“Ne tuhaf bir gün, ne tuhaf bir mevsim, ne tuhaf bir havaydı... Umut'un taksisine bindiğim anın öncesi ve sonrası, birbirinden nasıl bu kadar farklı akmış olabilirdi? Tıpkı zaman gibi, mevsimler ve kokular da izafi olabilir miydi? Olmasalar şu anda sonbaharın ilkbahara kışa olduğundan daha yakın olmasını, havanın duman yerine erguvan kokmasını kendime nasıl açıklayabilirdim ki?”
Hayel; gerçek aşkın varlığına kuşkulu gözlerle bakan, üniversiteli, genç bir kadındır. Matematik onun için, peşinden koşmaya gocunmayacağı bir tutku olsa da çocukluk hayalinin yakınından bile geçememektedir. Hayel'in hayatına beklenmedik, genç bir adam girivermiştir. Ne kadar dirense de kendini, gizemli adamın karşı konulamaz cazibesine kapılırken bulmuştur. Tanrı gibi mucizevi adam; “Prensesim” dediği Hayel'i kendine âşık etmiş, hayallerini ona yaklaştırmak için elindeki formülleri budama makasıyla değiştirmek istemiş, hatta saklı tuttuğu yarasına nefes aldırması için onu yüreklendirmiştir. Hayel ilk defa aşkın hafifleticiliğine düşmüşken, orman tanrısının çayır yeşili gözleri bir anda bataklık yeşiline dönüvermiştir. Bunun sorumlusu, geçmişi elinden alındığı için intikam arzusuyla yanıp tutuşan tanrı mıdır yoksa yıllar önce bir prensesle bir tanrıyı çocukluklarından koparıp yıllar sonra da kopmuş yerlerinden birbirlerine bağlamak isteyen oyunbaz hayat mıdır? İzafi olan yalnızca zaman, mevsimler ve kokular mıdır? Yoksa kadere de yer var mıdır?
- Açıklama
“Ne tuhaf bir gün, ne tuhaf bir mevsim, ne tuhaf bir havaydı... Umut'un taksisine bindiğim anın öncesi ve sonrası, birbirinden nasıl bu kadar farklı akmış olabilirdi? Tıpkı zaman gibi, mevsimler ve kokular da izafi olabilir miydi? Olmasalar şu anda sonbaharın ilkbahara kışa olduğundan daha yakın olmasını, havanın duman yerine erguvan kokmasını kendime nasıl açıklayabilirdim ki?”
Hayel; gerçek aşkın varlığına kuşkulu gözlerle bakan, üniversiteli, genç bir kadındır. Matematik onun için, peşinden koşmaya gocunmayacağı bir tutku olsa da çocukluk hayalinin yakınından bile geçememektedir. Hayel'in hayatına beklenmedik, genç bir adam girivermiştir. Ne kadar dirense de kendini, gizemli adamın karşı konulamaz cazibesine kapılırken bulmuştur. Tanrı gibi mucizevi adam; “Prensesim” dediği Hayel'i kendine âşık etmiş, hayallerini ona yaklaştırmak için elindeki formülleri budama makasıyla değiştirmek istemiş, hatta saklı tuttuğu yarasına nefes aldırması için onu yüreklendirmiştir. Hayel ilk defa aşkın hafifleticiliğine düşmüşken, orman tanrısının çayır yeşili gözleri bir anda bataklık yeşiline dönüvermiştir. Bunun sorumlusu, geçmişi elinden alındığı için intikam arzusuyla yanıp tutuşan tanrı mıdır yoksa yıllar önce bir prensesle bir tanrıyı çocukluklarından koparıp yıllar sonra da kopmuş yerlerinden birbirlerine bağlamak isteyen oyunbaz hayat mıdır? İzafi olan yalnızca zaman, mevsimler ve kokular mıdır? Yoksa kadere de yer var mıdır?
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.