%30
Filozofça - Dil Felsefesi Mehmet Akkaya
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753440998
Boyut
13.50x19.50
Sayfa Sayısı
349
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
2
Basım Tarihi
2018-08
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Filozofça - Dil Felsefesi

Yazar: Mehmet Akkaya
Yayınevi : Belge Yayınları
55,00TL
38,50TL
%30
Satışta değil
9789753440998
691253
Filozofça - Dil Felsefesi
Filozofça - Dil Felsefesi
38.50

Felsefecilerimizin dile ilgisi, Batı filozoflarının dille ilgilerine paralellik gösterir. Özellikle Macit Gökberk, dili toplumsal ilişkiler bağlamında ele almayı denemiş olsa da; gerçekte toplumsal ilişkilerden, yeni kurulan Cumhuriyet Türkiyesi'nin dile dair sorunlarını anlamıştır. Bedia Akarsu ise yöntem olarak, Batı filozoflarının dile uyguladıkları yöntemi anlamış ve konu olarak da Humboldt'u seçmiştir. Ö. Naci Soykan, kendine özgü terimlerle soruna yönelmiş, bunu yaparken de Batılı filozoflarla polemikler yapmış ve sonuçta dile Batının baktığı yerden bakmayı tercih etmiştir. Taylan Altuğ, dil çalışmalarının çoğunu Batılı filozofları değerlendirerek ortaya koyarken Erkut Sezgin de bu geleneğe uyma gereği duymuştur. Sezgin, dili pratik ve her türlü eylem süreçleriyle ilişkiye sokması bakımından ilginç bir noktada dursa da tüm felsefecilerimizde olduğu gibi dili, antropoloji, sosyoloji ve psikoloji açısından ele almayı yeğlememiştir. Aynı sorunu ikinci bölümde ele aldığımız Nermi Uygur için de söylemek olasıdır.... Sovyet dil felsefecileri, Marksist bir dil felsefesi kurmak üzere kolları sıvadıklarında tarih 1920-1930'lu yılları gösteriyordu: Bakhtin, Jakopson, Voloşinov Kitabın ilk bölümünün son üç yazısı, sorunun Marksizmle bağlantısını kuran çalışmalara ayrıldı. Hem karşılaştırma yapmak hem de dil konusuna daha fazla malzeme bırakmak için bu yönteme başvuruldu. Analitik felsefenin; ayrıştırma alışkanlığına karşı Marksizmin genel bir duruşu olduğu bilinir. Gerçek olanla rasyonel olanın birbirinden ayrı düşünülmesi ve ele alınması diğerleri gibi M.Cornforth'un da kabul edeceği bir mantık değildir. Gerek Cornforth gerek Stalin ve özellikle de Voloşinov, dile diyalektik yöntemi uygulayarak, soruna öznel bireyci ya da soyut nesnelci yöntemle bakan dil filozoflarından ayrılmaktadır. Marksist perspektife göre analitik bakmak olguyu ya da cismi-parçalamak ve bunun yalnızca bir parçasıyla ilgilenmek demektir, üstelik onun diğer unsurlarla ilişkisini paranteze alarak... Filozofça Dil Felsefesi, bu parantezleri yeniden açıyor.

  • Açıklama
    • Felsefecilerimizin dile ilgisi, Batı filozoflarının dille ilgilerine paralellik gösterir. Özellikle Macit Gökberk, dili toplumsal ilişkiler bağlamında ele almayı denemiş olsa da; gerçekte toplumsal ilişkilerden, yeni kurulan Cumhuriyet Türkiyesi'nin dile dair sorunlarını anlamıştır. Bedia Akarsu ise yöntem olarak, Batı filozoflarının dile uyguladıkları yöntemi anlamış ve konu olarak da Humboldt'u seçmiştir. Ö. Naci Soykan, kendine özgü terimlerle soruna yönelmiş, bunu yaparken de Batılı filozoflarla polemikler yapmış ve sonuçta dile Batının baktığı yerden bakmayı tercih etmiştir. Taylan Altuğ, dil çalışmalarının çoğunu Batılı filozofları değerlendirerek ortaya koyarken Erkut Sezgin de bu geleneğe uyma gereği duymuştur. Sezgin, dili pratik ve her türlü eylem süreçleriyle ilişkiye sokması bakımından ilginç bir noktada dursa da tüm felsefecilerimizde olduğu gibi dili, antropoloji, sosyoloji ve psikoloji açısından ele almayı yeğlememiştir. Aynı sorunu ikinci bölümde ele aldığımız Nermi Uygur için de söylemek olasıdır.... Sovyet dil felsefecileri, Marksist bir dil felsefesi kurmak üzere kolları sıvadıklarında tarih 1920-1930'lu yılları gösteriyordu: Bakhtin, Jakopson, Voloşinov Kitabın ilk bölümünün son üç yazısı, sorunun Marksizmle bağlantısını kuran çalışmalara ayrıldı. Hem karşılaştırma yapmak hem de dil konusuna daha fazla malzeme bırakmak için bu yönteme başvuruldu. Analitik felsefenin; ayrıştırma alışkanlığına karşı Marksizmin genel bir duruşu olduğu bilinir. Gerçek olanla rasyonel olanın birbirinden ayrı düşünülmesi ve ele alınması diğerleri gibi M.Cornforth'un da kabul edeceği bir mantık değildir. Gerek Cornforth gerek Stalin ve özellikle de Voloşinov, dile diyalektik yöntemi uygulayarak, soruna öznel bireyci ya da soyut nesnelci yöntemle bakan dil filozoflarından ayrılmaktadır. Marksist perspektife göre analitik bakmak olguyu ya da cismi-parçalamak ve bunun yalnızca bir parçasıyla ilgilenmek demektir, üstelik onun diğer unsurlarla ilişkisini paranteze alarak... Filozofça Dil Felsefesi, bu parantezleri yeniden açıyor.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat