%19
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753909891
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
58
Basım Yeri
İstanbul
Basım Tarihi
1995-11
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

Göç Türküsü

Yazar: Ali F. Bilir
Yayınevi : E Yayınları
5,56TL
4,45TL
%19
Satışta değil
9789753909891
397217
Göç Türküsü
Göç Türküsü
4.45

"Çıkrık"ın şairi Ali F. Bilir. Toros göğünde yıkanmış Akdeniz kokan yeni şiirleriyle çıkıp geliyor bu kez.
"Göç Türküsü", bir doğa senfonisinin iç yıkayan sesiyle kuşatıyor insanı. Toros insanını, fırtınasını, gecesini; yelin selin sustuğu düş serilip düş derilen günleri, solgun ayın ısırıp öptüğü denizi... ölümün rengini, sanki bir dağ ermişinden, gülün nara, narın güle sarındığı koyağında nöbet tutan bir eski zaman adamının imbikten geçirilmiş sesinden dinliyorsunuz. Kendi zamanını kendi kuran bir geniş zamanlar tanığının, gizli bir üzgüyle kurulu bu şiirlerini Pan'ın yedi kamışlı kavalından esen ezgiler gibi duyumsuyorsunuz.

O eski "Çıkrık"ın sesi hep duyulur.
Ölgün değildir, Bilir öyle dese de. Yürek vuruşu gibidir. Zamanın koygun sularında seğiren bir çift göz gibi. Doğa güzellemesinden -eski Yunan sularında seğiren bir çift göz gibi- dokunaklı bir düzgülemeyle insanlık durumunu veren, Yunusça bir söyleyişe ulaşır yer yer. Hemen ardından bizi, Akdeniz'in/ Toros doğasının esinleyici/ esrikleştirici Karac'oğlan nektarını tatmaya alıştığımız bir anında, yeniden yeniden yürünecek bir yol'un başına bırakır, tek başımıza.

"Kendini yiyen bir tanrı/ gibi/ takılıp bir bulutun/ peşine" gitmekten başka umar yoktur. "En çok ellerini arayan bir çocuk" gibi.
"Çekip gitmeliyim yeniden
karanlık basmadan yüreğime"
diyen şair, Toroslu bir çıkrıktan şiir çekiyor sizin için.

  • Açıklama
    • "Çıkrık"ın şairi Ali F. Bilir. Toros göğünde yıkanmış Akdeniz kokan yeni şiirleriyle çıkıp geliyor bu kez.
      "Göç Türküsü", bir doğa senfonisinin iç yıkayan sesiyle kuşatıyor insanı. Toros insanını, fırtınasını, gecesini; yelin selin sustuğu düş serilip düş derilen günleri, solgun ayın ısırıp öptüğü denizi... ölümün rengini, sanki bir dağ ermişinden, gülün nara, narın güle sarındığı koyağında nöbet tutan bir eski zaman adamının imbikten geçirilmiş sesinden dinliyorsunuz. Kendi zamanını kendi kuran bir geniş zamanlar tanığının, gizli bir üzgüyle kurulu bu şiirlerini Pan'ın yedi kamışlı kavalından esen ezgiler gibi duyumsuyorsunuz.

      O eski "Çıkrık"ın sesi hep duyulur.
      Ölgün değildir, Bilir öyle dese de. Yürek vuruşu gibidir. Zamanın koygun sularında seğiren bir çift göz gibi. Doğa güzellemesinden -eski Yunan sularında seğiren bir çift göz gibi- dokunaklı bir düzgülemeyle insanlık durumunu veren, Yunusça bir söyleyişe ulaşır yer yer. Hemen ardından bizi, Akdeniz'in/ Toros doğasının esinleyici/ esrikleştirici Karac'oğlan nektarını tatmaya alıştığımız bir anında, yeniden yeniden yürünecek bir yol'un başına bırakır, tek başımıza.

      "Kendini yiyen bir tanrı/ gibi/ takılıp bir bulutun/ peşine" gitmekten başka umar yoktur. "En çok ellerini arayan bir çocuk" gibi.
      "Çekip gitmeliyim yeniden
      karanlık basmadan yüreğime"
      diyen şair, Toroslu bir çıkrıktan şiir çekiyor sizin için.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat