Herşeyin Bittiği Yerden
Yapımcı ve Organizatör Sami Dündar, 16 Ağustos 1999'da “Gölcük Donanma Komutanlığı Devir Teslim Töreni” organizasyonunu tamamladıktan sonra, konakladığı Orduevi, gece 03.02 sırasında fay hattının içine gömülünce “27 saat göçük altında kalarak can çekişti”!
Göçükten çıkarıldığında ise “öldü sanılıp ceset torbasına konuldu”. Kaldırıldığı hastanede gömülme sırası beklerken tesadüfen yaşadığı anlaşılınca, ailesi ve dostlarının yardımıyla İstanbul'a getirildi.
Uzun süren yoğun bakım döneminde bile direnmekten vazgeçmedi ve “iki kez daha ölümü yendi”.
Sami Dündar “yaşama hakkı”nı kullanmakta kararlıydı. Amansız acılar içindeydi. Böbrekleri iflas etmiş, belden aşağısı neredeyse kullanılamaz durumdaydı. Ölüm kaçınılmaz görünüyordu. Hayatta kalması çok az bir ihtimal de olsa artık yürüyemeyecekti... Hiç değilse böbrekleri çalışsın diye herkes onun için dua ediyordu.
Böbrekleri kısmen de olsa çalışmaya başladığı an o günün “geri kalan hayatının ilk günü” olduğunu anlamıştı.
“Yürüyemez” raporuyla taburcu edildikten “üç ay sonra” bastonları ile doludizgin yaşama katıldı.
Bu kitap sadece “insanüstü bir direnişin kitabı değil” aynı zamanda “insanlar arası iletişimin, hangi mucizeleri yaratabileceğinin de kanıtıdır”.
“Bugün, sizin de geri kalan hayatınızın ilk günüdür!”
“Sami, seni ısrarla yaşatan ve yeni baştan yaratanı bu kitabın sayfalarından birinde, bir yerde keşfedene ne mutlu…”
- Okan Bayülgen
“Sami'nin yaşadıkları, on binlerce hayat hikâyesinden sadece biri. Ama orada sadece onun hikâyesi yok. Kitabın sonundaki teşekkür, acı karşısında tek vücut haline gelen bu milletin kahramanlık menkıbesidir. Gerçek hikâye işte bu yüzden en son sayfadan başlamaktadır.”
- Ertuğrul Özkök
- Açıklama
Yapımcı ve Organizatör Sami Dündar, 16 Ağustos 1999'da “Gölcük Donanma Komutanlığı Devir Teslim Töreni” organizasyonunu tamamladıktan sonra, konakladığı Orduevi, gece 03.02 sırasında fay hattının içine gömülünce “27 saat göçük altında kalarak can çekişti”!
Göçükten çıkarıldığında ise “öldü sanılıp ceset torbasına konuldu”. Kaldırıldığı hastanede gömülme sırası beklerken tesadüfen yaşadığı anlaşılınca, ailesi ve dostlarının yardımıyla İstanbul'a getirildi.
Uzun süren yoğun bakım döneminde bile direnmekten vazgeçmedi ve “iki kez daha ölümü yendi”.
Sami Dündar “yaşama hakkı”nı kullanmakta kararlıydı. Amansız acılar içindeydi. Böbrekleri iflas etmiş, belden aşağısı neredeyse kullanılamaz durumdaydı. Ölüm kaçınılmaz görünüyordu. Hayatta kalması çok az bir ihtimal de olsa artık yürüyemeyecekti... Hiç değilse böbrekleri çalışsın diye herkes onun için dua ediyordu.
Böbrekleri kısmen de olsa çalışmaya başladığı an o günün “geri kalan hayatının ilk günü” olduğunu anlamıştı.
“Yürüyemez” raporuyla taburcu edildikten “üç ay sonra” bastonları ile doludizgin yaşama katıldı.
Bu kitap sadece “insanüstü bir direnişin kitabı değil” aynı zamanda “insanlar arası iletişimin, hangi mucizeleri yaratabileceğinin de kanıtıdır”.
“Bugün, sizin de geri kalan hayatınızın ilk günüdür!”
“Sami, seni ısrarla yaşatan ve yeni baştan yaratanı bu kitabın sayfalarından birinde, bir yerde keşfedene ne mutlu…”
- Okan Bayülgen
“Sami'nin yaşadıkları, on binlerce hayat hikâyesinden sadece biri. Ama orada sadece onun hikâyesi yok. Kitabın sonundaki teşekkür, acı karşısında tek vücut haline gelen bu milletin kahramanlık menkıbesidir. Gerçek hikâye işte bu yüzden en son sayfadan başlamaktadır.”
- Ertuğrul Özkök
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.