“Hazin Göç” Kazakların yedi bin kilometrelik büyük göçünü, olayın canlı tanıklarının ve o dönemle ilgili birinci ağızdan yazılan eserlerin kaynaklığında bir Kazak yazarın yazdığı tam anlamıyla bir destanın romanıdır.
1934-1935 yıllarında Altay Dağı civarında başlayan bu ilk göç Taklamakan Çölü'nden ve Himalayaların zirvesinden geçerek 1941 yılında Hindistan'a ulaşabilmiştir. Göç sırasında altı bin kadar Kazak düşmanlar tarafından katledilmiş ya da doğa şartlarından ve hastalıktan vefat etmiştir. Göçün lideri Elishan Batur 1943 yılında Pakistan'da hastalıktan vefat etmiştir. Kazak Türklerinden ilk kafile 15 Ocak 1953'te İstanbul'a ulaşabilmiştir. Okurun bilmesi gerekiyor ki bu eser özgürlük ve yaşam savaşı veren toplumların ortak kaderinin bir yansımasıdır.
Elishan Batur:
“Bizi doğduğumuz topraklarda, yuvamızdan eden zalimlerin canlarına okuyup halkımı öz vatanına geri götürmeyi düşünüyordum. Zalimlerin yaktığı ateş vatanımızı alevler içinde bırakıp, geri dönecek miyiz diye hayalini kurduğumuz altın yuvamızı küle döndürdü.
Hiçbir zaman düşman önünde boynunuzu eğmeyin, her zaman dimdik olun. Canın çıkmak üzere olsa, canını teslim edeceksen dahi düşmanının gözlerine bakarak ölmek gerekir. Her tarafa dağılan halkı bir araya toplayıp, Türkiye'ye gitmenin yolunu arayın. Ne de olsa kanımız bir. Dışlamayacak, kabul edeceklerdir.
Ben yuvası parçalansa da fırtınaya karşı koymaya çalışan serçe gibiyim. Ben ölsem de ruhum o küçük kuşa dönüşerek sizin çevrenizde uçuyor olacak.
… Biz Kazak denen milletteniz. Muzafferabad'a geldiğimizde “Bunlar Kazaklar” diyerek bizi Rus Kozaklarıyla karıştırdıkları için çekinerek bakmışlardı. O yüzden göçümüz birkaç gün beklemek zorunda kaldı. Kazak milleti ezelden beri hürriyeti seven bir millettir. Özellikle dağların, asi nehirlerin olduğu yerlerde konar-göçer hayat sürdürmeyi severler. Yaşadıkları yerin tabiatı gibi kendileri de iyi niyetli, sakin ve huzurlu olurlar. Birisine kötülük yapmak bizim kanımızda olmayan bir özelliktir. Lakin bize kötülük yapanı da affedemeyen bir yanımız da vardır.”
“Elveda vatanım! Elveda kutsal ülkem!”
Elishan'ın gözlerinden dökülen acı yaşlar, dünyanın en yüksek tepesini çökertecekmişçesine Himalaya'ya döküldü.
- Açıklama
“Hazin Göç” Kazakların yedi bin kilometrelik büyük göçünü, olayın canlı tanıklarının ve o dönemle ilgili birinci ağızdan yazılan eserlerin kaynaklığında bir Kazak yazarın yazdığı tam anlamıyla bir destanın romanıdır.
1934-1935 yıllarında Altay Dağı civarında başlayan bu ilk göç Taklamakan Çölü'nden ve Himalayaların zirvesinden geçerek 1941 yılında Hindistan'a ulaşabilmiştir. Göç sırasında altı bin kadar Kazak düşmanlar tarafından katledilmiş ya da doğa şartlarından ve hastalıktan vefat etmiştir. Göçün lideri Elishan Batur 1943 yılında Pakistan'da hastalıktan vefat etmiştir. Kazak Türklerinden ilk kafile 15 Ocak 1953'te İstanbul'a ulaşabilmiştir. Okurun bilmesi gerekiyor ki bu eser özgürlük ve yaşam savaşı veren toplumların ortak kaderinin bir yansımasıdır.
Elishan Batur:
“Bizi doğduğumuz topraklarda, yuvamızdan eden zalimlerin canlarına okuyup halkımı öz vatanına geri götürmeyi düşünüyordum. Zalimlerin yaktığı ateş vatanımızı alevler içinde bırakıp, geri dönecek miyiz diye hayalini kurduğumuz altın yuvamızı küle döndürdü.
Hiçbir zaman düşman önünde boynunuzu eğmeyin, her zaman dimdik olun. Canın çıkmak üzere olsa, canını teslim edeceksen dahi düşmanının gözlerine bakarak ölmek gerekir. Her tarafa dağılan halkı bir araya toplayıp, Türkiye'ye gitmenin yolunu arayın. Ne de olsa kanımız bir. Dışlamayacak, kabul edeceklerdir.
Ben yuvası parçalansa da fırtınaya karşı koymaya çalışan serçe gibiyim. Ben ölsem de ruhum o küçük kuşa dönüşerek sizin çevrenizde uçuyor olacak.
… Biz Kazak denen milletteniz. Muzafferabad'a geldiğimizde “Bunlar Kazaklar” diyerek bizi Rus Kozaklarıyla karıştırdıkları için çekinerek bakmışlardı. O yüzden göçümüz birkaç gün beklemek zorunda kaldı. Kazak milleti ezelden beri hürriyeti seven bir millettir. Özellikle dağların, asi nehirlerin olduğu yerlerde konar-göçer hayat sürdürmeyi severler. Yaşadıkları yerin tabiatı gibi kendileri de iyi niyetli, sakin ve huzurlu olurlar. Birisine kötülük yapmak bizim kanımızda olmayan bir özelliktir. Lakin bize kötülük yapanı da affedemeyen bir yanımız da vardır.”
“Elveda vatanım! Elveda kutsal ülkem!”
Elishan'ın gözlerinden dökülen acı yaşlar, dünyanın en yüksek tepesini çökertecekmişçesine Himalaya'ya döküldü.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.