Ağır adımlarla otobüs durağına yürürken, düşünceli hâli yüzünden belli oluyor, çatık kaşları kendiyle olan hesaplaşmasını gösteriyordu. Aklında hep “belkiler” vardı.
Burak'la daha çok ilgilense dostunu belki kurtarabilirdi. Her ne olursa olsun onun daima yanında olmalıydı. Onu kendi başına bırakmanın ne kadar hatalı olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Durağa gelince banka oturup kafasını eğdi. Yere boş bakışlar atarak otobüsü beklemeye başladı. Durağa giren bir kadın sesiyle de dalmış olduğu düşüncelerden hızlıca çıkıp, ona baktı.
-Afedersiniz acaba saatiniz kaç?
Halil kendisine aceleci ve endişeli gözlerle bakan kadını, baştan aşağı bir süzdü.
-Saat 09.12 hanımefendi. Hayır olsun inşallah, pek telaşlı gözüküyorsunuz.
Umarım bir sorun yoktur.
-Hayır, aksi bir durum yok ama işe geç kaldım ve aceleden telefonumu evde unutmuşum.
Saatim yok anlayacağınız.
-Olsun, Allah daha büyük dert vermesin. Sizi ilk defa görüyorum. Eskisiyim buraların.
Muhitte oturanları genelde tanırım.
-Üç ay oldu taşınalı. Gelince biraz iş aradım fakat malum kış ayı hava soğuktu.
Sabah erken kalkıp dolanmaktan hasta oldum ve sonrasında da evden çıkamadım.
Ben de bahara kadar erteledim çalışma olayını.
Bu benim ikinci iş günüm, görmemiş olmanız çok normal.
-Hayırlı olsun diyelim. Ayrıca hoş geldiniz. Muhitimiz güzeldir. Delisi dolusu pek yoktur.
Üstelik insanları da sevecendir.
Bu arada benim adım Halil.
-Ben de Serap. Memnun oldum.
Kimileri için imkânsız olan, kimileri için sadece iki kelime uzakta olur…
- Açıklama
Ağır adımlarla otobüs durağına yürürken, düşünceli hâli yüzünden belli oluyor, çatık kaşları kendiyle olan hesaplaşmasını gösteriyordu. Aklında hep “belkiler” vardı.
Burak'la daha çok ilgilense dostunu belki kurtarabilirdi. Her ne olursa olsun onun daima yanında olmalıydı. Onu kendi başına bırakmanın ne kadar hatalı olduğunu düşünmekten kendini alıkoyamıyordu. Durağa gelince banka oturup kafasını eğdi. Yere boş bakışlar atarak otobüsü beklemeye başladı. Durağa giren bir kadın sesiyle de dalmış olduğu düşüncelerden hızlıca çıkıp, ona baktı.
-Afedersiniz acaba saatiniz kaç?
Halil kendisine aceleci ve endişeli gözlerle bakan kadını, baştan aşağı bir süzdü.
-Saat 09.12 hanımefendi. Hayır olsun inşallah, pek telaşlı gözüküyorsunuz.
Umarım bir sorun yoktur.
-Hayır, aksi bir durum yok ama işe geç kaldım ve aceleden telefonumu evde unutmuşum.
Saatim yok anlayacağınız.
-Olsun, Allah daha büyük dert vermesin. Sizi ilk defa görüyorum. Eskisiyim buraların.
Muhitte oturanları genelde tanırım.
-Üç ay oldu taşınalı. Gelince biraz iş aradım fakat malum kış ayı hava soğuktu.
Sabah erken kalkıp dolanmaktan hasta oldum ve sonrasında da evden çıkamadım.
Ben de bahara kadar erteledim çalışma olayını.
Bu benim ikinci iş günüm, görmemiş olmanız çok normal.
-Hayırlı olsun diyelim. Ayrıca hoş geldiniz. Muhitimiz güzeldir. Delisi dolusu pek yoktur.
Üstelik insanları da sevecendir.
Bu arada benim adım Halil.
-Ben de Serap. Memnun oldum.
Kimileri için imkânsız olan, kimileri için sadece iki kelime uzakta olur…
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.