Halk Deryasından Damlalar
Hayatı sorular yumağı olmaktan çıkarıp, anlamlandıran olsa olsa insanın bu gizemi çözme uğraşısıdır. Öyle olmasa, "Nereden geldik nereye gidiyoruz?" soruları bir yana, etrafımızdaki nesneleri tarifleme, onlara anlam verme gayretimiz de olmazdı. Hiç kuşkusuz, insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliklerden biri alet tutp, üretimde bulunması yanı sıra, Hollandalı tarihçi Johan Huzinga'nın insan kültürüne yeni bir boyut kazandıran homo ludens, yani oyuncu insan savıdır.
Binlerce yıllık insanlık tarihi içerisinde insanoğlu algılama biçimiyle yaşadığı olaylar arasında kurduğu bağlantı ekseninde anlamlanmıştır.Uzayda gördükleri ; doğa ve doğa olaylarına karşı yaklaşımı çoğunlukla ya korku ya da hayranlık ölçüsünde olmuş; bilim ve teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan gerçekler karşısında bu yakıştırmaların pek de uyuşmadığını görmüşüzdür.
Bu durumu , bir büyük yanlışlık ; hayatı karartan çelişki olarak yorumlanmamak gerektiğini , tarihsel akış içerisinde insansoğlunun evreni bütün gizemi ve yalınlığıyla anlama gayreti yanı sıra , o gerçeklik içerisinde yaşamasıyla anlıyoruz.
Mevsimlerin değişimi , gece ve gündüz , aydınlı kve karanlık insanoğlunun hayatını belirleyen en büyük doğa olayları... Bu bakımdan da güneş , yıldızlar ve ay gibi gökcisimlerinin hareketi üzerinden türlü yorumlara gidilmiş; çalışma hayatı , gündelik işler belirlenirken bu değişimler dikkate alınarak yapılmıştır.
Halk , yeryüzünde karşılaştığı her canlıya nasıl bir biçimde ilişki kurması gerektiğini öğrenmiş, onu hayatının yakınında veya uzağında tutmayı başarmışsa, uzay boşluğundaki gökcisimlerini de o şekilde adlandırmış, onların görünüm ve hareketlerine göre tanımlamalarda bulunmuştur.
Ay ve geneşi , mahallelerinden iki genç , kız ve oğlan olarak algılayıp , onları nişanlayıp , evlendirmek yanı sıra , gündelik işler yaptırmak da bu algılamanın sonucudur.Bütün bunları yapmamış olsa , doğanın içerisindeki yalnızlık ve türlü güçlükler içerisindeki çaresizliğini yenip de nasıl o renkli halı ve kilimleri dokuyup, söz zenginliğinin enginliğine erişilemez türküleri söyler, yüreğimizi ısıtan ezgileri yaratabilirdi ki?...
Halk Deryasından Damlalar , tarihten bugüne akan binlerce yıl içerisinde insanoğlunun zihnindeki kolektif sorularla birlikte oluşturulan yanıtların da nasıl algılandığınıa ilişkin bulguları paylaşma çabasıdır.
- Açıklama
Hayatı sorular yumağı olmaktan çıkarıp, anlamlandıran olsa olsa insanın bu gizemi çözme uğraşısıdır. Öyle olmasa, "Nereden geldik nereye gidiyoruz?" soruları bir yana, etrafımızdaki nesneleri tarifleme, onlara anlam verme gayretimiz de olmazdı. Hiç kuşkusuz, insanı diğer canlılardan ayıran temel özelliklerden biri alet tutp, üretimde bulunması yanı sıra, Hollandalı tarihçi Johan Huzinga'nın insan kültürüne yeni bir boyut kazandıran homo ludens, yani oyuncu insan savıdır.
Binlerce yıllık insanlık tarihi içerisinde insanoğlu algılama biçimiyle yaşadığı olaylar arasında kurduğu bağlantı ekseninde anlamlanmıştır.Uzayda gördükleri ; doğa ve doğa olaylarına karşı yaklaşımı çoğunlukla ya korku ya da hayranlık ölçüsünde olmuş; bilim ve teknolojinin gelişmesiyle ortaya çıkan gerçekler karşısında bu yakıştırmaların pek de uyuşmadığını görmüşüzdür.
Bu durumu , bir büyük yanlışlık ; hayatı karartan çelişki olarak yorumlanmamak gerektiğini , tarihsel akış içerisinde insansoğlunun evreni bütün gizemi ve yalınlığıyla anlama gayreti yanı sıra , o gerçeklik içerisinde yaşamasıyla anlıyoruz.
Mevsimlerin değişimi , gece ve gündüz , aydınlı kve karanlık insanoğlunun hayatını belirleyen en büyük doğa olayları... Bu bakımdan da güneş , yıldızlar ve ay gibi gökcisimlerinin hareketi üzerinden türlü yorumlara gidilmiş; çalışma hayatı , gündelik işler belirlenirken bu değişimler dikkate alınarak yapılmıştır.
Halk , yeryüzünde karşılaştığı her canlıya nasıl bir biçimde ilişki kurması gerektiğini öğrenmiş, onu hayatının yakınında veya uzağında tutmayı başarmışsa, uzay boşluğundaki gökcisimlerini de o şekilde adlandırmış, onların görünüm ve hareketlerine göre tanımlamalarda bulunmuştur.
Ay ve geneşi , mahallelerinden iki genç , kız ve oğlan olarak algılayıp , onları nişanlayıp , evlendirmek yanı sıra , gündelik işler yaptırmak da bu algılamanın sonucudur.Bütün bunları yapmamış olsa , doğanın içerisindeki yalnızlık ve türlü güçlükler içerisindeki çaresizliğini yenip de nasıl o renkli halı ve kilimleri dokuyup, söz zenginliğinin enginliğine erişilemez türküleri söyler, yüreğimizi ısıtan ezgileri yaratabilirdi ki?...
Halk Deryasından Damlalar , tarihten bugüne akan binlerce yıl içerisinde insanoğlunun zihnindeki kolektif sorularla birlikte oluşturulan yanıtların da nasıl algılandığınıa ilişkin bulguları paylaşma çabasıdır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.