Gelenekten Bugüne Gazel Şerhleri
Türk kültür ve medeniyet dairesi zengin, geniş ve çeşitlidir. Bu zenginlik içinde, özellikle sosyal bilimler sahasında bazı mevzuların tetkik edilmesi, anlaşılması, yeni yetişen nesillere aktarılması bir mecburiyet olarak hala ortadadır. Cumhuriyetten sonra yetişen nesillerin, buna günümüz edebiyat fakülteleri lisans öğrencileri de dâhil, kendi kadim kültürlerini tanımaları, bu kültüre nüfuz etmeleri, özellikle söz konusu dil ve kültür anlayışından uzak yetiştikleri için, daha da zorlaşmaktadır. Bir de eserlerin rahat anlaşılabilmesi için konunun uzmanları arasındaki metot farklılığının varlığı, bilhassa şerh çalışmalarında, meselenin akademik olduğu kadar, kültürel bir mesele olarak devam etmesine sebep olmaktadır.
Bu çalışmada, şerhe dair yöntem problemini unutmadan, klasik şairin kendini ve sanatını ispat etme imkanı bulduğu gazel nazım şeklinden şerhler yapılmıştır. Klasik şairin kendi mecraı ve macerası çerçevesinde, varlık mücadelesi verdiği ve yüzyıllarca belirgin bir biçimde gazel üzerinden şekillenen metinler, çalışmada klasik şiirin anlam dünyası içinde ele alınmaya çalışılmıştır.
Yapılan şerhlerde, klasik şerh metodu uygulanmıştır. Bazı metinlerdeki ‘işaret edici kelimeler'in gösterdikleriyle; dini, tasavvufi yaklaşımların yanında, felsefi yönden de gerekli yorumlar yapılmaya gayret gösterilmiştir. Böyle bir yolu izlemekteki maksat, bundan önce aralanan şerhin kapısını biraz daha açmak ve geniş bir anlam dünyasına sevke vesile olmaktır. Bilinmelidir ki, kavramlar alemine taşınmayan anlamlar, güdük kalmaya mahkûmdur. Bu mahkumiyet, metinleri geniş ve derin perspektiften görmeyi, anlamayı da sınırlar. Zira günlük iletişim diline indirgenen söylem, sanat ve edebiyattan beklenen tahayyülün sonsuz imkanını da ortadan kaldırmış olur. Bununla birlikte, geleneğin yüzyıllar geçse de tükenmediğini, gelenekte bir devamlılığın olduğunu ve edebi metinler aracılığıyla geçmişle bugün arasında köprü kurmak mecburiyetini düşünmek gerekir. Bu sebeple Tanzimattan sonra gelişen Türk edebiyatından günümüze kadar klasik Türk şiirinin şekil, muhteva, dil, anlatım ve ses özelliklerinden herhangi birini mısralarında taşıyan metinlerden misaller şerh esnasında verilmiştir. Bu şiir örneklerini vermekteki maksat, ‘yeni Türk şiiri' olarak adlandırılsa da, hiçbir şeyin yoktan var olmadığı gibi, Cumhuriyetten bugüne gelen şiirin birden bire ya da yine yokken var olmadığını göstermektir.
- Açıklama
Türk kültür ve medeniyet dairesi zengin, geniş ve çeşitlidir. Bu zenginlik içinde, özellikle sosyal bilimler sahasında bazı mevzuların tetkik edilmesi, anlaşılması, yeni yetişen nesillere aktarılması bir mecburiyet olarak hala ortadadır. Cumhuriyetten sonra yetişen nesillerin, buna günümüz edebiyat fakülteleri lisans öğrencileri de dâhil, kendi kadim kültürlerini tanımaları, bu kültüre nüfuz etmeleri, özellikle söz konusu dil ve kültür anlayışından uzak yetiştikleri için, daha da zorlaşmaktadır. Bir de eserlerin rahat anlaşılabilmesi için konunun uzmanları arasındaki metot farklılığının varlığı, bilhassa şerh çalışmalarında, meselenin akademik olduğu kadar, kültürel bir mesele olarak devam etmesine sebep olmaktadır.
Bu çalışmada, şerhe dair yöntem problemini unutmadan, klasik şairin kendini ve sanatını ispat etme imkanı bulduğu gazel nazım şeklinden şerhler yapılmıştır. Klasik şairin kendi mecraı ve macerası çerçevesinde, varlık mücadelesi verdiği ve yüzyıllarca belirgin bir biçimde gazel üzerinden şekillenen metinler, çalışmada klasik şiirin anlam dünyası içinde ele alınmaya çalışılmıştır.
Yapılan şerhlerde, klasik şerh metodu uygulanmıştır. Bazı metinlerdeki ‘işaret edici kelimeler'in gösterdikleriyle; dini, tasavvufi yaklaşımların yanında, felsefi yönden de gerekli yorumlar yapılmaya gayret gösterilmiştir. Böyle bir yolu izlemekteki maksat, bundan önce aralanan şerhin kapısını biraz daha açmak ve geniş bir anlam dünyasına sevke vesile olmaktır. Bilinmelidir ki, kavramlar alemine taşınmayan anlamlar, güdük kalmaya mahkûmdur. Bu mahkumiyet, metinleri geniş ve derin perspektiften görmeyi, anlamayı da sınırlar. Zira günlük iletişim diline indirgenen söylem, sanat ve edebiyattan beklenen tahayyülün sonsuz imkanını da ortadan kaldırmış olur. Bununla birlikte, geleneğin yüzyıllar geçse de tükenmediğini, gelenekte bir devamlılığın olduğunu ve edebi metinler aracılığıyla geçmişle bugün arasında köprü kurmak mecburiyetini düşünmek gerekir. Bu sebeple Tanzimattan sonra gelişen Türk edebiyatından günümüze kadar klasik Türk şiirinin şekil, muhteva, dil, anlatım ve ses özelliklerinden herhangi birini mısralarında taşıyan metinlerden misaller şerh esnasında verilmiştir. Bu şiir örneklerini vermekteki maksat, ‘yeni Türk şiiri' olarak adlandırılsa da, hiçbir şeyin yoktan var olmadığı gibi, Cumhuriyetten bugüne gelen şiirin birden bire ya da yine yokken var olmadığını göstermektir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.