İlâhi İsimler TeorisiAllah - İnsan İlişkisi
Allah'ın varlığı, isim ve sıfatları, âlem ve insan ilişkisi daima bütün İslam kuramlarının başlıca konusu olmuştur. İslam toplumunda entelektüel aklın gelişmesiyle oluşan İslam nazariyat gelenekleri, inanç ve iman objesi olan Allah'ı değişik yönleriyle incelemiş ve metafizik bir sorun olarak tartışmalarının konusu yapmıştır. Tasavvufun tarihsel ve toplumsal gelişim süreçlerini, geçirdiği merhaleleri anlamak için seçilebilecek en merkezi kavramlardan biri ise "ilâhî isimler" konusudur. Sûfîler, bütün varlıkları ve ahlaki fiilleri, ilâhî isimlere dayandırarak açıklamışlar ve böylece bir "ilâhî isimler teorisi" geliştirmişlerdir. İlk dönem tasavvufunda "ahlakın kaynağı olarak" karşımıza çıkan ilâhî isimler, İbnü'l-Arabî'nin başını çektiği ve vahdet-i vücûd olarak adlandırılan tasavvuf anlayışında, bütün sistemin üzerine oturduğu ve bilgiyi üreten unsurlar olarak görülmüştür. Bu "metafizik" dönemde ilâhî isimler "varlığın kaynağı" haline gelmişlerdir. Hayykitap'tan yayımlanan İlâhî İsimler Teorisi, ilâhî isimler ışığında tasavvuf tarihini ve bir bakıma da tasavvufta ilâhî isimlerin nasıl anlaşıldığının tarihini ele alıyor. Kitap, tasavvufun; fıkıh, hadis, felsefe ve kelâm gibi ilimlerle ilişkisi hakkında da bir perspektif sunuyor. Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde ilâhî isimler kavramsal olarak ortaya konuyor ve felsefe, kelâm ve tasavvufun Tanrı tasavvurları karşılaştırmalı olarak tasvir ediliyor. İlk dönem tasavvufunda ilâhî isimlerin incelendiği ikinci bölümde ise, ilâhî isimlerin, "Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak" prensibi bağlamında sûfînin yaşadığı hallerin sebebi ve gayesi yani ahlakın kaynağı olduğunu tespit ediliyor. Son bölümde, metafizik dönem tasavvufu ve bu dönem tasavvufunda ilâhi isimlerin önemi inceleniyor ve insanın yetkinleşmesinde ilâhî isimlerin rolü ortaya konuyor. Kitapta Allah'ın isimleriyle tasavvuf tarihine ışık tutanlara gelince Serrâc, Kelâbâzî, Kuşeyrî, Hucvirî, metafizik dönemin kurucusu İbnü'l-Arabî ile Konevî, Kayserî, Cendî, Cîlî gibi Arabî geleneğine mensup yazarların eserleri kitabın kaynağını oluşturmuştur.
- Açıklama
Allah'ın varlığı, isim ve sıfatları, âlem ve insan ilişkisi daima bütün İslam kuramlarının başlıca konusu olmuştur. İslam toplumunda entelektüel aklın gelişmesiyle oluşan İslam nazariyat gelenekleri, inanç ve iman objesi olan Allah'ı değişik yönleriyle incelemiş ve metafizik bir sorun olarak tartışmalarının konusu yapmıştır. Tasavvufun tarihsel ve toplumsal gelişim süreçlerini, geçirdiği merhaleleri anlamak için seçilebilecek en merkezi kavramlardan biri ise "ilâhî isimler" konusudur. Sûfîler, bütün varlıkları ve ahlaki fiilleri, ilâhî isimlere dayandırarak açıklamışlar ve böylece bir "ilâhî isimler teorisi" geliştirmişlerdir. İlk dönem tasavvufunda "ahlakın kaynağı olarak" karşımıza çıkan ilâhî isimler, İbnü'l-Arabî'nin başını çektiği ve vahdet-i vücûd olarak adlandırılan tasavvuf anlayışında, bütün sistemin üzerine oturduğu ve bilgiyi üreten unsurlar olarak görülmüştür. Bu "metafizik" dönemde ilâhî isimler "varlığın kaynağı" haline gelmişlerdir. Hayykitap'tan yayımlanan İlâhî İsimler Teorisi, ilâhî isimler ışığında tasavvuf tarihini ve bir bakıma da tasavvufta ilâhî isimlerin nasıl anlaşıldığının tarihini ele alıyor. Kitap, tasavvufun; fıkıh, hadis, felsefe ve kelâm gibi ilimlerle ilişkisi hakkında da bir perspektif sunuyor. Üç bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde ilâhî isimler kavramsal olarak ortaya konuyor ve felsefe, kelâm ve tasavvufun Tanrı tasavvurları karşılaştırmalı olarak tasvir ediliyor. İlk dönem tasavvufunda ilâhî isimlerin incelendiği ikinci bölümde ise, ilâhî isimlerin, "Allah'ın ahlakıyla ahlaklanmak" prensibi bağlamında sûfînin yaşadığı hallerin sebebi ve gayesi yani ahlakın kaynağı olduğunu tespit ediliyor. Son bölümde, metafizik dönem tasavvufu ve bu dönem tasavvufunda ilâhi isimlerin önemi inceleniyor ve insanın yetkinleşmesinde ilâhî isimlerin rolü ortaya konuyor. Kitapta Allah'ın isimleriyle tasavvuf tarihine ışık tutanlara gelince Serrâc, Kelâbâzî, Kuşeyrî, Hucvirî, metafizik dönemin kurucusu İbnü'l-Arabî ile Konevî, Kayserî, Cendî, Cîlî gibi Arabî geleneğine mensup yazarların eserleri kitabın kaynağını oluşturmuştur.
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.