nitelendirilebilmesinin yanı sıra bu eserler üzerindeki hakların korunmasına ve bu eserlerden istifade edilebilmesine ilişkin sınırlar da yeni eserlerin meydana getirilebilmesi ve toplumsal gelişim bakımından önemli bir role sahiptir. Bu sebeple bu monografik çalışma kapsamında Türk fikir ve sanat eserleri hukukunda güzel sanat eserleri ve eser sahibinin hakları konusu, ülkemizde bu alanda yaşanan gelişmelere ve uyuşmazlıklara ışık tutması amacı ile Avrupa Birliği hukuku ve ülkemiz fikir ve sanat eserleri hukuku üzerinde önemli bir etkisi olan Alman hukuku ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.