%40
İfrit Yemen Gökçe
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786257884013
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
236
Basım Yeri
Ankara
Baskı
1
Basım Tarihi
2020-05
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İfrit

Yazar: Yemen Gökçe
Yayınevi : Gece Kitaplığı
52,92TL
31,75TL
%40
Satışta değil
9786257884013
832938
İfrit
İfrit
31.75

Yasamal'da bir haziran sabahı idi. Ezan sesi ile birlikte yağmur başladı. Yağmur ile beraber bir serinlik ve esenlik sarmıştı etrafı. Öğleye doğru güneşin bulutların arasından çehresini göstermesi ile yağmur dindi. Sabah yağan yağmurdan hissesini alan topraktan arta kalan sular buharlaşarak geldikleri bulutlara geri dönüyordu. Öğle vakti buharlaşma nihayet bulmuş, gökyüzünde bulutlar tamamen kaybolmuştu. Berrak, tozsuz dumansız bir hava insanın içini ısıtıyordu. Güneş, şuleleriyle Yasamal bölgesini yaşamdan zevk alınacak bir atmosfere çevirmişti. Ancak insanlar ümitsiz ve mutsuzdular zira besleyip büyüttükleri enaniyetleri sebebiyle doymak bilmeyen nefisleri için mücadele etmeyi Yaratıcı'ya tabi olmaya tercih ettiklerinden başlarında binbir türlü musibet dolaşıyordu. Kendisinin var iken kardeşinin malına göz dikmişti insanoğlu. Hemcinsinin gücünü, kabiliyetini, meziyetlerini kıskanmıştı. İçlerinden pek azı hariç kimse elindekiyle yetinmedi. Hep daha çok, daha çok diye âdeta çırpındılar. Derken milletler milletlerin, devletler devletlerin elindekine göz dikti, güçlü silahlar üretenler dünyanın değişik yerlerinde zayıfların canına okumaya başladılar. Ellerindekileri zorla almakla kalmayıp zayıfları kendilerine köle yaptılar. Karşı koymak isteyen hemcinslerini acımasızca katlettiler. Esas vazifelerini unutup milyonlarca insanı ölüme, sefalete, hastalıklara terk ederek hayvanlardan daha aşağı bir mertebeye düştüler.
Acaba varlıklar yaşamın asıl gayesini hatırlayıp içine düştükleri bu durumdan kurtulabilecekler miydi?

  • Açıklama
    • Yasamal'da bir haziran sabahı idi. Ezan sesi ile birlikte yağmur başladı. Yağmur ile beraber bir serinlik ve esenlik sarmıştı etrafı. Öğleye doğru güneşin bulutların arasından çehresini göstermesi ile yağmur dindi. Sabah yağan yağmurdan hissesini alan topraktan arta kalan sular buharlaşarak geldikleri bulutlara geri dönüyordu. Öğle vakti buharlaşma nihayet bulmuş, gökyüzünde bulutlar tamamen kaybolmuştu. Berrak, tozsuz dumansız bir hava insanın içini ısıtıyordu. Güneş, şuleleriyle Yasamal bölgesini yaşamdan zevk alınacak bir atmosfere çevirmişti. Ancak insanlar ümitsiz ve mutsuzdular zira besleyip büyüttükleri enaniyetleri sebebiyle doymak bilmeyen nefisleri için mücadele etmeyi Yaratıcı'ya tabi olmaya tercih ettiklerinden başlarında binbir türlü musibet dolaşıyordu. Kendisinin var iken kardeşinin malına göz dikmişti insanoğlu. Hemcinsinin gücünü, kabiliyetini, meziyetlerini kıskanmıştı. İçlerinden pek azı hariç kimse elindekiyle yetinmedi. Hep daha çok, daha çok diye âdeta çırpındılar. Derken milletler milletlerin, devletler devletlerin elindekine göz dikti, güçlü silahlar üretenler dünyanın değişik yerlerinde zayıfların canına okumaya başladılar. Ellerindekileri zorla almakla kalmayıp zayıfları kendilerine köle yaptılar. Karşı koymak isteyen hemcinslerini acımasızca katlettiler. Esas vazifelerini unutup milyonlarca insanı ölüme, sefalete, hastalıklara terk ederek hayvanlardan daha aşağı bir mertebeye düştüler.
      Acaba varlıklar yaşamın asıl gayesini hatırlayıp içine düştükleri bu durumdan kurtulabilecekler miydi?

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat