İslam Hukuku Açısından Tekfir MeselesiŞartları - Engelleri ve Ahkamı
Hiç şüphesiz ki tekfir meselesi, üzerine terettüp eden birçok şerî ahkâmdan dolayı İslâmın en önemli konularının başında gelmektedir. Fıkıh kitapları gözden geçirildiğinde birçok ahkâmın bu mesele üzerine bina edildiği açıkça görülecektir; yöneticilerle alakalı hükümler, miras ile alakalı hükümler, kısas ve kan diyetleri ile alakalı hükümler, cenazeler ile alakalı hükümler, savaş ile alakalı hükümler ve velâ ve berâ (dostluk ve düşmanlık) ile alakalı hükümler gibi? Bu ve benzeri ahkâmın üzerine terettüp etmesinden dolayı tekfir meselesi ne birilerinin iddia ettiği gibi faydasız bir şeydir ne de bazılarının söylediği gibi anlamsız bir mesele; aksine tekfir, -İslam ulemasının belirttiği üzere- nikâh, talak ve kısas gibi şerî bir hükümdür; İslâmın temel meselelerinden bir meseledir. Şafiîlerinden Takiyuddîn es-Subkî der ki: Tekfir şerî bir hükümdür Hanbelîlerden İbn-i Teymiyye de şöyle der: Tekfir, şerî bir hükümdür ve ancak şerî delillerle sabit olur. Böylesi bir önemi haiz olmasından dolayı, dinine bağlı bir Müslümanın bu konuda bilgisiz olması, hele hele duyarsız olması asla düşünülemez. Zira Müslümanın bu meseleyi hakkıyla bilmediği zaman- Haricîler gibi ifrata ya da Mürciîler gibi tefrite kaçması kaçınılmazdır. Bu iki uç noktaya da meyletmemek için konunun Ehl-i Sünnet perspektifinden incelenip tahkik edilmesi gerekmektedir. Bu başarıldığında işte o zaman doğruya isabet ettirilmiş ve aşırılıklardan sakınılmış olacaktır. Biz bu kitabımızda meseleyi ifrat ve tefritten uzak olarak Ehl-i Sünnet açısından değerlendirmeye gayret ettik. Türkiye ortamında bu konuya dair henüz ilmî bir çalışmanın yapılmamasından dolayı bizim bu çalışmamız, inşâallâh bir ilk olacak ve bizden sonra bu alanda daha faydalı ve daha ilmî eserler vermek isteyen kardeşlerimize öncelik edecektir. Öncelikle bize sonra da tüm ümmete faydalı olması dilekleri ile..
- Açıklama
Hiç şüphesiz ki tekfir meselesi, üzerine terettüp eden birçok şerî ahkâmdan dolayı İslâmın en önemli konularının başında gelmektedir. Fıkıh kitapları gözden geçirildiğinde birçok ahkâmın bu mesele üzerine bina edildiği açıkça görülecektir; yöneticilerle alakalı hükümler, miras ile alakalı hükümler, kısas ve kan diyetleri ile alakalı hükümler, cenazeler ile alakalı hükümler, savaş ile alakalı hükümler ve velâ ve berâ (dostluk ve düşmanlık) ile alakalı hükümler gibi? Bu ve benzeri ahkâmın üzerine terettüp etmesinden dolayı tekfir meselesi ne birilerinin iddia ettiği gibi faydasız bir şeydir ne de bazılarının söylediği gibi anlamsız bir mesele; aksine tekfir, -İslam ulemasının belirttiği üzere- nikâh, talak ve kısas gibi şerî bir hükümdür; İslâmın temel meselelerinden bir meseledir. Şafiîlerinden Takiyuddîn es-Subkî der ki: Tekfir şerî bir hükümdür Hanbelîlerden İbn-i Teymiyye de şöyle der: Tekfir, şerî bir hükümdür ve ancak şerî delillerle sabit olur. Böylesi bir önemi haiz olmasından dolayı, dinine bağlı bir Müslümanın bu konuda bilgisiz olması, hele hele duyarsız olması asla düşünülemez. Zira Müslümanın bu meseleyi hakkıyla bilmediği zaman- Haricîler gibi ifrata ya da Mürciîler gibi tefrite kaçması kaçınılmazdır. Bu iki uç noktaya da meyletmemek için konunun Ehl-i Sünnet perspektifinden incelenip tahkik edilmesi gerekmektedir. Bu başarıldığında işte o zaman doğruya isabet ettirilmiş ve aşırılıklardan sakınılmış olacaktır. Biz bu kitabımızda meseleyi ifrat ve tefritten uzak olarak Ehl-i Sünnet açısından değerlendirmeye gayret ettik. Türkiye ortamında bu konuya dair henüz ilmî bir çalışmanın yapılmamasından dolayı bizim bu çalışmamız, inşâallâh bir ilk olacak ve bizden sonra bu alanda daha faydalı ve daha ilmî eserler vermek isteyen kardeşlerimize öncelik edecektir. Öncelikle bize sonra da tüm ümmete faydalı olması dilekleri ile..
- Yorumlar
- Yorum yazBu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.