İhsan Oktay Anar'ın Romanları
1990 öncesinde hikâyeleri de yayımlanmış olmakla birlikte ilk romanı 1995 yılında yayımlanan İhsan Oktay Anar, son dönem Türk romanının en önemli ve en dikkat çekici isimlerinden biridir. “Puslu Kıtalar Atlası” (1995), “Kitab-ül Hiyel” (1996), “Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri” (1997), “Amat” (2005), “Suskunlar” (2007), “Yedinci Gün” (2012) ve “Galiz Kahraman” (2014) adlı yedi romanı bulunan İhsan Oktay Anar'ı önemli ve farklı kılan ise, çeşitli gruplara dâhil olan sanatçıların birbirine benzer eserler ürettiği bir edebiyat ortamında, Türk romanına açılım kazandıracak oldukça yeni bir tarzın sahibi olmasıdır. Son derece orijinal bir dili ve anlatımı bulunan yazar, biçimsel ve izleksel bakımdan bir araya gelmesi zor görünen pek çok ögeyi romanlarında buluşturarak insanlığın ortaya çıkma, düşünme, üretme ve yaşama biçimini özetler. Doğu ve batı kültürlerinin bütün alanlarından, edebiyat tarihinden olduğu kadar bilim ve din tarihinden, yaşanmış veya yaşanmış olduğu düşünülen tüm olaylardan beslenerek, okuru başta metnin kendisi ve yaratım süreci olmak üzere her konuda eğlendirerek düşünmeye ve sorgulamaya davet eder. Postmodern edebiyatın etkisi altında olmasına rağmen kendine has bir roman tarzı ortaya koyabildiği, bu türün biçim ve içerik özelliklerine yeni bir yorum getirebildiği, anlatının felsefesini yapabildiği için İhsan Oktay Anar'ın Türk edebiyatında özel bir yeri olacak ve unutulmayacaktır. Ortaya koyduğu bu yeni ve kendine özgü roman tarzı nedeniyle, pek çok akademisyen ve eleştirmenin kullandığı “Anar romanları” ifadesini bizim de çalışmamız boyunca sık sık kullandığımızı belirtmek yararlı olacaktır.
- Açıklama
1990 öncesinde hikâyeleri de yayımlanmış olmakla birlikte ilk romanı 1995 yılında yayımlanan İhsan Oktay Anar, son dönem Türk romanının en önemli ve en dikkat çekici isimlerinden biridir. “Puslu Kıtalar Atlası” (1995), “Kitab-ül Hiyel” (1996), “Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri” (1997), “Amat” (2005), “Suskunlar” (2007), “Yedinci Gün” (2012) ve “Galiz Kahraman” (2014) adlı yedi romanı bulunan İhsan Oktay Anar'ı önemli ve farklı kılan ise, çeşitli gruplara dâhil olan sanatçıların birbirine benzer eserler ürettiği bir edebiyat ortamında, Türk romanına açılım kazandıracak oldukça yeni bir tarzın sahibi olmasıdır. Son derece orijinal bir dili ve anlatımı bulunan yazar, biçimsel ve izleksel bakımdan bir araya gelmesi zor görünen pek çok ögeyi romanlarında buluşturarak insanlığın ortaya çıkma, düşünme, üretme ve yaşama biçimini özetler. Doğu ve batı kültürlerinin bütün alanlarından, edebiyat tarihinden olduğu kadar bilim ve din tarihinden, yaşanmış veya yaşanmış olduğu düşünülen tüm olaylardan beslenerek, okuru başta metnin kendisi ve yaratım süreci olmak üzere her konuda eğlendirerek düşünmeye ve sorgulamaya davet eder. Postmodern edebiyatın etkisi altında olmasına rağmen kendine has bir roman tarzı ortaya koyabildiği, bu türün biçim ve içerik özelliklerine yeni bir yorum getirebildiği, anlatının felsefesini yapabildiği için İhsan Oktay Anar'ın Türk edebiyatında özel bir yeri olacak ve unutulmayacaktır. Ortaya koyduğu bu yeni ve kendine özgü roman tarzı nedeniyle, pek çok akademisyen ve eleştirmenin kullandığı “Anar romanları” ifadesini bizim de çalışmamız boyunca sık sık kullandığımızı belirtmek yararlı olacaktır.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.