Geceyle "Gece" Arasında (Ciltli)
Doğrusunu söylemek gerekirse Ergin Yıldızoğlu'nun şiirine dikkatimi ilk kez çeken, Cumhuriyet'teki "ayın şiiri" seçkisiyle Arif Damar oldu... T.S. Eliot'tan, E.Pound'dan az çok tanıdığım bir şiir kurgusuydu bu. Ama yine de, hem de temelden farklı bir şiirdi. Fark, şairin "toplumcu" kimliğinden geliyordu. Köşe yazılarını beğeniyle ve çok şey öğrenerek okuduğum Ergin Yıldızoğlu, Alkım Yayınları" şiir dizisi sorumluluğunu üstlendiğimde yeni dosyasını öncelikle istediğim şairlerdendi. Geçtiğimiz yaz gelen şiirler toplamı o günden bu güne beni bambaşka bir şiir dünyasına taşıdı... Göz alıcı imgelerin, sıradan sokak konuşmaları, nesir parçaları, ya da gazete yazılarından alıntılarla kesintiye uğratıldığı; ama hepsinin altında şairin her şeye karşın lirik sesinin duyumsandığı, parçalanmış, ama tam da bu nedenle bütünsel bir dünyanın şiiriydi bu... Kırık dökük parçalar, sayısız alıntı, gönderme, çağrışım öğesi, bir arada, yeni bir bütünü oluşturuyor; tanıdığımızı sandığımız kendimizle ve dış dünyayla, apansız, yepyeni bir yüzleşmeyle karşı karşıya bırakıyordu bizi... Daha ilk şiirin en başındaki bir alıntıyla, Milton'ın "Yitik Cennet"inden bir dizeyle, "ışığın değil, daha çok karanlığın görünür olduğu" bir zulüm çağının, yaşadığımız zamanların "Çorak Ülkesi"nin şiirleriydi bunlar... Şiirler toplamıyla Ergin Yıldızoğlu günümüz şiirinin en ön sıralarında yer almaya hak kazanıyor. "Gerçekliği çok yanlı karmaşıklığı"yla kurgulayıp şiire dönüştüren bu "çok sesli", sancılı ve çok derin şiir dünyası, "modernliği" oyun, kurmaca ya da sığ iç dünyaları süsleyip gizlemeye yarayan bir maske sananlar için bir ahlak ve estetik dersi, toplumcu şiirimizde mutlu bir aşamadır.
- Açıklama
Doğrusunu söylemek gerekirse Ergin Yıldızoğlu'nun şiirine dikkatimi ilk kez çeken, Cumhuriyet'teki "ayın şiiri" seçkisiyle Arif Damar oldu... T.S. Eliot'tan, E.Pound'dan az çok tanıdığım bir şiir kurgusuydu bu. Ama yine de, hem de temelden farklı bir şiirdi. Fark, şairin "toplumcu" kimliğinden geliyordu. Köşe yazılarını beğeniyle ve çok şey öğrenerek okuduğum Ergin Yıldızoğlu, Alkım Yayınları" şiir dizisi sorumluluğunu üstlendiğimde yeni dosyasını öncelikle istediğim şairlerdendi. Geçtiğimiz yaz gelen şiirler toplamı o günden bu güne beni bambaşka bir şiir dünyasına taşıdı... Göz alıcı imgelerin, sıradan sokak konuşmaları, nesir parçaları, ya da gazete yazılarından alıntılarla kesintiye uğratıldığı; ama hepsinin altında şairin her şeye karşın lirik sesinin duyumsandığı, parçalanmış, ama tam da bu nedenle bütünsel bir dünyanın şiiriydi bu... Kırık dökük parçalar, sayısız alıntı, gönderme, çağrışım öğesi, bir arada, yeni bir bütünü oluşturuyor; tanıdığımızı sandığımız kendimizle ve dış dünyayla, apansız, yepyeni bir yüzleşmeyle karşı karşıya bırakıyordu bizi... Daha ilk şiirin en başındaki bir alıntıyla, Milton'ın "Yitik Cennet"inden bir dizeyle, "ışığın değil, daha çok karanlığın görünür olduğu" bir zulüm çağının, yaşadığımız zamanların "Çorak Ülkesi"nin şiirleriydi bunlar... Şiirler toplamıyla Ergin Yıldızoğlu günümüz şiirinin en ön sıralarında yer almaya hak kazanıyor. "Gerçekliği çok yanlı karmaşıklığı"yla kurgulayıp şiire dönüştüren bu "çok sesli", sancılı ve çok derin şiir dünyası, "modernliği" oyun, kurmaca ya da sığ iç dünyaları süsleyip gizlemeye yarayan bir maske sananlar için bir ahlak ve estetik dersi, toplumcu şiirimizde mutlu bir aşamadır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.