%30
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786055577667
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
224
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2014-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İki Cami Arasında AşkMihrimah'ın İhaneti

Yayınevi : Mola Kitap
9,26TL
6,48TL
%30
Satışta değil
9786055577667
489517
İki Cami Arasında Aşk
İki Cami Arasında Aşk Mihrimah'ın İhaneti
6.48

İKİ CAMİ ARASINDA AŞK MİHRİMAHIN İHANETİ
Yüreğinin buz bağlamış bağı eriyordu günden güne. Buharlar fışkırıyordu sanki damar içlerinden bedenine doğru. Kanı kaynıyordu bir süre sonra, taşıyordu avurt içlerinden, ağzının içinde patlıyordu kan parçaları. Külleri içinde kalıyordu. Ruhsuz bedenlerden çekilen her nefesle sarkıtlara, dikitlere dönüşüyordu külleri. Batıyor, canını acıtıyordu içindeki yaralar her geçen gün. Bir ateş bekliyordu o karartının içinde yeniden yanması için. Olmuyordu. Saray'ın entrikaları içinde validesinin baskısı altında Rüstem'in kıskançlıklar içindeki hezeyanlarında eriyip tükeniyordu Mihrimâh Sultan. Onu tek mutlu eden Sinân'ın bakışlarındaki ateşti. O ateş onu ilk gördüğü günden beri hep aynı ölçüde yanıp durmuştu gözlerinin karasında. Ateş yayılmış taşa toprağa can vermişti. Bu umutsuz aşkı taşlara işleyecekti Sinân sonunda. Taşlar yükselecek camilere, köprülere, türbelere, saraylara dönecekti nakış nakış. Kubbelerinde camilerin yüzlerce meneviş parlayacaktı. Ay, Güneş'inin içinden geçip parlayacaktı minarelerin arasından. Aşk gökyüzünün derinliklerinden yağacaktı yağmur gibi tüm büyüsünü saçarak.

Mustafa'nın sarayına casus yollamayı düşündüler ama ya yakalanırda her şeyi anlatırsa bu durum risk taşırdı. Denemeleri gerekirdi. Bu amaçla bir gün gizlice yolladığı bir casus Mustafa'nın Sarayı'na kadar yaklaşmış ama içeriye girmeyi başaramayarak canından olmuştu. Daha tehlikesiz bir yol bulunmalıydı. Şehzade Mustafa'nın sarayına kolay girebilecek biri olmalıydı bu kişi. Hürrem gidemezdi. Ne bahane uyduracaktı ki. Diğer şehzadeler de çok sevdikleri ağabeylerine bunu yapmazlardı. Geriye sadece Mihrimâh kalıyordu

  • Açıklama
    • İKİ CAMİ ARASINDA AŞK MİHRİMAHIN İHANETİ
      Yüreğinin buz bağlamış bağı eriyordu günden güne. Buharlar fışkırıyordu sanki damar içlerinden bedenine doğru. Kanı kaynıyordu bir süre sonra, taşıyordu avurt içlerinden, ağzının içinde patlıyordu kan parçaları. Külleri içinde kalıyordu. Ruhsuz bedenlerden çekilen her nefesle sarkıtlara, dikitlere dönüşüyordu külleri. Batıyor, canını acıtıyordu içindeki yaralar her geçen gün. Bir ateş bekliyordu o karartının içinde yeniden yanması için. Olmuyordu. Saray'ın entrikaları içinde validesinin baskısı altında Rüstem'in kıskançlıklar içindeki hezeyanlarında eriyip tükeniyordu Mihrimâh Sultan. Onu tek mutlu eden Sinân'ın bakışlarındaki ateşti. O ateş onu ilk gördüğü günden beri hep aynı ölçüde yanıp durmuştu gözlerinin karasında. Ateş yayılmış taşa toprağa can vermişti. Bu umutsuz aşkı taşlara işleyecekti Sinân sonunda. Taşlar yükselecek camilere, köprülere, türbelere, saraylara dönecekti nakış nakış. Kubbelerinde camilerin yüzlerce meneviş parlayacaktı. Ay, Güneş'inin içinden geçip parlayacaktı minarelerin arasından. Aşk gökyüzünün derinliklerinden yağacaktı yağmur gibi tüm büyüsünü saçarak.

      Mustafa'nın sarayına casus yollamayı düşündüler ama ya yakalanırda her şeyi anlatırsa bu durum risk taşırdı. Denemeleri gerekirdi. Bu amaçla bir gün gizlice yolladığı bir casus Mustafa'nın Sarayı'na kadar yaklaşmış ama içeriye girmeyi başaramayarak canından olmuştu. Daha tehlikesiz bir yol bulunmalıydı. Şehzade Mustafa'nın sarayına kolay girebilecek biri olmalıydı bu kişi. Hürrem gidemezdi. Ne bahane uyduracaktı ki. Diğer şehzadeler de çok sevdikleri ağabeylerine bunu yapmazlardı. Geriye sadece Mihrimâh kalıyordu

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat