Hungry for Power_{Erdoğan's Witch Hunt and Abuse of State Power}

2002 yılında iktidara gelen AK Parti hükumetinin ilk yıllarında, Türkiye bir yandan siyasi ve ekonomik başarıyı yakalarken diğer yandan da demokrasi ve insan haklarında ilerleme kaydetti. Sonrasında neler oldu da bölgesinde ve dünyada örnek gösterilen Türkiye'de her şey tersine döndü?

2011 Parlamento seçimlerinde üçüncü kez ezici bir zaferle iktidarını pekiştiren Erdoğan yönetiminin şahsi ikbal peşinde "demokrasi treninin yönünü değiştirmesini" ele alan bu eser, özgür basın ve internetin nasıl susturulduğu, farklı görüşlerin ve protestoların acımasızca bastırıldığı, korku imparatorluğu ve nefret söyleminin dağları aştığı, toplumun kutuplaştırıldığı bir süreç yaşandığını irdeliyor. Kaydedilen demokratik reformlardan çark edilerek Türkiye'nin bir polis devletine dönüştürülmesi, toplumun farklı kesimlerinin ve özellikle AKP hükümetinin yolsuzluk skandalını örtme çabasında günah keçisi seçilen Hizmet Hareketinin nasıl Erdoğan'ın büyük cadı avının kurbanı olduğu ortaya konuyor. Haddizatında toplumsal barış için seferber olan sivil bir hareketin maruz kaldığı böylesine büyük bir cadı avı, aslında toplumunun tamamına gelecekte yaşanabilecekler adına bir uyarı niteliğindedir.

Yaşanan bu sürece ışık tutan yazar, muhafazakâr-demokrat imajla ortaya çıkan Erdoğan yönetiminin baskıcı ve otoriter tek adam yönetimine dönüşümünün analizini yapıyor. Makalelerinde, AK Parti yönetiminin ABD ve Ortadoğu ülkeleri ile başarısız ilişkilerini, toplumdan yükselen farklı seslere Erdoğan yönetiminin sergilediği sindirme ve baskıları, devlet gücünün suiistimalini ve şiddeti artarak devam eden cadı avını farklı açılardan okurlarına sunuyor.