Okuru, sıra dışı gezintilerine davet eden bu kahraman kim? Bir mizantrop belki. Ya da bir merdümgiriz. Yaşamının en umutsuz döneminde iç ve dış dünyasını zenginleştirecek, bu dünyada dengesini bulmasını sağlayacak biriyle karşılaşıyor. Başka birini düşünmenin, sakınmanın, özlemenin, önemsemenin anlamını tekrar tadıyor. Gezintileri ise, gerçekten düşe, geçmişten bugüne ve yarına, diyaloglardan iç sese geçerek, atlayarak, sıçrayarak okuru peşinden sürüklüyor.
Sıradan yaşamı ne kadar reddetse de, tek varlığımızın bu yaşamın ta kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşme sancısı ve çaresizliğini güce dönüştürerek hayata meydan okumaya kararlı.
‘Tatlı Çikolata'nın devamı değil ‘Gezinti', onun tamamlayıcısı…
“Darmadağın oldum. Gün ışıyıncaya kadar içtim. Oturduğum koltuktan zor kalkabildim, yatağı güç bela bulup üzerimi bile değiştiremeden yüz üstü kapaklandım. Gözlerimi kapatıp zifiri karanlıkta burnumdan çıkan güçlü solumaları dinledim. Hemen sonra üşümeye başladım. Pencereyi kapatacak, kombiyi açacak ya da yorganın içine girecek gücü kendimde bulamadım. Ayaklarımdan başlayıp yukarıya doğru buz kesmeye başladığımı, sonrasında bir farenin sırtımda gezindiğini ve kazağımı kemirdiğini hissettim. Gözlerimde, burnumda ve dudaklarımda tik oluştu. Toparlanmaya çalıştım. Düş değil bu, dedim kendi kendime, kâbus değil, hazırlan; gezinti bu…”
- Açıklama
Okuru, sıra dışı gezintilerine davet eden bu kahraman kim? Bir mizantrop belki. Ya da bir merdümgiriz. Yaşamının en umutsuz döneminde iç ve dış dünyasını zenginleştirecek, bu dünyada dengesini bulmasını sağlayacak biriyle karşılaşıyor. Başka birini düşünmenin, sakınmanın, özlemenin, önemsemenin anlamını tekrar tadıyor. Gezintileri ise, gerçekten düşe, geçmişten bugüne ve yarına, diyaloglardan iç sese geçerek, atlayarak, sıçrayarak okuru peşinden sürüklüyor.
Sıradan yaşamı ne kadar reddetse de, tek varlığımızın bu yaşamın ta kendisi olduğu gerçeğiyle yüzleşme sancısı ve çaresizliğini güce dönüştürerek hayata meydan okumaya kararlı.
‘Tatlı Çikolata'nın devamı değil ‘Gezinti', onun tamamlayıcısı…
“Darmadağın oldum. Gün ışıyıncaya kadar içtim. Oturduğum koltuktan zor kalkabildim, yatağı güç bela bulup üzerimi bile değiştiremeden yüz üstü kapaklandım. Gözlerimi kapatıp zifiri karanlıkta burnumdan çıkan güçlü solumaları dinledim. Hemen sonra üşümeye başladım. Pencereyi kapatacak, kombiyi açacak ya da yorganın içine girecek gücü kendimde bulamadım. Ayaklarımdan başlayıp yukarıya doğru buz kesmeye başladığımı, sonrasında bir farenin sırtımda gezindiğini ve kazağımı kemirdiğini hissettim. Gözlerimde, burnumda ve dudaklarımda tik oluştu. Toparlanmaya çalıştım. Düş değil bu, dedim kendi kendime, kâbus değil, hazırlan; gezinti bu…”
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.