%25
İnsan Gibi... Bülent Yılmaz
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786052814659
Boyut
13.50x21.00
Sayfa Sayısı
327
Basım Yeri
İstanbul
Baskı
1
Basım Tarihi
2019-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İnsan Gibi...

48,00TL
36,00TL
%25
Satışta değil
9786052814659
806643
İnsan Gibi...
İnsan Gibi...
36.00

“İnsan gibi…” Eskiden daha mı çok duyardık, kullanırdık bu sözü acaba? Çocukluğumuzda bir akraba, tanıdık ya da komşuya akşam gezmesine gideceğimizi öğrendiğimizde nasıl da sevinirdik! Kış akşamları sobalı odalarda, yazın ise ay ışığı ile aydınlanan toprak avlularda tadına doyulmaz oyunlar oynar, yiyecekler yer ve gülerdik. Ancak bu gezmelere gitmeden önce ailemiz tarafından defalarca ciddi biçimde uyarılırdık: “Yaramazlık yapmak yok, insan gibi duracaksınız!” Ve misafirlikte de sık sık kızarlar, azarlarlardı: “İnsan gibi oturun bakayım!” Pek dinlemezdik. “İnsan gibi yiyin, önünüze dökmeyin!” ya da “insan gibi dinleyin!” türünden yakınmalar bitmezdi hiç. Uyarılara hep “insan gibi” diye başlanırdı. Sokaktaki yaramazlıklarımıza da hep öyle kızarlardı: “İnsan gibi oynayın, kavga etmeyin!” Bilirdik; bize kızılacaksa bile söze “insan gibi” diye başlanırdı! Bir şeyi neden yapıp yapamayacağımızın sağlam gerekçesiydi “insan gibi” sözü. İnsan olan öyle yapmaz demek istiyorlardı bize. İnsanı tanımlıyor, değerini yüceltiyorlardı aslında. Bize, yaşama biçimimiz “insanca” olmalı, eylemlerimiz, davranışlarımız “insan gibi” olmalı diye öğretiyorlardı. Mesele de hep bu değil mi zaten? “İnsan gibi” yaşayabilmek, insana yakışan bir biçimde yaşayabilmek değil mi! Sadece “insan gibi davranmak” yani. Şimdilerde çok duymaz ve kullanmaz olduk sanki bu sözü: “İnsan gibi…”

  • Açıklama
    • “İnsan gibi…” Eskiden daha mı çok duyardık, kullanırdık bu sözü acaba? Çocukluğumuzda bir akraba, tanıdık ya da komşuya akşam gezmesine gideceğimizi öğrendiğimizde nasıl da sevinirdik! Kış akşamları sobalı odalarda, yazın ise ay ışığı ile aydınlanan toprak avlularda tadına doyulmaz oyunlar oynar, yiyecekler yer ve gülerdik. Ancak bu gezmelere gitmeden önce ailemiz tarafından defalarca ciddi biçimde uyarılırdık: “Yaramazlık yapmak yok, insan gibi duracaksınız!” Ve misafirlikte de sık sık kızarlar, azarlarlardı: “İnsan gibi oturun bakayım!” Pek dinlemezdik. “İnsan gibi yiyin, önünüze dökmeyin!” ya da “insan gibi dinleyin!” türünden yakınmalar bitmezdi hiç. Uyarılara hep “insan gibi” diye başlanırdı. Sokaktaki yaramazlıklarımıza da hep öyle kızarlardı: “İnsan gibi oynayın, kavga etmeyin!” Bilirdik; bize kızılacaksa bile söze “insan gibi” diye başlanırdı! Bir şeyi neden yapıp yapamayacağımızın sağlam gerekçesiydi “insan gibi” sözü. İnsan olan öyle yapmaz demek istiyorlardı bize. İnsanı tanımlıyor, değerini yüceltiyorlardı aslında. Bize, yaşama biçimimiz “insanca” olmalı, eylemlerimiz, davranışlarımız “insan gibi” olmalı diye öğretiyorlardı. Mesele de hep bu değil mi zaten? “İnsan gibi” yaşayabilmek, insana yakışan bir biçimde yaşayabilmek değil mi! Sadece “insan gibi davranmak” yani. Şimdilerde çok duymaz ve kullanmaz olduk sanki bu sözü: “İnsan gibi…”

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat