%34
İtibarsız Adam %15 indirimli Şerafettin Kaya
Teknik Bilgiler
Stok Kodu
3990000025708
Boyut
13.50x20.00
Sayfa Sayısı
96
Baskı
1
Basım Tarihi
2015-02
Kapak Türü
Ciltsiz
Kağıt Türü
2. Hamur
Dili
Türkçe

İtibarsız Adam

9,26TL
6,02TL
%34
Satışta değil
3990000025708
603244
İtibarsız Adam
İtibarsız Adam
6.02

Başarılı olamadım. İnsanları ne kadar çok sevdimse, yağmuru da o kadar sevdim. Yağmuru ne kadar sevdimse otu, ağacı, böceği de o kadar sevdim. Otu ne kadar sevdimse, karıncaları, yılanları, akrepleri, solucanları da o kadar sevdim. Kendimi koyabileceğim bir yer arayıp duruyorum. Kendimle tanıştıktan sonra bütün aynaları kırdım. Yüzümle ruhumun arasına sıkışıp kalmış biriyim. Boşluklarımı kıla dizdim. Bunu dizlerimin üstünde, dizlerimin üstünde gözlerimi iğne deliğinden geçirerek yaptım.

Alkolü ve kadınları çok sevdim; alkolle aram hâlâ iyi, ama kadınlar, onlar aşk yalnızlığımın en güzel hüznü oldular... Mutsuzluk hallerimle hiç barışamadım ve dağıldım. Her yere biraz bırakarak kendimi iki ağız arasında kaldım; karı koca arası boşluk gibi...

Ben böyle biri olmadan önce selam vermeye korkan bir utangaçtım. Oysa şimdi nasılsın diyebileceğim birileri var. Kendimle ettiğim kavgaların galibi yok...

Olmak istediğim tek şeyi bulma gezintisi, bir amaç olabilir mi?

Ben kimim, onlar kim? Ben ve ötekiler! Biliyorum ki onlar, onursuzluk anıtının ağzına tutuşturulmuş sönmüş yanardağ külleri... Hapşırsam tanrı sanacaklar korkaklıklarını, ezik büzüklüklerini... Ben ki kendimi yalnızlıkla bilemiş bir onur savaşçısı. Kabuğunu soyup atmış bir yeryüzü âşığı. Tek başına gezinen kuru bir bulutu, aşağıdan yukarıya ağlayarak ıslatıp binlerce damla olmuşum. Rüzgârım ben; alırım dağların tozunu, incitmeden bir kelebeğin kanadını... Bıraktım bulanık sulara olta sallamayı artık. İçtim bütün kötülüklerin kanını, bu yüzden biraz yorgun gibiyim.

  • Açıklama
    • Başarılı olamadım. İnsanları ne kadar çok sevdimse, yağmuru da o kadar sevdim. Yağmuru ne kadar sevdimse otu, ağacı, böceği de o kadar sevdim. Otu ne kadar sevdimse, karıncaları, yılanları, akrepleri, solucanları da o kadar sevdim. Kendimi koyabileceğim bir yer arayıp duruyorum. Kendimle tanıştıktan sonra bütün aynaları kırdım. Yüzümle ruhumun arasına sıkışıp kalmış biriyim. Boşluklarımı kıla dizdim. Bunu dizlerimin üstünde, dizlerimin üstünde gözlerimi iğne deliğinden geçirerek yaptım.

      Alkolü ve kadınları çok sevdim; alkolle aram hâlâ iyi, ama kadınlar, onlar aşk yalnızlığımın en güzel hüznü oldular... Mutsuzluk hallerimle hiç barışamadım ve dağıldım. Her yere biraz bırakarak kendimi iki ağız arasında kaldım; karı koca arası boşluk gibi...

      Ben böyle biri olmadan önce selam vermeye korkan bir utangaçtım. Oysa şimdi nasılsın diyebileceğim birileri var. Kendimle ettiğim kavgaların galibi yok...

      Olmak istediğim tek şeyi bulma gezintisi, bir amaç olabilir mi?

      Ben kimim, onlar kim? Ben ve ötekiler! Biliyorum ki onlar, onursuzluk anıtının ağzına tutuşturulmuş sönmüş yanardağ külleri... Hapşırsam tanrı sanacaklar korkaklıklarını, ezik büzüklüklerini... Ben ki kendimi yalnızlıkla bilemiş bir onur savaşçısı. Kabuğunu soyup atmış bir yeryüzü âşığı. Tek başına gezinen kuru bir bulutu, aşağıdan yukarıya ağlayarak ıslatıp binlerce damla olmuşum. Rüzgârım ben; alırım dağların tozunu, incitmeden bir kelebeğin kanadını... Bıraktım bulanık sulara olta sallamayı artık. İçtim bütün kötülüklerin kanını, bu yüzden biraz yorgun gibiyim.

  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitaba henüz kimse yorum yapmamıştır.
Kapat