Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789753683135
Boyut
165-245
Sayfa Sayısı
400
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2008-04
Kapak Türü
Karton
Kağıt Türü
2.Hamur
Dili
Türkçe
9789753683135
504687
https://www.kitapburada.com/kitap/hukuk-sosyolojisi-1
Hukuk Sosyolojisi
18.70
Hukuk sosyolojisi notları bu ilk basısında konunun ana hatlarına değinmek, hukuk ile sosyoloji arasındaki ilişkiyi göstermek amacındadır. Bu amacı gerçekleştirmek için önce genel olarak bir sosyoloji girişi yapmak oradan da bir tarihi gelişim perspektifi göstererek hukuk sosyolojisine geçmek yöntem olarak benimsenmiştir.
Sosyolojinin erken işaretlerini toplum, yönetim ve iktidar sorunlarına bakış açısından Eski Yunan düşüncesine kadar götürme olanağı bulunmakla birlikte, klasik anlamda sosyolojinin 18. yüzyılla başlatılması bir gelenektir. 18. yüzyılın toplum düşüncesi, "toplumsal" kavramına ilişkin olarak açık bir profil sunmaz. Daha ziyade yeni bir bilim olarak sunulan sosyolojinin neliği üzerinde durur ve kavramlarla tanımlamaya çalışır.
Klasik sosyoloji toplumsal alanın hem karmaşıklığına, hem de temel kurumlarına karşı bilinçlidir. Bu bilinç modernin aydınlanmacı düşüncesi ile paraleldir ve belli gelişmişlikteki toplum olgusu ve üretim ilişkilerine de karşılık gelmektedir. Bu nedenle hem Fransız ihtilali, hem de Sanayi Devrimi sosyolojik açılımların giriş noktasıdır.
Aslında sosyoloji için bir ödev tanımlaması yapılacaksa bu, tarihsel gelişim ve değişimin gerçekleşmesine katkıda bulunan güçlerin saptanmasıdır. Bunu yaparken klasik sosyoloji özel olarak sivil toplum ve politik toplum ayrımını ve sosyolojifelsefe ayrımını da göstermek ister. Bu özene şu ön kabulü de eklemek gerekir: Tıpkı doğa bilimleri alanında olduğu gibi uygun araçlar çerçevesinde sosyolojik alan da aynı berraklıkla aydınlatılabilir. Bu iyimserlik insanlığın daha iyiye doğru gittiği, toplumsal düzenin mükemmelleştirileceği kabullerini de içerir. Yeni sosyolojinin temel kavramları bilimsel bir başarı ile tanımlanırsa topluma ilişkin tasarımlar da şaşmaz bir biçimde yapılabilir.
Klasik sosyolojinin öncelikle bu iyimserliği derhal çok daha derin bir açılımla yapılandı ve yeni eleştirel sosyoloji yabancılaşma, kültürel nesnelerin metalaşması, bürokrasinin derin etkisi vb. birçok olumsuzluğun bireyi sadece özgürlükten uzaklaştırmadığı, aynı zamanda toplumsalın derin baskısını da belirleyen göstergeler olarak kabul edildi.
Klasik sosyolojiden günümüz sosyolojisine doğru geldiğimizde salt bir kesinliğin sosyal alandaki güç nedeniyle, görünenin ötesinde içsel belirlenimleri ve ulus devletin sınırlarını aşan paradigmaları dikkate alan hem dikey, hem de yatay derinlikli bir anlayışın sosyolojiye hakim olmaya başladığını görüyoruz....(Önsöz'den)
Sosyolojinin erken işaretlerini toplum, yönetim ve iktidar sorunlarına bakış açısından Eski Yunan düşüncesine kadar götürme olanağı bulunmakla birlikte, klasik anlamda sosyolojinin 18. yüzyılla başlatılması bir gelenektir. 18. yüzyılın toplum düşüncesi, "toplumsal" kavramına ilişkin olarak açık bir profil sunmaz. Daha ziyade yeni bir bilim olarak sunulan sosyolojinin neliği üzerinde durur ve kavramlarla tanımlamaya çalışır.
Klasik sosyoloji toplumsal alanın hem karmaşıklığına, hem de temel kurumlarına karşı bilinçlidir. Bu bilinç modernin aydınlanmacı düşüncesi ile paraleldir ve belli gelişmişlikteki toplum olgusu ve üretim ilişkilerine de karşılık gelmektedir. Bu nedenle hem Fransız ihtilali, hem de Sanayi Devrimi sosyolojik açılımların giriş noktasıdır.
Aslında sosyoloji için bir ödev tanımlaması yapılacaksa bu, tarihsel gelişim ve değişimin gerçekleşmesine katkıda bulunan güçlerin saptanmasıdır. Bunu yaparken klasik sosyoloji özel olarak sivil toplum ve politik toplum ayrımını ve sosyolojifelsefe ayrımını da göstermek ister. Bu özene şu ön kabulü de eklemek gerekir: Tıpkı doğa bilimleri alanında olduğu gibi uygun araçlar çerçevesinde sosyolojik alan da aynı berraklıkla aydınlatılabilir. Bu iyimserlik insanlığın daha iyiye doğru gittiği, toplumsal düzenin mükemmelleştirileceği kabullerini de içerir. Yeni sosyolojinin temel kavramları bilimsel bir başarı ile tanımlanırsa topluma ilişkin tasarımlar da şaşmaz bir biçimde yapılabilir.
Klasik sosyolojinin öncelikle bu iyimserliği derhal çok daha derin bir açılımla yapılandı ve yeni eleştirel sosyoloji yabancılaşma, kültürel nesnelerin metalaşması, bürokrasinin derin etkisi vb. birçok olumsuzluğun bireyi sadece özgürlükten uzaklaştırmadığı, aynı zamanda toplumsalın derin baskısını da belirleyen göstergeler olarak kabul edildi.
Klasik sosyolojiden günümüz sosyolojisine doğru geldiğimizde salt bir kesinliğin sosyal alandaki güç nedeniyle, görünenin ötesinde içsel belirlenimleri ve ulus devletin sınırlarını aşan paradigmaları dikkate alan hem dikey, hem de yatay derinlikli bir anlayışın sosyolojiye hakim olmaya başladığını görüyoruz....(Önsöz'den)
- Açıklama
- Hukuk sosyolojisi notları bu ilk basısında konunun ana hatlarına değinmek, hukuk ile sosyoloji arasındaki ilişkiyi göstermek amacındadır. Bu amacı gerçekleştirmek için önce genel olarak bir sosyoloji girişi yapmak oradan da bir tarihi gelişim perspektifi göstererek hukuk sosyolojisine geçmek yöntem olarak benimsenmiştir.
Sosyolojinin erken işaretlerini toplum, yönetim ve iktidar sorunlarına bakış açısından Eski Yunan düşüncesine kadar götürme olanağı bulunmakla birlikte, klasik anlamda sosyolojinin 18. yüzyılla başlatılması bir gelenektir. 18. yüzyılın toplum düşüncesi, "toplumsal" kavramına ilişkin olarak açık bir profil sunmaz. Daha ziyade yeni bir bilim olarak sunulan sosyolojinin neliği üzerinde durur ve kavramlarla tanımlamaya çalışır.
Klasik sosyoloji toplumsal alanın hem karmaşıklığına, hem de temel kurumlarına karşı bilinçlidir. Bu bilinç modernin aydınlanmacı düşüncesi ile paraleldir ve belli gelişmişlikteki toplum olgusu ve üretim ilişkilerine de karşılık gelmektedir. Bu nedenle hem Fransız ihtilali, hem de Sanayi Devrimi sosyolojik açılımların giriş noktasıdır.
Aslında sosyoloji için bir ödev tanımlaması yapılacaksa bu, tarihsel gelişim ve değişimin gerçekleşmesine katkıda bulunan güçlerin saptanmasıdır. Bunu yaparken klasik sosyoloji özel olarak sivil toplum ve politik toplum ayrımını ve sosyolojifelsefe ayrımını da göstermek ister. Bu özene şu ön kabulü de eklemek gerekir: Tıpkı doğa bilimleri alanında olduğu gibi uygun araçlar çerçevesinde sosyolojik alan da aynı berraklıkla aydınlatılabilir. Bu iyimserlik insanlığın daha iyiye doğru gittiği, toplumsal düzenin mükemmelleştirileceği kabullerini de içerir. Yeni sosyolojinin temel kavramları bilimsel bir başarı ile tanımlanırsa topluma ilişkin tasarımlar da şaşmaz bir biçimde yapılabilir.
Klasik sosyolojinin öncelikle bu iyimserliği derhal çok daha derin bir açılımla yapılandı ve yeni eleştirel sosyoloji yabancılaşma, kültürel nesnelerin metalaşması, bürokrasinin derin etkisi vb. birçok olumsuzluğun bireyi sadece özgürlükten uzaklaştırmadığı, aynı zamanda toplumsalın derin baskısını da belirleyen göstergeler olarak kabul edildi.
Klasik sosyolojiden günümüz sosyolojisine doğru geldiğimizde salt bir kesinliğin sosyal alandaki güç nedeniyle, görünenin ötesinde içsel belirlenimleri ve ulus devletin sınırlarını aşan paradigmaları dikkate alan hem dikey, hem de yatay derinlikli bir anlayışın sosyolojiye hakim olmaya başladığını görüyoruz....(Önsöz'den)
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.