Hollanda Hukukunda Ötenazi Düzenlemesi ve Türk Hukukunda Uygulanabilirliliği Sorunu
Ötanazi kavramı, antikçağa, Aristo ve Platona kadar giden tartışmalı kavramlardandır. Hatta, Hipokratın aktif ötanaziyi reddettiği görüşü tıp dünyasında da ötanazi karşıtı görüşlerin tezlerine dayanak olmuştur. Bu kavram zaman içinde farklılaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Onurlu ve acısız ölüm felsefesinin temelini ifade eden ötanazi, yaşam hakkının bir negatif, zıt karşılığı olmadığı gibi yaşam hakkının üstünlüğü ilkesinin bir istisnası da değildir. Ötanazi tamamen farklı felsefi, hukuki ve etik şartlara dayanan ve yine temelinde insan için düşüncesini barındıran bir ihtiyacın, talebin doğurduğu bir sonuçtur. Kişinin gerçek veya farazi rızası ötanaziyi kasten adam öldürmeden ayıran temel şarttır. Burada kişinin iradesinin noksan olmaması ilkesi geçerlilik şartıdır. Temelinde, kişinin kendi kaderini belirleme (özerklik - otonomi) hakkı bulunmaktadır.
Çalışmamızda ötanazi, tarihsel süreç içinde, tartışmalar zemininde hukuki dayanak ve görüşler çerçevesinde incelenmeye çalışılmıştır. Yine, ötanazi kavramı ile birlikte çeşitli yönlerden ötanazi türleri de incelenmiştir. Ötanazinin karşılaştırmalı hukukta nasıl düzenlendiği, hangi ülkelerde ne tür şartlarla kabul edildiği veya reddedildiği incelenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkemesinin ötanazi konusundaki yaklaşımı yargı kararları ile birlikte ele alınmıştır.
Konumuz bakımından Hollanda Hukuku yönünden ötanazi ve yardımlı intihar ayrıntılı şekilde incelenmiş ve olgularla açıklanmaya çalışılmıştır.
Türk Ceza Kanunu ve Türk Anayasa Hukukundaki düzenlemeler ışığında ve tıbbi yönden organ nakli (transplantasyonu) ile ötanazi ilişkisi incelenmiştir. Alzeimer (demans) hastaları, mahkumlar ve çocuklar yönünden de ötanazi uygulamaları yeni tarihli örneklerle tartışılmıştır.
- Açıklama
Ötanazi kavramı, antikçağa, Aristo ve Platona kadar giden tartışmalı kavramlardandır. Hatta, Hipokratın aktif ötanaziyi reddettiği görüşü tıp dünyasında da ötanazi karşıtı görüşlerin tezlerine dayanak olmuştur. Bu kavram zaman içinde farklılaşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Onurlu ve acısız ölüm felsefesinin temelini ifade eden ötanazi, yaşam hakkının bir negatif, zıt karşılığı olmadığı gibi yaşam hakkının üstünlüğü ilkesinin bir istisnası da değildir. Ötanazi tamamen farklı felsefi, hukuki ve etik şartlara dayanan ve yine temelinde insan için düşüncesini barındıran bir ihtiyacın, talebin doğurduğu bir sonuçtur. Kişinin gerçek veya farazi rızası ötanaziyi kasten adam öldürmeden ayıran temel şarttır. Burada kişinin iradesinin noksan olmaması ilkesi geçerlilik şartıdır. Temelinde, kişinin kendi kaderini belirleme (özerklik - otonomi) hakkı bulunmaktadır.
Çalışmamızda ötanazi, tarihsel süreç içinde, tartışmalar zemininde hukuki dayanak ve görüşler çerçevesinde incelenmeye çalışılmıştır. Yine, ötanazi kavramı ile birlikte çeşitli yönlerden ötanazi türleri de incelenmiştir. Ötanazinin karşılaştırmalı hukukta nasıl düzenlendiği, hangi ülkelerde ne tür şartlarla kabul edildiği veya reddedildiği incelenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkemesinin ötanazi konusundaki yaklaşımı yargı kararları ile birlikte ele alınmıştır.
Konumuz bakımından Hollanda Hukuku yönünden ötanazi ve yardımlı intihar ayrıntılı şekilde incelenmiş ve olgularla açıklanmaya çalışılmıştır.
Türk Ceza Kanunu ve Türk Anayasa Hukukundaki düzenlemeler ışığında ve tıbbi yönden organ nakli (transplantasyonu) ile ötanazi ilişkisi incelenmiştir. Alzeimer (demans) hastaları, mahkumlar ve çocuklar yönünden de ötanazi uygulamaları yeni tarihli örneklerle tartışılmıştır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.