İfade Almanın Teknik ve Taktikleri
Ceza yargılamasının amacı insan haklarına saygı göstermek suretiyle maddi gerçeğin elde edilmesidir. Bu nedenle ceza muhakemesinde esas olan bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında vicdani kanaate ulaşılmasıdır. Maddi gerçeğin elde edilmesi ile amaçlanan, toplum yaşamının düzene kavuşturulmasıdır. Çünkü suç ve suçlu ile mücadele edebilmek için olayların oluş şeklinin doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekir. Suç ile mücadelenin etkin olmadığı bir toplumda, toplumsal düzenin sağlanabilmesi oldukça güçtür. Suç ve suçlu ile mücadelede yetersiz kalan toplumlar kaos ve kargaşaya açık toplumlardır. İnsana saygılı bir tarzda maddi gerçeğin elde edilebilmesi açısından muhakeme hukukumuzda bazı temel ilkelere yer verilmiştir; kişinin kendisi ve yakınlarını suçlamaya zorlanamaması, işkence yasağı, dürüst işlem, meramını anlatabilme, şüpheden sanığın yararlanması, şüpheli delillerin sanık lehine yorumlanması, medeni hukuktan farklı olarak, sanığın suçlama ile ilgili hususlarda ispat külfetinin bulunmaması bu ilkelerin başında gelir.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılmasındaki amaç, bir yandan sanık haklarının korunması iken diğer yandan mağdurun ve toplumun bozulan hak ve menfaatlerinin yeniden koruma altına alınmasıdır. Ceza hukuk sistemi ile amaçlanan şey sadece sanığın hak ve menfaatinin korunması ile ilgili değildir. Bununla birlikte mağdurun ve toplumun aşınan yararlarının muhafaza altına alınması da gözetilir. O halde sanık hakları, mağdurun hak ve menfaatleri ile toplumsal yarar ancak maddi gerçeğin açığa çıkarılması ile dengelenebilir . Bu yüzdendir ki, sanığa susma hakkı bahşedilmiş olup aynı zamanda sanıktan savunmasının aksini kanıtlama yükümlülüğü de istenmemiştir. Aksine, burada, şekli hukuk hükümleri çerçevesinde şüpheli delillerden sanığın yararlanması ilkesi benimsenmiştir. Bu söylenenlerin doğal sonucu olarak, ceza muhakemesinde her şeye rağmen maddi gerçeğin elde edilmesi amaçlanmamıştır. Bunun sınırını, bireyin salt olarak insan olması nedeniyle ulusal ve uluslararası belgelerle bahşedilen devredilmez ve vazgeçilmez nitelikteki insan hakları, ceza muhakemesinin vazgeçilmez ilkeleri, kişi güvenliği ve kişi özgürlüğü oluşturur.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılmasının sağlanması için bazı temel ilkelere riayet gösterilmesi gerekir. Şüphesiz, bu ilkelerin yerine gelmesi için zorunlu olarak başvurulması gereken yöntemlerden en önemlisini şüphelinin ifadesinin alınması oluşturur. Biz bu çalışmada etkin bir tarzda ifade alınmasının sağlanması açısından dikkat edilecek teknik ve taktikleri, gizli tanık dinleme, çapraz sorgu, teşhis, yüzleştirme, çocukların ifadesinin alınmasında uygulanacak ayrık hükümleri, segbis ile ifade alma konularını mevcut düzenlemeler ile Yargıtay kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları kapsamında incelemeye çalıştık.
Konuların ele alınmasında, eğiticilerin eğitimini amaçlayan proje niteliğindeki, Avrupa Konseyi, Adalet Bakanlığı, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, Türkiye Adalet Akademisinin İşbirliği İle Düzenlenen, Türk Ceza Adalet Sisteminin Etkinliğinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında yapılan hukuki tartışmalar çok yakından takip edilerek göz önünde bulundurulmuştur. Bununla birlikte genellikle aşiret dosyalarının yaygın olarak görüldüğü Siverek ağır ceza mahkemesinde başkan olarak görev yaptığım dönemi içeren tecrübelerim ve kriminilastik gözlemlerim de konuların ele alınış tarzında etkili olmuştur.
- Açıklama
Ceza yargılamasının amacı insan haklarına saygı göstermek suretiyle maddi gerçeğin elde edilmesidir. Bu nedenle ceza muhakemesinde esas olan bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında vicdani kanaate ulaşılmasıdır. Maddi gerçeğin elde edilmesi ile amaçlanan, toplum yaşamının düzene kavuşturulmasıdır. Çünkü suç ve suçlu ile mücadele edebilmek için olayların oluş şeklinin doğru bir şekilde tespit edilmesi gerekir. Suç ile mücadelenin etkin olmadığı bir toplumda, toplumsal düzenin sağlanabilmesi oldukça güçtür. Suç ve suçlu ile mücadelede yetersiz kalan toplumlar kaos ve kargaşaya açık toplumlardır. İnsana saygılı bir tarzda maddi gerçeğin elde edilebilmesi açısından muhakeme hukukumuzda bazı temel ilkelere yer verilmiştir; kişinin kendisi ve yakınlarını suçlamaya zorlanamaması, işkence yasağı, dürüst işlem, meramını anlatabilme, şüpheden sanığın yararlanması, şüpheli delillerin sanık lehine yorumlanması, medeni hukuktan farklı olarak, sanığın suçlama ile ilgili hususlarda ispat külfetinin bulunmaması bu ilkelerin başında gelir.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılmasındaki amaç, bir yandan sanık haklarının korunması iken diğer yandan mağdurun ve toplumun bozulan hak ve menfaatlerinin yeniden koruma altına alınmasıdır. Ceza hukuk sistemi ile amaçlanan şey sadece sanığın hak ve menfaatinin korunması ile ilgili değildir. Bununla birlikte mağdurun ve toplumun aşınan yararlarının muhafaza altına alınması da gözetilir. O halde sanık hakları, mağdurun hak ve menfaatleri ile toplumsal yarar ancak maddi gerçeğin açığa çıkarılması ile dengelenebilir . Bu yüzdendir ki, sanığa susma hakkı bahşedilmiş olup aynı zamanda sanıktan savunmasının aksini kanıtlama yükümlülüğü de istenmemiştir. Aksine, burada, şekli hukuk hükümleri çerçevesinde şüpheli delillerden sanığın yararlanması ilkesi benimsenmiştir. Bu söylenenlerin doğal sonucu olarak, ceza muhakemesinde her şeye rağmen maddi gerçeğin elde edilmesi amaçlanmamıştır. Bunun sınırını, bireyin salt olarak insan olması nedeniyle ulusal ve uluslararası belgelerle bahşedilen devredilmez ve vazgeçilmez nitelikteki insan hakları, ceza muhakemesinin vazgeçilmez ilkeleri, kişi güvenliği ve kişi özgürlüğü oluşturur.
Maddi gerçeğin açığa çıkarılmasının sağlanması için bazı temel ilkelere riayet gösterilmesi gerekir. Şüphesiz, bu ilkelerin yerine gelmesi için zorunlu olarak başvurulması gereken yöntemlerden en önemlisini şüphelinin ifadesinin alınması oluşturur. Biz bu çalışmada etkin bir tarzda ifade alınmasının sağlanması açısından dikkat edilecek teknik ve taktikleri, gizli tanık dinleme, çapraz sorgu, teşhis, yüzleştirme, çocukların ifadesinin alınmasında uygulanacak ayrık hükümleri, segbis ile ifade alma konularını mevcut düzenlemeler ile Yargıtay kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları kapsamında incelemeye çalıştık.
Konuların ele alınmasında, eğiticilerin eğitimini amaçlayan proje niteliğindeki, Avrupa Konseyi, Adalet Bakanlığı, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu, Türkiye Adalet Akademisinin İşbirliği İle Düzenlenen, Türk Ceza Adalet Sisteminin Etkinliğinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında yapılan hukuki tartışmalar çok yakından takip edilerek göz önünde bulundurulmuştur. Bununla birlikte genellikle aşiret dosyalarının yaygın olarak görüldüğü Siverek ağır ceza mahkemesinde başkan olarak görev yaptığım dönemi içeren tecrübelerim ve kriminilastik gözlemlerim de konuların ele alınış tarzında etkili olmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.