Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9789755534343
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
403
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2004
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
İki İnsan İki Anıt: Eduard Zuckmayer - Walter Strauss
Yazar:
Cavidan Selanik
Yayınevi : Doruk Yayınları
85,00TL
59,50TL
%30
Satışta değil
9789755534343
627778
https://www.kitapburada.com/kitap/iki-insan-iki-anit-eduard-zuckmayer-walter-strauss
İki İnsan İki Anıt: Eduard Zuckmayer - Walter Strauss
59.50
...Sonra yeni binaya taşınıldı. Zuck yaşlanmıştı. Yeni bina bu yakarıyı tanımıyordu. Arada bir duyulsa da bu tınılar sağır duvarlara bir şey söylemiyordu. Ona yabancıydı. Onu hiç içine sindiremedi. Bu duvarlar, huzuru, bilgeliği ve barışı henüz tanımıyordu. Tanıyacak fırsatı da kaçırmıştı. Çünkü o ‘gül bahçesi' bu binanın hiçbir duvarına dayanamıyordu artık. O bina, gel-gitle bir yükselip, bir alçalan koyu renk, (gücü kendinden gelmeyen) hırslı suların çevrelediği ve dövdüğü kayalık bir adaydı sanki. Dingin ve güzel bir atmosferde, kendisiyle barışık olağanüstü gayretin ve büyük bilginin değerini bilmesi olanaksızdı.....Hanna'yı kaybedip yalnız başına yaşamaya başladığı günlerden birinde sabah kahvaltısından hemen sonra, alışkanlığın da etkisiyle terasa çıktı, sezlonga uzandı. Nasıl olduysa uykuya daldı. Gitme vakti geldiğinde çan, tıpkı Hanna'nın ona dokunduğu günlerdeki gibi çaldı ve Strauss'u uyandırdı. Hanna'nın yaptığı sandı, uyku mahmurluğu içinde ve hemen seslendi:-Tamam Hanna, şimdi geliyorum.Rüzgar, terastaki canı tam da Strauss'un kalkması gereken dakikada hareket ettirmişti.
- Açıklama
- ...Sonra yeni binaya taşınıldı. Zuck yaşlanmıştı. Yeni bina bu yakarıyı tanımıyordu. Arada bir duyulsa da bu tınılar sağır duvarlara bir şey söylemiyordu. Ona yabancıydı. Onu hiç içine sindiremedi. Bu duvarlar, huzuru, bilgeliği ve barışı henüz tanımıyordu. Tanıyacak fırsatı da kaçırmıştı. Çünkü o ‘gül bahçesi' bu binanın hiçbir duvarına dayanamıyordu artık. O bina, gel-gitle bir yükselip, bir alçalan koyu renk, (gücü kendinden gelmeyen) hırslı suların çevrelediği ve dövdüğü kayalık bir adaydı sanki. Dingin ve güzel bir atmosferde, kendisiyle barışık olağanüstü gayretin ve büyük bilginin değerini bilmesi olanaksızdı.....Hanna'yı kaybedip yalnız başına yaşamaya başladığı günlerden birinde sabah kahvaltısından hemen sonra, alışkanlığın da etkisiyle terasa çıktı, sezlonga uzandı. Nasıl olduysa uykuya daldı. Gitme vakti geldiğinde çan, tıpkı Hanna'nın ona dokunduğu günlerdeki gibi çaldı ve Strauss'u uyandırdı. Hanna'nın yaptığı sandı, uyku mahmurluğu içinde ve hemen seslendi:-Tamam Hanna, şimdi geliyorum.Rüzgar, terastaki canı tam da Strauss'un kalkması gereken dakikada hareket ettirmişti.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.