HilafetErken İslam Tarihinden Osmanlı'nın Son Yüzyılına
Hilafet, İslam tarihinin gelişme süreci içinde, değişik tarihsel dönemlerde farklı biçimler alan ve buna bağlı olarak sosyal ve siyasal sonuçları çok değişik veçheler gösteren önemli bir kurum olarak bilinir. Özellikle Türkiye'de hilafetin tarihine dair oluşan görüşler; Osmanlı Devleti'nin 1517'de hilafeti devralması ve Cumhuriyet döneminde, 1924'te kurumsal olarak kaldırılması arasında yaşanan süreç içinde şekillenmiştir. Bu dar çerçeveyi içine alan ve daha 7. yüzyılda Arap Yarımadası'nda oluşan bir kurumun farklı coğrafyalarda yaratttığı kültürü, yönetim biçimlerini atlayarak; hilafeti ilk Osmanlı halifesinden son halifeye kadar “aynı” ideolojik yapıda gören ve sonunda tarihe intikal ettiren bakış açısı, toptancı oluşunun yanısıra sorunlar da taşımaktadır. Nitekim, Hilafetin İlgası Kanunu'nun 1. Maddesi de; “Halife hal'edilmiştir. Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet manâ ve mefhumunda mündemiç olduğundan Hilafet Makamı mülgadır.” diyerek, kestirme bir gerekçe sunup, noktayı koymuştur. Oysa erken modern çağların bir siyasal sistemi olan Osmanlıların hilafet vurgusu, İslâm'ın klasik çağındaki terminolojik içeriğinden farklı bir temele dayanıyordu. Siyasal ve askeri güce dayalı olarak beliren bu hilafet anlayışı, siyasi edebiyata “hilafet-i ulyâ ve hilafet-i kübra” şeklinde yansıyacak; Lütfi Paşa'dan Ahmet Cevdet Paşa'ya kadar Osmanlı yazar ve bürokratları hilafeti dönemin koşullarında yeniden yorumlamak ve gelenekle ilişkilendirmek zorunda kalacaktır. İşte Prof. Dr. Namık Sinan Turan'ın bu önemli çalışması, yüzyıllar arasındaki geçişleri siyasal ve toplumsal koşullarla birlikte ele alıp, hilafet kurumunun tarihsel süreç içinde almış olduğu değişik veçhelere ve bunların yaratmış olduğu dönüşümlere ışık tutmaktadır. Kitap aynı zamanda Osmanlı hilafetinin biçimlenişini; dönemler boyunca oluşan kurumsal anlayışın siyasal alana yansımalarıyla birlikte sonuçlarını da incelemeyi hedefliyor.
- Açıklama
Hilafet, İslam tarihinin gelişme süreci içinde, değişik tarihsel dönemlerde farklı biçimler alan ve buna bağlı olarak sosyal ve siyasal sonuçları çok değişik veçheler gösteren önemli bir kurum olarak bilinir. Özellikle Türkiye'de hilafetin tarihine dair oluşan görüşler; Osmanlı Devleti'nin 1517'de hilafeti devralması ve Cumhuriyet döneminde, 1924'te kurumsal olarak kaldırılması arasında yaşanan süreç içinde şekillenmiştir. Bu dar çerçeveyi içine alan ve daha 7. yüzyılda Arap Yarımadası'nda oluşan bir kurumun farklı coğrafyalarda yaratttığı kültürü, yönetim biçimlerini atlayarak; hilafeti ilk Osmanlı halifesinden son halifeye kadar “aynı” ideolojik yapıda gören ve sonunda tarihe intikal ettiren bakış açısı, toptancı oluşunun yanısıra sorunlar da taşımaktadır. Nitekim, Hilafetin İlgası Kanunu'nun 1. Maddesi de; “Halife hal'edilmiştir. Hilafet, hükümet ve Cumhuriyet manâ ve mefhumunda mündemiç olduğundan Hilafet Makamı mülgadır.” diyerek, kestirme bir gerekçe sunup, noktayı koymuştur. Oysa erken modern çağların bir siyasal sistemi olan Osmanlıların hilafet vurgusu, İslâm'ın klasik çağındaki terminolojik içeriğinden farklı bir temele dayanıyordu. Siyasal ve askeri güce dayalı olarak beliren bu hilafet anlayışı, siyasi edebiyata “hilafet-i ulyâ ve hilafet-i kübra” şeklinde yansıyacak; Lütfi Paşa'dan Ahmet Cevdet Paşa'ya kadar Osmanlı yazar ve bürokratları hilafeti dönemin koşullarında yeniden yorumlamak ve gelenekle ilişkilendirmek zorunda kalacaktır. İşte Prof. Dr. Namık Sinan Turan'ın bu önemli çalışması, yüzyıllar arasındaki geçişleri siyasal ve toplumsal koşullarla birlikte ele alıp, hilafet kurumunun tarihsel süreç içinde almış olduğu değişik veçhelere ve bunların yaratmış olduğu dönüşümlere ışık tutmaktadır. Kitap aynı zamanda Osmanlı hilafetinin biçimlenişini; dönemler boyunca oluşan kurumsal anlayışın siyasal alana yansımalarıyla birlikte sonuçlarını da incelemeyi hedefliyor.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.