%25
İslam İnanç Esasları El Kitabı Şaban Ali Düzgün
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
9786054692361
Boyut
16.00x23.50
Sayfa Sayısı
408
Baskı
2
Basım Tarihi
2013-10
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe
9786054692361
670161
İslam İnanç Esasları El Kitabı
İslam İnanç Esasları El Kitabı
0.00

İslam'da inanç ilkesi olarak belirlenen şey, doğruluğuna inandığımız bir şey değildir; aksine doğru olduğu için inandığımız şeydir.

Bu anlamda bir şeyin varlığı (hakikat) önce, bu varlığa ilişkin bilgimiz/doğrulamamız ve inancımız sonradır. Bu, gerçeklik (hakikat) ile doğruluk (sıhhat) arasındaki farktır. Gerçeklik varlıkla, doğruluk ise gerçekliğe ait bilgimizle ilgilidir. İnsanın zihnindeki bilgisel kesinlik de, varlık ve bilgi arasındaki tam örtüşmeden ortaya çıkar. Bu örtüşmeyi sağlamak inanç ahlakı gereğidir. İnanmanın da bir ahlakı vardır. İnandığımız şeyi askıda bırakmayıp bilgi zemininde yükseltmek (epistemolojik temel), hissederek varlığımızın ve davranışlarımızın bir parçası haline getirmek (psikolojik ve ahlakî temel) gerekir. Başka bir deyişle, inancın bilgiyle donatılması, inancın zorunlu ama yeter şartı değildir. Bu bilginin eyleme/amele dönüşmesi istenir. Böylece iman, bilgi ve eylem (ahlak) arasında zorunlu bir bağ ortaya çıkmış olur. Bu doğrultuda, "İnsanlara gönderilen/gösterilen her ayetin, (daha önceki) kardeşlerinden daha büyük/gelişmiş" olduğunu söyleyen Kur'an ayeti (Zuhruf 43/48), İslam'ın inanç ilkelerinin diğer dinlerdekilerden farklılığını da ortaya koymuş olur.

  • Açıklama
    • İslam'da inanç ilkesi olarak belirlenen şey, doğruluğuna inandığımız bir şey değildir; aksine doğru olduğu için inandığımız şeydir.

      Bu anlamda bir şeyin varlığı (hakikat) önce, bu varlığa ilişkin bilgimiz/doğrulamamız ve inancımız sonradır. Bu, gerçeklik (hakikat) ile doğruluk (sıhhat) arasındaki farktır. Gerçeklik varlıkla, doğruluk ise gerçekliğe ait bilgimizle ilgilidir. İnsanın zihnindeki bilgisel kesinlik de, varlık ve bilgi arasındaki tam örtüşmeden ortaya çıkar. Bu örtüşmeyi sağlamak inanç ahlakı gereğidir. İnanmanın da bir ahlakı vardır. İnandığımız şeyi askıda bırakmayıp bilgi zemininde yükseltmek (epistemolojik temel), hissederek varlığımızın ve davranışlarımızın bir parçası haline getirmek (psikolojik ve ahlakî temel) gerekir. Başka bir deyişle, inancın bilgiyle donatılması, inancın zorunlu ama yeter şartı değildir. Bu bilginin eyleme/amele dönüşmesi istenir. Böylece iman, bilgi ve eylem (ahlak) arasında zorunlu bir bağ ortaya çıkmış olur. Bu doğrultuda, "İnsanlara gönderilen/gösterilen her ayetin, (daha önceki) kardeşlerinden daha büyük/gelişmiş" olduğunu söyleyen Kur'an ayeti (Zuhruf 43/48), İslam'ın inanç ilkelerinin diğer dinlerdekilerden farklılığını da ortaya koymuş olur.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat