İbadi Tefsir GeleneğiTarihsel Bir Bakış
Ülkemizde yeni yeni hakettiği değeri görmeye başlayan İbâdî çalışmaları, genelde tefsir alanından ziyade mezhepler tarihi ve İslam tarihçilerinin ilgi odağı olmuştur. Tefsir çalışmalarında ise, bazı İbâdî müfessirlerin müstakil metodunu ele alan bir iki tezin dışında çoğunlukla Mısırlı alim merhum Zehebî tarafından çerçevesi çizilen sınırların dışına çıkılmamıştır. Konunun tamamen fırak edebiyatı çatısı altında işlenmesi ve ısrarla İbadîleri Hâricîlerle özdeşleştirme hastalığından kaynaklanan yanlış anlama ve basma kalıp İbâdî tefsir algısı, sözkonusu tefsir geleneğini yeniden gözden geçirmeyi zorunlu hale getirmiştir. Geniş bir girişle dört bölümden oluşan eser, İbâdî tefsir tarihi ve metodolojisi, İbadî/Haricîlerin, İbadî dışı tefsirlerde nasıl algılandığı ve en önemlisi de İbadî tefsirin homojen (yeknesak) mi yoksa çoğulcu bir yapı mı sergilediği konusunu nüzûl-ü Îsa meselesi özelinde ele alarak İbadî tefsir tarihinin başlangıçtan modern döneme kadar geçirdiği süreci değerlendirmektedir. Yazar bu geniş araştırma yelpazesinde, bir taraftan İbadîlerin kendi tefsir geleneklerini değerlendirmelerinin sıhhatini sorgularken, diğer taraftan da İbadî dışı araştırmacıların söz konusu tefsir geleneğini ele alırken yaptıkları çıkarımların ne kadar sağlıklı olduğu (!) sorusu üzerinde durmaktadır. Bunu yaparken, üzerinde yoğunlaşılan önemli sorular şunlardır: Orijinal ve bağımsız bir İbadî tefsir ve usûlü geleneğinden bahsetmek mümkün müdür? Şu an elimizde yeterli İbadî tefsir mevcut mudur? İbadî tefsir bağlamında ele alınan telifler, diğer tefsir geleneklerinden ne kadar farklıdır vb.? Özetle bu çalışma, yeni yeni İlahiyat gündemine giren İbadî tefsir tarih ve usûl çalışmalarının fırak edebiyatı bağlamından ziyade genel tefsir tarihi çerçevesinde değerlendirilmesini salık veren toplu ve küllî bir denemedir.
- Açıklama
Ülkemizde yeni yeni hakettiği değeri görmeye başlayan İbâdî çalışmaları, genelde tefsir alanından ziyade mezhepler tarihi ve İslam tarihçilerinin ilgi odağı olmuştur. Tefsir çalışmalarında ise, bazı İbâdî müfessirlerin müstakil metodunu ele alan bir iki tezin dışında çoğunlukla Mısırlı alim merhum Zehebî tarafından çerçevesi çizilen sınırların dışına çıkılmamıştır. Konunun tamamen fırak edebiyatı çatısı altında işlenmesi ve ısrarla İbadîleri Hâricîlerle özdeşleştirme hastalığından kaynaklanan yanlış anlama ve basma kalıp İbâdî tefsir algısı, sözkonusu tefsir geleneğini yeniden gözden geçirmeyi zorunlu hale getirmiştir. Geniş bir girişle dört bölümden oluşan eser, İbâdî tefsir tarihi ve metodolojisi, İbadî/Haricîlerin, İbadî dışı tefsirlerde nasıl algılandığı ve en önemlisi de İbadî tefsirin homojen (yeknesak) mi yoksa çoğulcu bir yapı mı sergilediği konusunu nüzûl-ü Îsa meselesi özelinde ele alarak İbadî tefsir tarihinin başlangıçtan modern döneme kadar geçirdiği süreci değerlendirmektedir. Yazar bu geniş araştırma yelpazesinde, bir taraftan İbadîlerin kendi tefsir geleneklerini değerlendirmelerinin sıhhatini sorgularken, diğer taraftan da İbadî dışı araştırmacıların söz konusu tefsir geleneğini ele alırken yaptıkları çıkarımların ne kadar sağlıklı olduğu (!) sorusu üzerinde durmaktadır. Bunu yaparken, üzerinde yoğunlaşılan önemli sorular şunlardır: Orijinal ve bağımsız bir İbadî tefsir ve usûlü geleneğinden bahsetmek mümkün müdür? Şu an elimizde yeterli İbadî tefsir mevcut mudur? İbadî tefsir bağlamında ele alınan telifler, diğer tefsir geleneklerinden ne kadar farklıdır vb.? Özetle bu çalışma, yeni yeni İlahiyat gündemine giren İbadî tefsir tarih ve usûl çalışmalarının fırak edebiyatı bağlamından ziyade genel tefsir tarihi çerçevesinde değerlendirilmesini salık veren toplu ve küllî bir denemedir.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.