İlk ve Son Serisi Set (4 Kitap Takım) Ümit Dağcı
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
2414806384109
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
616
Baskı
1
Basım Tarihi
2022-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İlk ve Son Serisi Set (4 Kitap Takım)

108,00TL
Satışta değil
2414806384109
901477
İlk ve Son Serisi Set (4 Kitap Takım)
İlk ve Son Serisi Set (4 Kitap Takım)
108.00

Setimiz, “İlk ve Son” serisinin; 1. Kitabı: Yaratılış, 2. Kitabı: Ölümün Doğuşu, 3. Kitabı: Hermes ve 4. Kitabı: Mukadderat eserlerinden oluşmaktadır. Seri tamamlanmıştır.

YARATILIŞ:
“Sen Voyvoda Vlad'ı tanıyor musun?”
En büyük yanılgıdır, tarihe birilerinin görüş açısından bakmak.

“Evet, doğru duydun. Ben sizin bildiğiniz tarihin çok öncesinde yaratıldım.” Bildikleriniz, size anlatılan yalanlardı. Siz yalanları gerçek sandınız.

“Tek şartım var: Vampir ırkının benden geldiğini sizden başkası bilmeyecek. Gerisini konuşacağız.” Vampirlerin babası yoktur, annesi vardır; bunu, sadece o ve siz bileceksiniz.

Birkaç diyaloğu ve bunlar hakkındaki düşüncelerimizi okudunuz. Anlatılmayan gerçeklerle dolu tarihi öğrendiğinizde kendinizi sorgulamak isteyeceksiniz. Kan Emiciler, Anadolu'da yaratıldı.

ÖLÜMÜN DOĞUŞU:
“Ben öldürdüm. Ama suçlu ben değilim. Suçlu ölen, suçlu öldüren değil.” Ölüm denen illet, benimle beraber annemin karnında büyüdü ve benim içimde dünyaya geldi. Bu nedenden dolayı -ben- öldürdüm. Ama suçlu ben değilim, diyorum. Eğer bir suçlu bulmak istiyorsan annemi kandıran yılan var. İkna olmadıysan babamı inandıran annem var, seni suçlayan babam var. Lakin ben suçlu değilim, benim günahım yok. Öldürdüğüm kardeşimin suçu var, benim yok. Tek masum benim. Bir gün dünyaya geri geleceğim ve “Sunak sunacağım… Yarattığın tüm varlıklarının kanını taşıyan bir sunak daha sunacağım. Andım olsun. Âmin”

HERMES:
Bedenden Dünya'ya gelen, ilk insan olan Kabil'in; Tanrı'nın kendi kurbanını kabul etmemesinden dolayı Tanrı'ya başkaldırması ve Dünya'ya tekrar gelerek bir kâse içinde kâinatta yaratılmış tüm canlıların kanı olan bir sunu daha sunmak için yaptığı planın ilk aşamasıdır.

“Kardeşim, onun yeri benim yarattığım çukurdur. Onu buraya yolla! İnsanlığa verilen seçme hakkının yanlış olduğunu babamıza göstereceğim.” Kayığın dümeni karanlığın en dip rotasına doğru kırıldı. Kardeşimin Kabil'e ne yapacağını çok merak ediyordum ama sorgulama güdümüz yoktu. Biz melekler sadece düzenin işleyişini sağlamakla yükümlüydük.

“'İlk ve Son” serisinin üçüncü kitabı olan bu kitap olayların başlangıcıdır. ‘Yaratılış' ile başlayan, ‘Ölümün Doğuşu' ile süren bu maceramız devam etmektedir.

MUKADDERAT:
Hiçliği var eden, yokluğun içinde ki özdü.

Basit kelimelerle anlatmaya kalksa “Ne cennetteyim ne cehennemde; ne Araf beni kabul etti ne de bugüne kadar kabul edilen inançlar bana yol gösterdi.” cümlesiyle anlatmayı tercih ederdi. İnsanlara bulunduğu yeri tarif edemezdi. Var olmak ile yok olmak arasındaki savaşta iki tarafın da kendisi olduğunu, galip ve mağlup olmanın manasız kaldığını, çıkış kapısının olmadığı bir ortamda elinde kapı anahtarıyla gezmenin delilik değil de gerçeğe ulaşmak olduğunu anlatmak için insanlığı en başa döndürmek gerekliydi.

Başladığımız yerdeyiz. Başlangıç da karanlıktı, son da karanlık. Belki de göremediğimde karanlık, gördüğümüzde aydınlıkdiyoruz. Gördüğümüz; ışık siyahın ta kendisi, ışıksızlık aydınlığın gerçeği olabilir mi? Duyamadığımız yüksek ve alçak sesleri yok saydığımız gibi sadece algıladığımız renkleri kabul edip içerisinde veya ardında olanları da yok olarak kabul ediyor olabilir miyiz? Bizler görmediklerimizden korktuğumuz için gerçeklerin üstünü örterek onları yok saydığımız gerçeği, gerçekleri gizleyebiliyor mu?

  • Açıklama
    • Setimiz, “İlk ve Son” serisinin; 1. Kitabı: Yaratılış, 2. Kitabı: Ölümün Doğuşu, 3. Kitabı: Hermes ve 4. Kitabı: Mukadderat eserlerinden oluşmaktadır. Seri tamamlanmıştır.

      YARATILIŞ:
      “Sen Voyvoda Vlad'ı tanıyor musun?”
      En büyük yanılgıdır, tarihe birilerinin görüş açısından bakmak.

      “Evet, doğru duydun. Ben sizin bildiğiniz tarihin çok öncesinde yaratıldım.” Bildikleriniz, size anlatılan yalanlardı. Siz yalanları gerçek sandınız.

      “Tek şartım var: Vampir ırkının benden geldiğini sizden başkası bilmeyecek. Gerisini konuşacağız.” Vampirlerin babası yoktur, annesi vardır; bunu, sadece o ve siz bileceksiniz.

      Birkaç diyaloğu ve bunlar hakkındaki düşüncelerimizi okudunuz. Anlatılmayan gerçeklerle dolu tarihi öğrendiğinizde kendinizi sorgulamak isteyeceksiniz. Kan Emiciler, Anadolu'da yaratıldı.

      ÖLÜMÜN DOĞUŞU:
      “Ben öldürdüm. Ama suçlu ben değilim. Suçlu ölen, suçlu öldüren değil.” Ölüm denen illet, benimle beraber annemin karnında büyüdü ve benim içimde dünyaya geldi. Bu nedenden dolayı -ben- öldürdüm. Ama suçlu ben değilim, diyorum. Eğer bir suçlu bulmak istiyorsan annemi kandıran yılan var. İkna olmadıysan babamı inandıran annem var, seni suçlayan babam var. Lakin ben suçlu değilim, benim günahım yok. Öldürdüğüm kardeşimin suçu var, benim yok. Tek masum benim. Bir gün dünyaya geri geleceğim ve “Sunak sunacağım… Yarattığın tüm varlıklarının kanını taşıyan bir sunak daha sunacağım. Andım olsun. Âmin”

      HERMES:
      Bedenden Dünya'ya gelen, ilk insan olan Kabil'in; Tanrı'nın kendi kurbanını kabul etmemesinden dolayı Tanrı'ya başkaldırması ve Dünya'ya tekrar gelerek bir kâse içinde kâinatta yaratılmış tüm canlıların kanı olan bir sunu daha sunmak için yaptığı planın ilk aşamasıdır.

      “Kardeşim, onun yeri benim yarattığım çukurdur. Onu buraya yolla! İnsanlığa verilen seçme hakkının yanlış olduğunu babamıza göstereceğim.” Kayığın dümeni karanlığın en dip rotasına doğru kırıldı. Kardeşimin Kabil'e ne yapacağını çok merak ediyordum ama sorgulama güdümüz yoktu. Biz melekler sadece düzenin işleyişini sağlamakla yükümlüydük.

      “'İlk ve Son” serisinin üçüncü kitabı olan bu kitap olayların başlangıcıdır. ‘Yaratılış' ile başlayan, ‘Ölümün Doğuşu' ile süren bu maceramız devam etmektedir.

      MUKADDERAT:
      Hiçliği var eden, yokluğun içinde ki özdü.

      Basit kelimelerle anlatmaya kalksa “Ne cennetteyim ne cehennemde; ne Araf beni kabul etti ne de bugüne kadar kabul edilen inançlar bana yol gösterdi.” cümlesiyle anlatmayı tercih ederdi. İnsanlara bulunduğu yeri tarif edemezdi. Var olmak ile yok olmak arasındaki savaşta iki tarafın da kendisi olduğunu, galip ve mağlup olmanın manasız kaldığını, çıkış kapısının olmadığı bir ortamda elinde kapı anahtarıyla gezmenin delilik değil de gerçeğe ulaşmak olduğunu anlatmak için insanlığı en başa döndürmek gerekliydi.

      Başladığımız yerdeyiz. Başlangıç da karanlıktı, son da karanlık. Belki de göremediğimde karanlık, gördüğümüzde aydınlıkdiyoruz. Gördüğümüz; ışık siyahın ta kendisi, ışıksızlık aydınlığın gerçeği olabilir mi? Duyamadığımız yüksek ve alçak sesleri yok saydığımız gibi sadece algıladığımız renkleri kabul edip içerisinde veya ardında olanları da yok olarak kabul ediyor olabilir miyiz? Bizler görmediklerimizden korktuğumuz için gerçeklerin üstünü örterek onları yok saydığımız gerçeği, gerçekleri gizleyebiliyor mu?

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat